TOPLUMCU YURTSEVER TAVIR ALIŞ VE DAVRANIŞ (III)… – Orhan KARAKUŞ
Binbir gece masallarının usta anlatıcısı mistik doğunun kadim dilinin üstadı Şehrazat’a ATFEN: “işitiniz”
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Orhan Karakuş 1 açıklama
Binbir gece masallarının usta anlatıcısı mistik doğunun kadim dilinin üstadı Şehrazat’a ATFEN: “işitiniz”
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Ersen Yavuz,Güncel Yorum bırak
Ticari hayata birlikte ortaklaşarak katılmak isteyenler, bu şirket türlerinden hangisini, hangi nedenlerden dolayı tercih edeceklerdir. Temel sorun ve soru budur.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Orhan Karakuş Yorum bırak
Mevcudu aşan vicdani politik rota, esnek ve kapsayıcı bir program; paradigma değişimi için sulh, hakkaniyet ve razılıkla helalleşme temelinde uyum birlikteliği ile mümkündür.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Ersen Yavuz,Güncel Yorum bırak
Kamuoyunun, Anayasa Mahkemesinin verdiği son iki önemli karara yeterli ilgiyi göstermemesi, herhalde kararların önem ve değeriyle değil, hukuka olan inancın artık yitirilmesiyle ilgili olsa gerekir.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Orhan Karakuş Yorum bırak
Tasavvufi Praksis ışığında, toplumcu yurtseverlik miğferinden yürüyüş: Toplumcu hürriyet düzenin kuruluşu ve insanlığın şuurlu kurtuluşudur… (I)
Deruni Türkçedeki birlik ve dirliğin temel direği vektörel sulh yapıcılığı (“Yurtta sulh, cihanda sulh” M. Kemal Atatürk) ve hakkaniyetli tutum yerine; teknik, müzakerelere dayalı ve güçlünün bozacağı uzlaşı terimi olan ‘Barış’ı kullanma dinamik süreç hatasıdır.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Orhan Karakuş Yorum bırak
Yeni toplumsal kuruluş; Gandi tarzı ile “yurtta sulh, cihanda sulh” şiarına uyumlu bir metotla yaşama geçirilmeli, bu yalan dünya savaşsız ve acısız bir değişim dönüşüm yaşamalıdır…
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Mehmet Ali Yılmaz Yorum bırak
20 Aralık 1961’de toplum üzerinde ağırlığı olan bir kısım ilerici aydın Yön dergisini çıkardılar. Haftalık olarak yayın hayatına başlayan Yön dergisini çıkaran ilk çekirdek kadro Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, Cemal Reşit Eyüpoğlu, İlhami Soysal, Hamdi Avcıoğlu ve İlhan Selçuk’tur.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Orhan Karakuş Yorum bırak
Kadim coğrafyamız topraklarında yeni kolektif önderlik sulhuyetli sakinlik içinde tüm yeryüzü ekosistemi bütünlüğüne doğal katılımcı ve tüm halikin hakkına riayet sonucu oluşacaktır.
