Skip to main content
Tarihseldeki Gönül Kıymetlerimiz ve Sembolik Değerlerin Hafifliği…/Orhan Karakuş

Tarihseldeki Gönül Kıymetlerimiz ve Sembolik Değerlerin Hafifliği…/Orhan Karakuş

Lozan antlaşmasının yıl dönümüne şark kurnazlığı temelinde, Kalbi İman’a siyasi hile katarak cemaatin  “Cuma namazına” denk getirilen Ayasofya’nın konumunun değişimi tarihsel yürüyüşümüzle uyumlu değil ve şık olmamıştır. 

Aysofya ile Lozan…

Başta Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları olmak üzere yeryüzünde Türkiye diyarını yurdumuz olarak bilincimize nakşeden tarihsel deki tüm önderlerimizin ve şahsiyetli Fatih Sultan Mehmet Han’ın aziz ruhları şad olsun. Lozan antlaşması ile Ayasofya müze ve mescidi birbirinin alternatifi olmayan, sarmalda birbirine şartlar dahilinde kuvvet veren iki kıymetli abidedir. Birisi, tarihselde beşeriyetin bir kolu olarak süren zorlu yürüyüşümüzün onca “ateş ve ihanete” rağmen onurlu bir hakkaniyet durağındaki bağımsızlık belgesi, diğeri çağ değiştiren ve temeli fûtuhatla kazanılan “zorunlu fetih’ten” yadigar kalan insanlığın kültür mirası. Bu İZ’ler gönül toprağımıza düşen kıymetli tohumlardır.

Dincilik Temelinde Kılıçlı şov…

Lozan antlaşmasının yıl dönümüne şark kurnazlığı temelinde Kalbi İman’a siyasi hile katarak cemaatin  “Cuma namazına” denk getirilen Ayasofya’nın konumunun değişimi ve tüm alanının ibadete açılımı tarihsel yürüyüşümüzle uyumlu değil ve şık olmamıştır. Hele ki: Diyanet işleri başkanının kılıçla sembolize edilen hutbesi; “sulh ve huzur arayışının” bozunuma uğradığını açık ederken, yanı sıra kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okunması, “rövanşist zorun”  devreye girdiğinin bir ilanıdır. Bunun ardında sahadaki mevcuda yön veren “sultanlık hülyasındaki iradenin” açığa çıkarılması gerekmektedir. Laik demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri sarsılıyor ve cuhurbaşkanlığı hükümet sistemi marifiyetiyle anayasal devlet karakteri fiilen ortadan kaldırılıyor. Fûtuhat ilminden nasipsiz bir zümrenin Emevi tarzlı İslamcılık anlayışının günümüze uyarlanmış dincilik temelindeki kılıçla beddua zihniyeti, bu sembolize enstantane ile İŞİD’çi güçlere de göz kırpmaktadır.

CHP Artık MHP gibi dıştan dayanak ikizidir…

 Namaza “davet”  tartışmaları usulü esasında siyaset üreten, özsel hakikati dikkatten kaçıran CHP,  majestelerinin muhalefeti konumuna tamamen oturmuştur. Kurucusunun İKİ kıymetli eserine de sahip çıkamayan bu CHP yönetimi; son kurultay sürecinde de görüldüğü gibi eçiş bücüş bir kürsü liderliği çerçevesinde DİN’in esası olan güzel ahlatan da uzaklaşarak dinciliğe taviz veren söylem ve kadrolarla yeni yolunu çizmektedir. Yurdumuz’daki tüm ekosistem varlığının doğacak kollektif iradesi ve doğayla uyumlu bir  gidişatı için bu şirret haller İnşallah  hayra vesile olur…

Toplumcu Yurtsever Bir Hareket Acil İhtiyaçtır…

 Dört bölüm halinde www.gelenekvegelecek.com da irdelediğim alternatif yaşam tarzına doğru yazılarımda ülkemiz, dolayısıyla yeryüzünde sulh ve huzur ortamı için bir rota önerilmektedir. Nefsi dünya nimetlerine tamah eden ihtiraslı bir ruh hali tüm toplumları sarmaktadır. Nefsi mülkiyetçi dünya düzeninin tüm alanlardaki krizler sarmalı,  coronavirüs pandemisi etkisiyle derinleşmekte ve dünya sıcak savaş fırtınasına doğru yol almaktadır. Sulh yapıcılığını temel alan ve kul hakkına riayet etmenin özlü esası üzerinden yürüyen fikriyatımız, hakkaniyetli toplum devleti istenciyle alternatif politik rotaya dahil olmaktadır. Gözlerimiz gönül deminde bir akletmeyle artık açılmalıdır. Günler çöküş ve yıkımı getirmektedir. Hep birlikte yeni bir Dünya’ya ve güneşli ufuklara yelken açılmalıdır…

                                                                                                                                                          28 temmuz 2020, Orhan Karakuş

Baki selamlar…