Skip to main content
A’dan Z’ye: Muhabbet Ehilleri Gönüller yapar…(Kısım2)…-Orhan Karakuş

A’dan Z’ye: Muhabbet Ehilleri Gönüller yapar…(Kısım2)…-Orhan Karakuş

Başta ulu önder Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları olmak üzere bu toprağın bağrında sıra dağlar gibi durarak, “Çanakkale geçilmez”  şiarını yüreğimize nakşeden tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun…

G) Garip çekiciler…

Kuantum fiziğiyle mikro evren ile aralık komşuluğu içinde anda oluşan her etki makro evrendeki kaotik formalarını alır. Vukuu bulan etkilerin başlangıç koşullarına hassas bağlılık ilişkisinde ifadesini bulan “garip çekicileri” oluşturuyor. Bu sürecin garip çekicisi nefsi mülkiyetçi düzeneğin gizli, örtük ya da açık kul hakkını gasp ve talan ve tahribatlar sonucu oluşan yaşanılamaz yeryüzüdür. Susanlar dahil olmak üzere kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Bu insanlığın doğal gidişatla uyumunda vicdani istikametini terk ederek nefsi emarelerine yenik kibirik hâlinin, durdurulamaz hırsından doğan talancı vahşetinin bir sonucudur.

I) “İlim ilim bilmektir” …Yunus Emre

İlimden murat kendini bilmektir. Elif gibi olmayı kendinde bulmaktır. İlk çağlardan beri kendini arayan yalnız insan, kendini sulh içinde bulmakla huzura ermeye gayret eder. “Bu senede böyle oldu”. “Mart çıkmadan dert bitmez.”“Aşağıdan, yukarıdan…”  Mart’ın sonu görünmüyor. Yetkili ağızlar kıvrım kıvrım akılla laf evirtiyor. Doğru söze hasret yalan dolan içinde günler birbirini kovalıyor. Yalama olmuş ahlaki formun hırslı kibirik yaşamı tüm dirimsel dünyanın kökenine kibrit suyu indiriyor. İklim felaketi kapımızda. Kuraklık ve kıtlık bir arada derin bir dalga olarak geliyor.  Corona pandemisi bu işin tuzu biberi…

K) “Kürt sorunu” ve “ Kıbrıs meselesi”…

Karnımızı ağrıtan bir mesele olarak “Kürt sorunu”; insani kardeşleşme, hakkaniyetli tutum çerçevesinde Türkiye’nin birlik ve dirliğini gözeten laik demokratik hukuk yapılanışının olanaklı formu olan toplum devleti temelinde çözülür. “Siyasi çözüm” arayanlar ve dayatanlar,  içyapıyı parçalayıcı tutum üretmekte ve emperyalist siyasi hedeflerin fırınına odun taşımaktadırlar. HDP, araçsallaşmış PKK ile flörtünü sonlandırabilir mi? Bu kuşkulu. Toplumsal dirlik açısından HDP politik kulvarda tutulabilinir mi? Toprağın bağrındaki sulh içindelik ve razılıkla helalleşme temelinde kendinde olursa evet. İktidar çevrelerinin hukuku kanırtıp siyasallaştırarak HDP’yi kriminalize etmesi de kamuoyu razılığı ve vicdani istikamet açısından tehlikeli bir yoldur. HDP’nin kapatılması davası siyasetin hukuku  araçsallaştırmasının bir versiyonudur..

Kıbrıs, Anadolu coğrafyasının pek çok adası gibi doğal bir parçasıdır. Kıbrıs’ta taraflar pek çoktur. Emperyal aktörler kumpaslı mekiklerin ve kurulan masaların mimarıdır. Kendi inisiyatifimizle kurulacak yuvarlak masada asli çevrelerin doğal süreçleriyle sulh yapıcılığı temelinde, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların adilane paylaşımında hakkaniyetli dayanışmayla razılık aramak gerekiyor.