A. Kavim, millet ve insan kardeşliği…
Bir dil ve yaşam birliği temelinde kültürel harsta töre geliştiren ve daha çok konargöçer olup yerleşik toprak bütünlüğü geliştirmeyen toplulukları kavim olarak alırsak, Türkler bu kategoride önemli yer tutarlar. Tarihselin idari, sosyal ve kültürel yapılanmasında Asya özelinde, Avrasya temelli beşeri coğrafyanın yanında, Avrupa’da Tuna havzası ve çevresi, Afrika’nın kuzey kuşağı ve Orta doğu bölgesi Türklerin hakkaniyete dayalı tarih yapıcı yönleri ile yoğrumludur. Türkler, Avrasya’dan batıya ve güneye akan konar göçerlikten sonra Anadoluyu öz yurtlarından biri haline getirme sürecinde özellikle Horasan yöresinde savaşkan ve fetihçi karakterlerini İslamın fütuhat kültürü ile yeniden oluşturmuşlardır. Osmanlı imparatorluğu döneminde 600 yıl gibi yukarıda belirttiğim beşeri coğrafyada etkin olmuşlardır. Toprağın içinde tohumları ile var olan Doğu Roma ve Hitit imparatorluğu geleneklerini de bünyelerinde eriten ve 18. yüzyıl Fransız devrimi sonrası Türkler, milletler tarihinin asli aktörlerinden biri olmuşlardır. Tasavvufi tarih yapıcılığı temelinde Anadolu’da var olan diğer halkların fiili işgallere karşı birlikte ebrulanım halindeki direnişi sonucu oluşan Türkiye Cumhuriyeti, kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 1. Dünya Savaşı’nın çetin koşullarda varlık bulmuştur. Emperyal güçlerce desteklenen tutucu yobazlığın etkisi altında toplumsal tabanı genişleyemeyen cumhuriyet, günümüzde sert ve kaotik ortamlarda geniş bir uylaşım sürecini üreten dallanma ve türbülanslar yaşamaktadır. Daha önceki yazılarımda belirttiğim günümüz kaotik dünyasında Türkiye, 2005 yıllarından sonra ekosistem duyarlılığı yükselen gençler ve kadınların ağırlıkta olduğu değişim güçleri ile insanlığın toplumsal değişim mücadelesine katkı ve tüm yeryüzünde insan kardeşliği için sulhuyetli bir sakinlik ile yol almaktadır (ilgili yazılar için bknz: www.gelenekvegelecek.com).
B. “Çıkış için yol açıcı ya da uçuruma sürükleyen önderlik”…
Bilincin deviniminde biyo-sosyal değişim süreçleri ve pisiko-sosyal aşama evrimin bir akışkanıdır. Toplumlar doğanın ritimsel değişimi (mevsimler ve ısısal akımlara bağlı olarak fiziki coğrafyanın topoğrafik değişimine bağlantılı demografik hareketlerin ebrulanımı sonucu genelde uyumlu giderken bazen yanlış bir çıkmaza, bazen de katostrofa düşerler. Bu sıkıntılı ortamlar ekonomik ve sosyal yaşam ile birlikte idari yapılanışı (yönetsel rejimleri) derinden sarsmaya başlar. İçinde yaşadığımız özel mülkiyetçi sistemin krizi tek başına ekonomik sıkışma, finans ve üretim krizi sonucu oluşan siyasal kriz değil aynı anda vukuu bulan doğanın ritimsel dengesindeki (ekosistem bütünlüğü) bozunumla bağlantılı genel küresel bir bunalımdır. Bu doğasal bağlantı kültürel yozlaşma ve çürüme etkisi sonucu 20. yüzyılda kendini aşırı nüfus artışı ve doğal kaynakların fütursuz tahribinin sonucunda daha gözlenir olarak açığa çıkmıştır.
Yakın tarihimiz açısından bugün ülkemizde 1950 sonrası uygulama politikaları sonucu ekonomik-sosyal konsantre emperyalist-kapitalist sistemle bütünleşmeyi yaşıyoruz. Ülke siyaseti mahfil algı yöntemleri ya da darp ile hep dizayn ediliyor. Ezilen değişim güçlerinin etkin dinamiği olarak başta kadınlar ve şehirli gençlik 2000’li yıllarda etkin olarak yaşam içinden inisiyatif üretmeye başlamışlardır. Gezi eylemleri, anayasa değişikliklerine hayır direnci, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokrasi bloğu oluşumu ve 31 Mart 20019 yerel seçimlerinde millet ittifakı ile yaşanan sosyal değişim süreci cumhuriyetin yüzüncü yılı olan 2023’ü daha anlamlı karşılama işaretleridir. İstanbul ve Ankara’daki kökleşmiş yozluğun ve israfın defi için yerel seçimleri vesile kılan değişim dalgası vesilesi; Ankara’da Mansur Yavaş, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun yanında İzmir ve Antalya yerel güçlerin denizden gelen ılıman esintisi ile yeni bir söylemin gelişimi yaşanıyor. Daha önce sulhuyetli sakinlik olarak adlandırdığım bu yeni tarz ve 19 Mayıs 2019’da gençliğin bağnaz siyasetin dışında bağımsızlıkçı bir duruşla oluşturdukları birleşik etkinlikleri Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. yılında yeni bir kolektif önderliğin kristalize oluşuna gebedir.
