Skip to main content
Ermeni Tehcirinin İdeolojik – Politik ve Pratik Boyutu – Haluk Başçıl

Ermeni Tehcirinin İdeolojik – Politik ve Pratik Boyutu – Haluk Başçıl

Weltpolitikte Kafkaslar –Bakü ve Batum petrol bölgesi-, Orta Asya, Mezopotamya ve Suriye güzergâhındaki Doğu Anadolu önemli bir yere sahipti. “Armanische Hochland – Dağlık Ermeni Arazisi-” dedikleri bu bölge, Doğu Anadolu  stratejik birkonumdaydı.

Tehcir’in İdeolojik – Politikası

Kasım 1914’de savaş giren Osmanlı devleti Müttefik ordularıyla beş cephede – Kafkasya, Hicaz-Yemen, Irak, İran, Süveyş de- savaşa tutuştu. Ertesi yıl, 1915 Martında Çanakkale savaşı ile cephe sayısı altıya çıktı. Cihan harbi ne Avrupa’da ne Osmanlı topraklarında, ne de Müttefik ülkelerin Müslüman sömürgelerinde Alman İmparatorluğunun planlarına uygun seyretti. Almanya’nın Osmanlı devleti üzerinden kurguladığı Weltpolitik de işlemedi:

  • Osmanlı sultanı halifenin, İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Müslümanlara yaptığı Cihat çağrısı, planlandığı gibi ayaklanmalara yol açmadı. Tam tersi oldu. İngiltere Osmanlı topraklarındaki Müslüman Arapları Osmanlıya karşı ayaklandırdı. Osmanlı egemenliğindeki Müslüman Araplar, Osmanlıya karşı ayaklandılar. Osmanlı ordusunu Hicaz-Yemen, Sina-Filistin cephesinde zora soktular.
  • Kafkaslardaki ne Müslüman ahali ne de Ermeniler Çarlık Rusya’sına karşı ayaklandılar. Anadolu Ermenileri ve Nesturîler, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın teşvikiyle Osmanlıya karşı ayaklandılar. Ermeni Osmanlı askerlerinin bir bölümü silahlarıyla birlikte Rus ordusundaki Ermeni birliklerine katıldılar. Ermeni çeteleri de cephe gerisinde Osmanlı ordusunun lojistik birliklerine ve hatlarına saldırlar düzenlediler. Osmanlı topraklarında Karadeniz’den Tebriz’e kadar olan 600 kilometrelik savaş bölgesinde düzen ve nizam bozuldu. Tüm bölgede can mal güvenliği ortadan kalktı. Kafkas cephesindeki savaşa bir de cephe gerisinde ortaya çıkan “iç savaş” İttihatçı hükümet, Ermeni isyanını durdurmak için Ermeni toplumunun ileri gelenleriyle görüştü:[1]
    • Cephe gerisinde Rus ordusu ile işbirliğini, askeri casusluk faaliyetlerini ve ordunun lojistik birliklere saldırılarını durdurmalarını,
    • Müslüman köylerine, şehirlerde resmi binalara saldırı ve ayaklanma girişimlerini bırakmalarını istedi.

Görüşmelerin ve alınan önlemlerin yetersiz kalması üzerine, 24 Nisan 1915’de Ermeni örgütlerin faaliyetleri yasakladı. Merkezleri kapatılıp, evrakına el konuldu. Önde gelen liderleri de tutukladı. Ancak bu önlemlere rağmen Ermeni isyanı ve çetelerin saldırıları sona ermedi.

Harbiye Nazırlığı ve Başkomutanlık Vekili görevinin yanı sıra Kafkas ordu komutanlığını da üstlenen Enver Paşa bazı yerlerde Ermenileri yerlerinden sürdü. Hükümetin gündemine “Ermeni Tehciri”ni gündeme getiren Enver Paşa oldu. Ancak bu fikrin asıl sahibi, Enver Paşa’nın yakın ilişkide olduğu ve sözlerini dinlediği Alman komutanlardı. Ermeni Zoryan Enstitüsü’nde Soykırım Araştırmaları bölüm başkanı olan ve Ermeni Soykırımı üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian “German Responsibility in the Armenian Genocide” başlığıyla 1996’da yayınladığı kitabında bunları ortaya koyuyor:

