ABD-İngiliz hava güçleri, savaşın son döneminde Almanya’nın büyük şehirlerine yönelik acımasız saldırılarını aralıksız sürdürdü. Bu yoğun bombardıman Alman halkını teslim almaya dönük psikolojik savaşın bir parçasıydı.
Birinci Dünya Savaşında Almanyayı yenen Müttefikler, yaptıkları bir takım anlaşmalarla onu kendi haline bırakmışlardı. Bundan yararlanan Almanya yirmi yıl içinde daha da güçlenmiş ve yeni savaşı başlatmış, ancak tekrar yenilmişti. Bu kez müttefikler daha önce yaptıkları hatayı tekrarlamadılar. Almanya’yı Nazilerden kurtardıktan sonra onu kendi haline bırakmadılar. Bir daha kendilerine baş kaldıramayacak şekilde parçalayıp, çıkarlarına uygun bir şekilde yeniden yapılandırdılar.
Mülkiyetçi kültürel form, bireyciliği öne çekip nefsi emareleri kışkırtarak ,“ben” ögesini ana yutan eleman yapan bir “rasyonel akılcılığı” odağa koyar. Vicdani istikamette kul hakkına riayet eden gönül deminde bir akletme; aşk ve merhametle sulh yapıcılığının temelidir.
İngiltere yaşadığı savaş tahribatının altından kalkmak, kendisini toparlamak, sömürgelerindeki milliyetçi anti-sömürgeci başkaldırıları kontrol altında tutmak için devlet ve toplum yapısını yenilemek, elden geçirmek durumundaydı. Tüm bunlar için de ABD’ye muhtaçtı.
Hem devletlerin hem de halkların yaralarının sarılması, Avrupa sömürgelerinin elde tutulması için devletlerin ve toplumsal yaşamın yeniden yapılandırılması gerekiyordu. Bunu askeri, politik ve mali olarak yapabilecek tek güç ABD idi.
İktidarla içli dışlı kimi çevrelerce teşne olunan durumdan olabildiğince uzak durulmalı, dünyada başlayan ırkçılığa, tahribata, talana ve sömürüye karşı çıkış hareketleri yanında kadim coğrafyamız hinterlandındaki halklarının emperyalist işgal ve zulme direnişine gönül deminde bir akletmeyle güç verilmelidir.
Savaşın getirdiği büyük tahribatla iflas noktasına gelen Avrupa ülkelerinde devlet ve toplum yapısı çökmüştü. SSCB, ABD- İngiltere ve Fransa arasında paylaşılan Avrupa’da devletler ve toplum yeniden yapılandırıldı. Gelinen durumda bu bir seçenek değil, zorunluluktu.
Mülkiyetçi düzenin müktedirleri ekosistemin temel ihtiyaçlarını ve iklim değişimi süreçlerini görmezden gelmektedirler. Düzenin ötekileştirdiği yoksullar eşitsiz yaşam koşullarının acımasız baskısına dur demek ve yaşam hakkı için direnmektedirler. Bu sürece organik aydınların, bilim insanlarının ve orta sınıfların katılımı yeni bir kolektif kurucu iradenin şekillenmesine vesile olacaktır.
Savaş sonrası dönemde; Nazilerin işgal ettikleri ülkelerde giriştikleri toplu katliamlar, insanlık onurunu ve değerlerini aşağılayan uygulamalar, Yahudi soy kırımı, toplumda ahlaki bir hesaplaşmaya yol açtı.
Bir esnaf işletmesi açmak isteyen meslek erbabının, belgeye sahip olduğunu kanıtlaması gerekirken, bir ticari işletmede ücretli olarak meslek icra edenlerin, mesleki belge ibraz ve kanıtlama zorunlulukları bulunmamaktadır. Bu önemli bir eksikliktir.