Farklı alanlar yanında eğitim süreçleri ile yoğrulan kendi yaşantımı; 1970 uyarıcı etkisi ile şehirli yaşama tutunma sürecinde 1978 gençlik hareketi ile politize oluş, 12 Eylül baskılarına direniş ve 90’lı yıllarda ÖDP sürecinde fikri yenilik arayışı ve daha sonra da yaklaşık yirmi yıldır CHP’deki statükoyu değiştirme mücadelesi ile geçmektedir. 2000’li yıllar boyunca ülkemize çöken emperyalizm destekli dinci -yoz karabasana karşı ilimi ve bilmi fikriyat gelişimine katkı olarak, fütuhat ve makulat temelli Tasavvufi Praksis yaklaşım yolu oluşturma gayreti olarak karakterize edebilirim.
Tanju dost; daha önceki irdelemelerinden anladığım kadarı ile 1970 hareketini daha çok Latin Amerika solu etkisi ile “Fokocu sapma”, bir yönü ile “intihar eylemi “ olarak tonlamakta ve bu yolda can veren Mahir ve Denizler’in yiğitliğine vurgu yapmaktadır:
“Solcular, D.G ezmiş ve Mahir Çayan’dan mit yaratmaya çalışır. Hatta İ. Kaypakkaya’dan da mit çıkaranlar oldu. Bunların yaptıkları işlere nasıl gittikleri, nasıl sürüklendikleri, hatalarının ülkemizde nelere nal olduğunu, solu nasıl mahvettiğini kimse incelemez. Varsa yoksa kahramanlık, yiğitlik. Bunları daha öncede yazdık, yiğitlik dışında bir savunma gelmedi. Gelemezdi de ondan. Yiğitliği teslim et ama tarihteki yerinede oturt, ama tık yok”( Mitler ve Gerçekler).
Dostlukla, bu görüş böylece senin gözünden.
1970 benim çocukluk ve gençlik dönemime denk gelir. Varoşlarda yaşama tutunmaya çalışan yoksul bir ailenin, çerden çöpten geçim arayan, eğitim yaşamı boyunca her türlü angarya işleri yapan bir bireyi olarak benim gözümde: “İkinci kurtuluş savaşı” için Tam bağımsızlık eylemleri yanında hak, adalet ve eşitlik yaratacak bir etki olarak şümul buldu. Bu konudaki noksanlık ve hatalar nefsi mülkiyetçi düzen kültürelinin kuşatması ve emperyal güçlerin dezenformasyonu yanında modern bilimsel gelişmelere duyarsızlık ile birlikte irdelenmelidir. Hatıratlarına saygı ile söz hadim bu kadar.
1978 sonrası politik hareketleri ve 12 Eylül sürecinde yaşadıklarımı yazı dizi ile “ geçmişe kırk yıllık örgüsel bakış” ile anlattım (Baknz: www.okuyay.net).
Dirençle bu günlerimi oluşturan ve 1978 sonrası süreci: Kurtuluş hareketi, CHP, SHP ve ÖDP’ de görevler alıp çalışma alanlarında bir fiil uğraşılarım içinde eleştirel yaklaşım ve öneri geliştirerek irdelediğim bu yazılar özde: “Türkiye solu önderliğinin” tümü ile mefta olduğunu ve etnisite temelinde bir gericiliğe düştüğünü ilan eder, kanımca yeni toplumcu yurtsever yol için bir köşe taşı mahiyetindir. Tanju dost, bu irdeleme yazılarını gençlere yol gösterir, “tarihi bir ders notu” olarak ifade etmiştiniz. Kendim, “kendi öz eleştirimi” yaşadığım yıllardaki pratiğim ve manayı içe doluşla kavrayışım temelinde bu tefrikada vicdani cihetim yönünde davranmaya ve ortaya koymaya gayret etim. İyi niyet bizden kerameti Allah’tan: Yeter ki sağlık olsun; nice yollar açılır, içe doluşla tayin edilen tüm menzillere erişilir.
