Skip to main content
Yunanistan’da Ekonomik Krizler ve Seçimler: SRYZA örneği 1 – Haluk Başçıl

Yunanistan’da Ekonomik Krizler ve Seçimler: SRYZA örneği 1 – Haluk Başçıl

YDP ve PASOK, 2002 ve 2012 iktidarları, izledikleri neo liberal politikalar ve yurtdışından rahatlıkla temin ettikleri bol kredilerle, ülke ekonomisine bir canlılık getirdiler. Ancak 2008’e gelindiğinde bu canlılık yerini önce ekonomik durgunluğa, ardından da ülkeyi derinden etkileyecek ve uzun yıllar sürecek derin bir borç kriziyle karşı karşıya bıraktı.

Başbakan Ecevit’in 1974 “Kıbrıs Barış Harekatı”, Yunanistan’daki Albaylar Cuntasının sonunu getirdi. Demokrasiye geçişin yolunu açtı. 1974’de kurulan Merkez sol Panhelenik Sosyalist Parti (PASOK) ve Merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi (YDP), 1974 – 2012 yılları arasında, iktidarı birbirlerine devrederek Yunanistan’ı yönettiler. İki partinin toplam oyu uzun yıllar boyunca %80-85 arasında seyretti.

  1. Seçimler ve Merkez Sağ ve Merkez Sol Parti İktidarları

YDP ve PASOK, 2002 ve 2012 iktidarları, izledikleri neo liberal politikalar ve yurtdışından rahatlıkla temin ettikleri bol kredilerle, ülke ekonomisine bir canlılık getirdiler. Ancak 2008’e gelindiğinde bu canlılık yerini önce ekonomik durgunluğa, ardından da ülkeyi derinden etkileyecek ve uzun yıllar sürecek derin bir borç kriziyle karşı karşıya bıraktı.

Yunanistan yurt dışından gelen güçlü kredi akışı ile dış borç bağımlısı durumuna düştü.  2008 yılında, ülke ekonomisini döndürebilmek için günde 237 milyon € borca ihtiyaç duyuyordu. 2009 yılında ödeyeceği borç miktarı GSMH’nin %96’ sına, 60 milyar €’ya ulaşıyordu. Büyüme hızı düşmüş, yatırımlar durmuş, işsizlik giderek artmış, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetleri tıkanmıştı. Üstelik birde giderek artan kaçak işçi göçü sorunuyla karşı karşıyaydı.

YDP ve PASOK iktidarları ülkenin ağır dış borç yükünü bir süre yeni borçlar alarak ödediler. Borçlar yeni borçlarla daha da büyüdü. Yunanistan borç ödemesini döndüremez hale geldiğinde alacaklıların “borç ödeme programı” yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı. Merkez sağ ve merkez sol partiler, AB ve uluslararası finans çevrelerinin kendilerine dikte ettiği “istikrar programını” uygulamaya giriştiler. Topluma “kemer sıkma programı” olarak sundukları borç ödeme düzeneği: ülke varlıklarının talanına ve Yunanistan alt ve orta sınıflardan elde edilecek gelirlere dayanıyordu. 

Program son derece netti: Kamu varlıkları satılacak, çalışanlarının ve emeklilerin ücretleri dondurulacak, bu da yetmez ise kesintiye gidilecek, sosyal harcamalar sınırlandırılacak, bütçedeki her türlü kamu harcamasında ‘tasarrufa’ gidilecekti. Tüm bunlardan elde paralarla dışı borçlar ödenecekti.

Borç ödeme programı toplumu derinden sarstı. Bunun yoksullar, emekliler, düşük gelirli ücretliler üzerindeki etkileri ise tam anlamıyla bir felaketti. Yunan halkı ‘kemer sıkma politikaları’na karşı güçlü tepki verdi. Atina’da 2008 Aralığında başlayan gösterilerde güvenlik kuvvetlerinin 15 yaşında bir genci öldürmesi bardağı taşırdı. Binlerce kişi sokaklara döküldü. Yunanistan egemenlerinin şaşkınlığını ve korkusunu en iyi yansıtanlardan birisi Apoyevmatini gazetesiydi. Gazetenin başlığı yaşanan gerçekliği yansıtıyordu: “Cehennem… Tüm Yunanistan’da iktidar karşıtları ayaklandı.” 

2009 Seçimleri

Ülke 4 Ekim 2009 genel seçimlerine bu ortamda gitti.

