Skip to main content
Alternatif yaşam tarzına doğru 3 – Orhan Karakuş

Alternatif yaşam tarzına doğru 3 – Orhan Karakuş

İktidarla içli dışlı kimi çevrelerce teşne olunan durumdan olabildiğince uzak durulmalı, dünyada başlayan ırkçılığa, tahribata, talana ve sömürüye karşı çıkış hareketleri yanında kadim coğrafyamız hinterlandındaki halklarının emperyalist işgal ve zulme direnişine gönül deminde bir akletmeyle güç verilmelidir.

 Yeni Dünya Düzeneğinin şekli değişimi ya da Özsel Sistem Değişimi…

Petrol, savaş teknolojisi ve ağır sanayi endüstrisine dayalı kaslı vahşi kapitalist dünya ekonomisinin sonuna gelindi. Elektrik, elektronik, telekomünikasyon, enformasyon ve otomasyon temelinde “dumansız ve beyaz”  gibi görünen bu grimsi ve “yapay zeka” kontrolünde geliştiren özel mülkiyet verili kültürel formların yeni model ekonomik yapıları süreçte başat olacaktır. Geniş kitlelerin ekonomik ve sosyal ihtiyaçları var olan dünya kaynaklarının talanına yetemez hale gelmektedir. Muktedirlerce, kontrol temelinde nüfusların ıslahı, demografilerin ayıklanması ve bireylerin elektronik iz ve sanal veri tabanlı istihbari denetimi altında ağ bağlantılı otoriter rejimlerin inşası öne çıkarılmaktadır. Corona pandemisi dahil herkesi ilgilendiren ekonomik sosyal ve ekosistemdeki  iklimsel  dahil hemen hemen tüm olaylar bu sürece hizmet edici yapıya  ve eklemli pazıl parçasına büründürülmektedir. 

Sürecin akışkanlığı, kişisel veri kontrolü ve sermayenin özel psiko alanların denetimi için konsolidesi,  bu “grimsi ekonomide” bahsedilen sektör alanlarda yatırımların yoğunlaşması düzeneğin sürdürücü yenileşmiş güç odağını ortaya çıkarmaktadır. Bu süreçte ahtapotik olarak gettolaşan varsıllar, kendilerine bölgesel eklemli istihbari militarize merkezler, akademik ve idari personel ile “yeni tip bürokratik aygıtı” informatik network ağlarında dünya ölçeğinde sömürü ve baskıyı içselleştiren formdaki hiyerarşik yapısalları kristalize ede inşa sürecini yönetmektedirler.

Yoksullaşan ve ezilen geniş insanlık alemi yaşam hakkını elde tutabilmek ve “cipsli köleliğe” itiraz için eylemsel bir sürece girmiştir. Başta;  ırk ayrımcılığına karşı koyuş, ekonomik sosyal alanda hak eşitliği ve ekosistemde tüm halikin hakkaniyetle yaşamı temelinde mülkiyetçi dünyanın aşılması ve huzurlu geleceğin kurulması için değişim odağında güç biriktirmektedirler.

Varsılar  %1-2 ve mazlum yoksunlar/yoksullar  %98-99 olarak dünya genelindeki ikili oluşum, günümüzü ana hatlarıyla karakterize etmektedirler. Ülkelerin yapay sınırı ve bağımsız devletlerin görece farklı davranışları ortadan kalkmaktadır. Düzenin muktedirleri her yönüyle biat ve her söylenene tam itaat istemektedirler…

Varsılların Organize Kristalize Şekli Değişimi ve Yoksulların Örgüsel Amorf Yapısı…

Mevcut mülkiyet verili dünya düzeni bireyin sözde özgürlüğü ve rasyonel aklın hilebaz girişimciliği temelinde yapısal formlar alır. İsterik bir para ve mülkiyet tutkusuyla kendini beğenmişliğini şovla pazarlayan bir tüketim savurganlığı yaşam tarzıdır. İnsanların yüzde 90’ının servet ve sermayesi bir kefede, birkaç mülti milyarderin varsıllığı diğer kefede, bu terazide multi milyarderler ve nefsi kültürel hep ağır basar. Sermaye ve servetin gücüne hilebaz rasyonel aklın şeytani plan ve senaryoları da eklenince özellikle kaslı ağır sanayi ve finans oligarşisi varsılları bu yalan dünyanın bugünkü efendileridirler. Dünyayı yeniden kontrolüne almada harbin değişik versiyonları olan çeşitli savaş seçeneklerini sahaya sürmüşlerdir.  Bu konuyu “Kaotik Dallanmalar ve Dünya Harp Altında” yazısında irdeledim. Şimdi “grimsi ekonominin” eğitim, sağlık, telekomünikasyon, enformasyon ve otomasyon alanında temerküz eden yeni finans yapıları ve oligarkları yaşanabilir bir dünyayı “cipsli kölelik” üzerinden dizayn etmeye yönelmektedirler. Bu iki sistem yöneltişi de insanlığın türsel olarak, ekosistemin varlıkta dirimsel tükenişini getirecektir.