“Bizim kuvvetimizdeki hız, tarihin o durdurulamaz akışındandır” N.Hikmet ‘e atfen Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşı ve ön Asyalı toplumcu yurtsever bir kişi olarak Marksizm’den etkilenimi onu aşmak için almalı derim. “Sol ve sosyalizm“ söylemi Leninst, Moist, Avrupai vb. bu topraklarda konum ve duygu dışıdır. “Solun“ genelde irtibatsız kaldığı Horasani Kur’an yorumlayışının değişik versiyonları: Yesevilik, Melamilik ve Babailik akımları etkisindeki Şeyh Bedrettinler, Yunuslar ve Pir sultanlar’ın lirik nakışlı dili olan tasavvufi akış bu toprakların ruhudur. Ve Çanakkale’de Turuva’yı gören, Türkiye Cumhuriyetini Asya dayanaklı sulh yapıcı hakkaniyet kültüreli ile Avrupa’ya doğru ören Musatfa Kemal Atatürk tassavufi bir tarih yapıcısıdır (Bu konuyu: Yazılar kitabımda Yeni şafak yazarı Yusuf Kaplan’ın eleştirisi kısmında irdeledim). Günümüzde katakuli ile yenilenen İstanbul seçimleri mağduru Ekrem İmamaoğlu performans ve davranış doneleri (kendini vesvese ve kibire kaptırmazsa ) çerçevesinde ve sulhuyetli sakinlik içinde tasavvufi tarih yapıcılığı potansiyelini taşımaktadır.
İnşallah, Kadim coğrafyamız topraklarında yeni kolektif önderlik sulhuyetli sakinlik içinde tüm yeryüzü ekosistemi bütünlüğüne doğal katılımcı ve tüm halikin hakkına riayet sonucu oluşacaktır.
Not: Hakkı Zapçı dostun “Bağımsızlık ve Demokrasiye Giden Yol” yazılarındaki tahlillerine (bu sohbete katılımı için) gönderimler çerçevesinde; Vicdani politik rota ilkeleri ve Toplumcu Yurtsever Yol güzergahı başlıkları ile sohbet devam edecek…
Baki selamlar…11.06.2019
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Hakkı Zabcı 2 Yorumlar
Yurttaşlık bilinci, yurt sevgisinin yanı sıra yurdun insanlarını da KAMUSAL ÇIKAR bağlamında sevme, onlarla birlikte katılımcı ortaklığa giderek bireyselcilikten kurtulma halidir.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Haluk Başçıl,Sürmanşet Yorum bırak
30 Ağustos Askeri Zaferi: İngiliz, Fransız, İtalyan ve ABD emperyalizminin ülkemize yönelik planlarını bozdu. Trakya’da, Batı Anadolu’da yaşayan Müslüman Ahalinin Anadolu’nun içine sürülmesini, kırımını önledi. Çökertilen imparatorluğun toprakları üzerinde bir ulusun doğuşunu ve bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu sağladı.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Ersen Yavuz,Güncel Yorum bırak
… eğitim, teknoloji ve inovasyon, kooperatifçilik gibi alanlarda ve bazı kritik sektörlerde devletin aktif bir ekonomik aktör olarak devreye girmesi bugün de bir ihtiyaçtır.
Yazan Gelenek ve Gelecek içinde . Yayınlanan Güncel,Saffet Bilen Yorum bırak
İçinde yaşadığımız dönemi bu anlamda kavimler göçü diye anılan dönemle başlayan bir dönem olarak tanımlamak yanlış olmaz.