İki merkez patinin toplam oyların son üç seçimde (beş yıl içinde) düşme eğilimine girmişti. Toplam kayıpları 8 puandı. 2004’ten beri iktidarda olan merkez sağ YDP’nin kaybı ise 12 puandı. Yunanistan alt ve orta alt sınıfı ülkede yaşanan ekonomik ve sosyal krizden, ortalığa dökülen yolsuzluklardan, skandallardan iktidardaki YDP’ni sorumlu tuttu. 2009 seçimlerinde, onu iktidardan indirip yerine merkez sol PASOK’u getirdi.

2009 seçimlerinde, küçük partiler ve bağımsız adaylar ilk kez daha yüksek oy oranlarına ulaştılar. Yunan Komünist Partisi (KKE) ekonomik krize rağmen bir önceki seçimden daha düşük oy alıyordu. Oyu %8,14’den %7,53’e iniyordu. Buna rağmen 3. Parti oluyordu. Diğer bir sol parti SYRİZA’ da aynı durumdaydı. Onun da oyu %5,03’den %4,59’a iniyordu.

Alt ve orta alt sınıfın kızgınlığını ve öfkesi sol partilerden daha iyi değerlendiren yeni sağpopülist Ortodoks Halk Birliği (LAOS) oylarını %3,79’dan %5,52’ye yükseltiyordu. Oylarını iki katına çıkarıyordu. 

 İktidarı YDP’den devralan PASOK, mali ve ekonomik sorunların altında ezildi. Yüzünün Troika’ya (AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’ye) döndü. Duran ekonomiyi yeniden işler hale getirmek, yeniden borçlanmak için AB ve İMF’nin kapısını çaldı. Kendisini iktidara taşıyan alt ve orta alt sınıfları terk etti. Kredi kolaydı karşılığı da son derece açıktı: borçların düzeli olarak ödenmesini sağlayacak yeni bir yapılandırmaya gidilmesiydi. Daha önce Yunanistan’a büyük miktarda dış borç veren Fransa, Almanya bankaların alacaklarının garantiye alınması ve borç ödeme krizinin diğer Avro bölgesi ülkelerine olan etkilerinin de önlenmesiydi.

PASOK iktidarı kendisine dikte edilen “Yunan ekonomisini Kurtarma Paketi” adı altında yeni borç ödeme programı kabul etti:

110 milyar € karşılığında, borç ödeme programının ilk aşaması:

  • Bütçede 30 milyar € tasarrufu,
  • 2015’e kadar kamu kuruluşlarını içeren yaklaşık 50 milyar € lık özelleştirmeyi,
  • Kamu görevlilerin ücretlerinden %25 ve emekli maaşlarından da %10 kesintiyi,
  • KDV’nin %25 çıkarılmasını,
  • Emekli ve sağlık primlerinin yükseltilmesini,
  • 30.000 kamu emekçisinin hemen işinden çıkarılmasını ve 3 yıl içinde de 100.000 kamu görevlisinin işine son verilmesini,
  • Kamuda emekli olan her 10 kişinin yerine sadece 1 kişinin işe alınmasını,

130 milyar € karşılığındaki ikinci aşaması:

  • Asgari ücretin %22 oranında düşürülmesini,
  • Emeklilik kurumunun 4,5 milyar €’lık açığı kapatmak için emekli maaşlarında %10’luk ek kesintiyi,
  • Bütçede 3,3 milyar €’lık bir tasarufu,
  • Kamu harcamalarında ek kesintileri,
  • Yeni vergi reformlarını ve yeni ek vergileri,
  • Özelleştirmeleri hızlandırılarak sürdürülmesini, hizmet tarifelerinin arttırılmasını (elektrik fiyatında %50’lik artışı) içeriyordu.

Başbakan Papandreau programın ilk aşaması tamamladığında, halkın yaşam düzeyi oldukça gerilere gitmiş, yoksulluk hem artmış hem de yaygınlaşmıştı. Sonuç tam anlamıyla bir felaketti. Ekim 2011’de, ortaya çıkan tablodan, halkın tepkisinden kendisi de korktu. Bu durumda programın ikinci aşamasını nasıl uygulayacaktı?  Riski tek başına üstlenmek istemedi. Programın ikinci aşamasına hem Meclisi ve alt ve orta alt sınıfı katmak istedi. Önce Meclis’te onaylattı. Ama Yunanistan alt ve sınıfı meclisteki milletvekilleri gibi düşünmüyordu. Kamu sektöründe çalışanlar genel grevlere gidiyor, bankalar ateşe veriliyordu. Ülkenin her tarafında geniş katılımlı kitlesel gösteriler düzenleniyor, halk ile güvenlik güçleri karşı karşıya geliyordu.