  • Dönemin ABD Büyükelçisi Morgenthau anılarında“Ermeni zorunlu göçü”nün baş sorumlusunun Almanlar olduğunu söylüyor.[2]
    • Alman Amirali Usedom’un kendisine“Almanların bu sürgünü Türklere önerdiğini” ve “Almanların başarısına engel olduklarını ve bu nedenle, tıpkı pek çok işe yaramaz bir kütük gibi onları ortadan kaldırmanın gerekli olduğunu”,[3]
    • Alman büyükelçisi Wangenheim’in de,“Ermeni sorununu son derece açık yüreklilikle ve gaddarlıkla tartıştığını”, Alman Büyükelçinin kendisine“Bu ülkede Ermeniler ve Türkler bir arada yaşayamaz. Bu yarışçılardan birinin gitmesi gerekiyor. Ve Ermenilere yaptıklarından dolayı Türkleri suçlamıyorum. Bence tamamen haklılar. Daha zayıf olan ulus boyun eğmelidir” dediğini yazıyordu.
  • Yakın Doğu’daki Alman yayılmacılığı fikrinin savunucusu Paul Rohrbach, Alman Coğrafya Derneği’nin 1913 kışındaki düzenlediği konferansta Ermeni tehcirinden bahsediyor ve bunu “hem Almanya’nın hem Türkiye’nin çıkarlarına eşzamanlı olarak hizmet edecek bir çözüm” olarak dile getiriyor.[4]
  • İstanbul’daki Alman Sefareti’nin Ermeni Masası Müdürü Dr. Mordtmann“Türk hükümetinin başlatmış olduğu tehcirlerin, Rohrbach planının hayata geçirilmesi olduğunu” söylüyor.[5]
  • “Ermeni soykırım” iddialarının güçlü ismi Vahakn N. Dadrian yazdığı kitapta, Colmarvon der Goltz Paşa’nın Şubat 1914’te Almanya’daki Türk Toplumunun resmi toplantısında yaptığı konuşmasında: “Rusya, Osmanlı Devleti’ni parçalamak üzere Ermeniler için ıslahat öngören bir plan hazırlamıştır. Osmanlı Devleti’nin bu yeni felaketi def edebilmesi için Van, Bitlis, Erzurum başta olmak üzere Türk-Rus hududuna komşu bölgelerde yaşayan “500.000 Ermeni’nin Osmanlı-Rus hududundan çıkarılarak daha güneydeki Halep ve Mezopotamya’ya gönderilmesi şarttır. Bunun karşılığında Ermenilerin yerleştirileceği bölgelerdeki Araplar da Türk-Rus hududuna nakledilmelidir” dediğini  söylüyor.[6]
  •  Erzurum’daki Alman konsolosu Max Erwinvon Scheubner-Richter Alman büyükelçiliğine gönderdiği 2 Haziran 1915 tarihli raporunda Ermenilerin göç ettirilmesi hususunda Enver Paşa ile yaptığı görüşmenin olumlu sonuçlandığını bildiriyordu.[7]

Almanlar Ermenilerin yanı sıra Ege bölgesinde deniz kıyısında yaşayan Rumların da sürülmesi taraftarıydılar. Osmanlı Genel Karargahı Kurmay Başkanı General Bronsart, Ermeni Tehciri’nden sonra 2 Ağustos 1916’da, Küçük Asya’nın Ege ve Antalya kıyılarda yaşayan “Rumların kıyı bölgelerinden sürülmesi”ni istiyordu. Bu bölgeden sorumlu Osmanlı Ordusu Komutanı General Liman von Sanders’e gönderilen Rum sürgünü genelgesinden haberdar olan İttihatçı Hükümet buna karşı çıkıyor ve Rum tehcirini engelliyordu. Ancak Rumların sürülmesini isteyen tek kişi General Bronsart değildi. Amerikan büyükelçisi Morgenthau, Alman amiral Usedom’un kendisine Ege kıyılarında yaşayan yaklaşık 100.000 Rum’un tehcirini “Almanların Türklere önerdiğini” söylüyordu.[8]

Almanya benzer bir politikayı 1915 yazında, işgal ettiği Alsace’da yaptı.”Almanya, Almanya herkesten üstün!” … ”Almanya herkesten önce” düşüncesindeki II. Wilheim, Alman düşmanı olarak gördüğü “Her Fransız’ı Alsace’den temizleteceğini” söylüyor ve Fransız kökenlilerin mallarına el koyuyor, Fransızca konuşmayı yasaklıyor, binlercesini tutukluyor, on binlercesini de yerlerinden ediyordu.

Alman askeri misyonu subayları, Prusya ordu geleneğine bağlı ve ordu disiplini özümsemiş Alman ordusunun bir parçasıydı. Alman Genelkurmay başkanlığına bağlıydılar. Onun planları ve kararlarının dışında hareket etmeleri, kendi inisiyatifleriyle siyasi ve askeri kararlar almaları Prusya ordu doktrinine aykırıydı. Dolayısıyla onlar İmparatorluğun, Alman Genelkurmayının aldığı “Ermeni Tehciri” kararının hem savunucusu hem de takipçisiydiler.

Devam edecek: Ermeni Tehcirinin Pratik Boyutu

 

[1]Osmanlı İmparatorluğu’nun Tehcir Kararı Alması ve Uygulaması, Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTINTAS, Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.

[2]German Responsibility in theArmenian Genocide, Vahakn N. Dadrian, Blue Crane Books, Cambridge 1996

[3]Vahakn N. Dadrian, a.g.e.1996

[4]Vahakn N. Dadrian, a.g.e.1996

[5]Vahakn N. Dadrian, a.g.e.1996

[6]Almanya’nın Osmanlı Devleti Dönemindeki Ermeni Politikaları, Dr., Ömer Lütfi TAŞCIOĞLU, Gazi Türkiyat, Güz 2016/19: 189-208, ANKA Enstitüsü Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi, Ankara/TÜRKİYE, https://www.researchgate.net/publication/328316568_ALMANYA’NIN_OSMANLI_DEVLETI_DONEMINDEKI_ERMENI_POLITIKALARI_Armenian_Politics_of_Germany_in_the_Period_of_Ottoman_Empire

[7] Ömer Lütfi TAŞCIOĞLU, a.g.e.

[8]German Responsibility in the Armenian Genocide, Vahakn N. Dadrian, Blue Crane Books, Cambridge 1996