Dönenceler arası ülkelerin jeopolitik enerjetik transformundan beslenen değişim güçleri (özelikle gençler ve kadınlar); “insanlığın şuurlu kurtuluşu ve ekosistemin doğal gidişata uyumu”  için devrimci kollektif bir iradenin ana dinamiğidir. Yaşam alanlarındaki tüm meseleleri doğal gidişatla uyum formunda çözümü temelinde yaşamın dirimsel çekirdekleriyle bağlantılı olarak bu değişim güçleri,  ülkelerde dayanışmacı toplum devlet formunu inşa ederek toplumcu hürriyet düzenini kurmada mazlumların ifade ettiğimiz taleplerini formüle eden, uygulanabilir dönüşüm programı oluşturmalıdırlar. Bu dönüşüm programı:  Irkçılıktan ve sömürüden arınmış bir dünya için yeryüzünde insan kardeşliğini güçlendirip, ekosistemdeki tüm haliklerin fiziko-biyo varlık ve yaşam haklarına riayet ederek, önerdiğimiz temel kümenin, öz değerlerine dayalı yeni kültüreli bir dinamik eksen geliştirme gayretinde olmalıdırlar.

Afrika, Avrasya ve Ortadoğu Hinterlandında Yaklaşan “Savaş Fırtınası”…

Milenyumla başlayan III. Dünya savaşının aşama ve uygulama çeşitliliklerini pek çok yazımda ele aldım. Evrimin sosyo-pisiko aşamasında yeryüzünü şuurla sulh ve adalete ya da hodbinlikle yıkıma dönüştürmek insanlığın önünde farklı iki seçenektir.  İrdeleme ve çözüm önerileri geliştirme gayretimiz yeryüzünde sulh ve huzuru tesis etme istikametindedir. Corona pandemisini gölgede bırakacak sıcak çatışmalar anaforu tarihselde pek çok acıya gark olan kadim ülkemiz Türkiye’yi de vahşi bir dalaşın içine çekmektedir. Yönetim tarzı ve muhalefeti dahil karar alıcıların beceriksizliği vesilesiyle kendi iç barışımızı korumada ve yurttaşlarımızı esenliğe çıkarmada bocalamaktayız. Değişken kombinasyonlu paylaşımcı nefsi mülkiyetçi emperyal blokların çekim etkisiyle Batı-Doğu gerilim ekseninde arafta yürünmektedir. Bekanın bu tarz bir yürüyüşle korunamayacağı ve çıkmazlara düşüldüğünde dayatılan koşullara teslim olunacağı ise apaçıktır.

Tasavvufi birikim ve M. Kemal Atatürk’ün   “Yurt sulh, cihanda sulh” veciz sözüne dayalı fütuhata dayalı sulh yapıcı temel politikamız; ABD, İsrail ve İngiltere eksenin keten peresi olan, kendi tarihsel coğrafyamızda “ Emevi İslamının kılıcına” dönüştürülmeye çalışılmaktadır. İktidarla içli dışlı kimi çevrelerce teşne olunan durumdan olabildiğince uzak durulmalı, dünyada başlayan ırkçılığa, tahribata, talana ve sömürüye karşı çıkış hareketleri yanında kadim coğrafyamız hinterlandındaki halklarının emperyalist işgal ve zulme direnişine gönül deminde bir akletmeyle güç verilmelidir.

Cenab-ı Hak cümlemize güç ve selamet versin…  

A)Değişimin dönüşüm programı için öneriler, 

  1. B) Yeni yaşam tarzın dirimsel karşılığı,
  2. C) Nefsi mutmain sulh yapıcıların fütuhatı

D)Gönül deminde akletme…   başlıklarıyla bu yazı dizininin son bölümünü dile getirmeye gayret edeceğim…

 Baki selamlar…                                                                                                                                19.06.2020, Orhan Karakuş