Merkez sol iktidar alt ve orta alt sınıfı yatıştırmak ve aynı zamanda programa dahil etmek, onaylarını almak için referanduma gideceğini açıkladı. AB ise referandumun sonuçlarını net olarak görüyordu. Böylesi bir adımı “kurtarma planını” zora sokacak bir girişim olarak değerlendirdi. Hemen harekete geçti. AB ve Avrupalı liderler Başbakan Papandreu’ya yoğun baskı yaptılar.Bu baskılara dayanamayan başbakan referandum kararından vazgeçtiğini açıkladı.

PASOK’un borç ödeme programının ikinci aşamasının tek başına yürütemeyeceği de artık görülüyordu. İki merkez partisi PASOK ve YDP (iktidar ve ana muhalefet), AB’nin isteği doğrultusunda bir araya geldiler. İkinci paketin yürütülmesi için bir ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda anlaştılar. Atanacak başbakan belliydi: Yunanistan Merkez Bankası Başkanlığı, Avrupa Merkez Bankası İkinci Başkanlığı yapmış olan,  yurtdışı finans çevrelerinin, AB’nin güvenilir adamı Lucas Papademos’du.

Artık Yunanistan ekonomisi “ekonomiyi bilen, politikaya bulaşmamış bir teknokrat” birine emanet edilmişti. Halk yeni başbakana ve hükümete güvenebilirdi (!). Yeni hükümet sol PASOK, merkez sağ YDP ve yeni sağpopülist LAOS’un katıldığı 3 partili bir ‘Ulusal Birlik Hükümeti’ idi.

Başbakan Lucas Papademos’un, Milli Birlik Hükümeti önce borç alacaklılarından “bir fedakârlık” istedi. Ülkenin sırtında aşırı bir yük durumuna gelmiş olan borcun 100 milyar avrodan fazla kısmını “bir pazarlık” görüntüsü altında sildirdi. Şimdi fedakârlık sırası halktaydı. İşler planlandığı gibi yürüyordu. Milli Birlik Hükümeti ülkeyi iflastan kurtaran “milli bir görevi” yerine getiriyordu. Borç ödeme programı ile Yunanistan borçların ödeyecek bir yola sokuldu. Avrupa bankaları da şimdilik kurtarılmış oldu. Ulusal Birlik Hükümeti’ görevini yerine getirmişti. Meclisteki YDP ve PASOK 6 Mayısta seçimlerin yapılmasında anlaştılar. Artık ülke seçimlere gidebilirdi.

6 Mayıs seçimleri öncesi, Yunanistan’ın geldiği durum şöyleydi:

  • Aktif nüfusun %45’ni istihdam eden kamuda 150.000 kadro iptal edilmişti.
  • Çok sayıda esnaf işyerini kapatmış ve işsizlik yardımıyla yaşamaya çalışıyordu.
  • Aktif nüfusun %21’ni işsizdi.
  • 24 yaşından küçük çalışan gençlerin %41,5 işini kaybetmiş, işsizlik oranları da %50’e ulaşıyordu.
  • Herkes aile çevresinden ya da yakın arkadaşlarından birisinin işini kaybetmesine, dramına şahit olmuştu.
  • Ekonominin 2012 yılında %4,5 oranında küçüleceği, bütçe açığının da GSYİH’in yüzde 10,6’sına ulaşması bekleniyordu.
  • Bir avuç işbirlikçi zengin dışında tüm halkın yaşam seviyesi önemli bir gerilemişti.
  • Ülke yasadışı göçmenlerin Avrupa’ya geçiş kapısı durumundaydı. Her on göçmenden sadece biri başka bir Avrupa ülkesine gidebiliyordu. 11 milyonluk Yunanistan’da yasadışı göçle gelenlerin sayıları 1 milyona ulaşmıştı.

Devam edecek: Yunanistan’da Ekonomik Krizler ve Seçimler: SRYZA örneği 2

Haluk Başçıl, Ocak 2019

Kaynaklar:

https://www.robert-schuman.eu/fr/observatoire-des-elections-en-europe/14-grece

https://www.hellenicparliament.gr/en/Vouli-ton-Ellinon/To-Politevma/Ekloges/Eklogika-apotelesmata-New/#Per-11

http://www.europe-politique.eu/elections-grece.htm#1974

http://www.aljazeera.com.tr/haber-analiz/kronoloji-yunanistanin-borc-krizi