L) Doğal liderlik fikriyatta ekosistem arılığını taşır…

Ülkemiz fikriyatta tarihsel birikimin kendinde olan arı ve duru üretimini bağımsızlık sonrası bir nebze ilerletse de 1940’lar sonrası emperyalist kültür hegemonyası altına girerek kaybetti. Önce eğitim iğdiş edildi. Sonrasında günümüzde hızı kesilmeyen “özelleştirme furyasıyla”  kamu kaynakları vampir küreselci sermayeye “kalkınma ve özel girişimcilik” şalı altında peşkeş çekildi. Betonlaşma ve duble yollar ile muhteşem doğamız tahrip edilirken, kritik madde kaynaklarımız talana açıldı: Har vurup harman savrulmaya devam ediliyor. Elimizde kalanlar ise “süslü projeler” aldatmacasıyla finans oligarşisine pazarlanıyor. İktidar/muhalefet bir ikiz sarmal altında; doğal liderliği sekteye uğratılan ve ruh kaybı yaşayan Türkiye toplumu, algı çarpıtması ve dezenformasyonlar altında gözbağı çekilmiş kurbanlık koyuna dönüştürüldü. Kendi petek gözeneğinde yalnızlaştırılan, esasen kadim kültüreli doğal imbiğinden süzen “arılarımız” küme küme ölüme sürülüyor. Tabur tabur dizilen  “gövdeleriyle miğferlerinin arası boşluk olan” kitleler, şov meydanlarında garip işaretler altında yaklaşan sıcak savaş çarklarında eritilmek için haykırtılıyor.

 M)Mustafa kemal Atatürk’ten feyezan…

“Bağımsızlık benim karekterimdir.” …”Yurtta sulh, Cihanda sulh”“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”  M. Kemal Atatürk’ün veciz sözlerinin yanında, gençliğe hitabede dile getirdiği hususları daima yüreğimizde taşıyarak bu zülüm ve sömürü çağını ilmi ve bilmi olarak aşabiliriz. Kadim kültürel imbiğinden damıtılan ve yaşamda kul hakkına riayet eden mananın salih gücü olan “tasavvufi tarih yapıcılığını” yürüyüş  güzergahımızın  feneri olarak taşımalıyız. Milli Kurtuluş ve laik- demokratik Türkiye cumhuriyetinin özlü kuruluş ilkelerini, deneyim ve birikimlerini özenle koruyan toplum devleti formuyla birlik ve dirliğimizi yeniden tesis edebiliriz.

N) Newroz: Dönencelerinin dirimsel ışığı olarak ekosistem bütünlüğünde herkesindir.

Pandemi ve ekonomik sosyal kiriz etkisindeki dünyamız gittikçe kasvete bürünüyor. ABD başkanı J.Biden: “Rus lider V. Putin bir katil” dedi. Ve “Papa Irak’a indi.” “Çin –ABD diplomatik gerginliği”  dallanmalarında 3. Dünya harbinin çatışma cephelerin açılacağı sıcak savaş öncesi günleri yaşamaktayız. Bu olağan dışı şartların zorlamasıyla dirimselde doğanın bahara uyanışı kendi doğal mecrasından da çıkmaktadır.  İklim, ekosistem ve toplumsal psikoloji açısından tüm halikle birlikte boğuntulu buhranları yaşıyoruz.

“Great sıfırcıların” dışında sulh yapıcılığı temelinde bambaşka bir yapılanış aramalıyız. Bugün yaşamakta olduğumuz rejim ve sosyal düzenin sistemsel krizinin birinci dereceden müsebbibi nefsi mülkiyetçi kurum ve kuruluşlar, finans oligarşisinin getir götürünü yapan siyasi elitlerdir. Corona pandemisi etkisiyle katlanarak artan kaos ortamlarında Aşık Mahsuni’den esinle: “Yaz- baharımız karakışa dönmektedir.”

Lanetli bir yeryüzü cehennemine düşmemize ramak kaldı.  Doğru tercihlerimiz ve gönül deminden üreyen sezgilerimizle yeryüzü hepimizin aşk ve muhabbetle yaşayacağı bir cennet olabilir. İnşallah bu seçeneğin kurucu iradesi olacak; Sulh ve Hakkaniyet Cephesini örmeye gayret edeceğiz…           

Baki selamlar…

18.03.2021 Orhan Karakuş