Skip to main content
Bir 14 Mayıs Yazısı ve Geleceğe Dair – Saffet Bilen

Bir 14 Mayıs Yazısı ve Geleceğe Dair – Saffet Bilen

20 yy deneyleri bize bağımsızlığın yanı sıra özgürlüğün, demokrasinin de sürecin olmazsa olmazı gerektiğini anlatıyor.

Ne demiş Fuzuli;

“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.”

Söylemeden olmayacak bu yazdıklarımı.

 

Fuzuli ile devam edelim;

‘Boş yere canı yanmaz insanın. Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen.’

 

Bir eksiklik var geleceğe dair, bir de fazlalık var geçmişten gelen.

Bağımsızlık ruhudur eksik olan, fazlalık ise ‘Küçük Amerika’ ruhudur.

 

Ülke sorunlarını, eşitsiz bir egemenlik sarmalı olan verili sistemin dışına çıkmadan aşamaz.

Siz ağzınızla kuş tutsanız verili sistem içinde kendinize ait bir adım atamazsınız.

Ürettiğiniz tüm ürünler değersizdir.

Onlarınki ise yüksek değerdedir. Dış ticaret açığı kapanmaz hiçbir şekilde.

Yatırım yapmak isterseniz paranız yetmez. Teknolojik ihtiyaçlar çok pahalıdır.

Borç almaya gittiğinizde özel faiz uygulamaları devreye girer.

Bütün bu engellemeleri aştınız diyelim.

Bu seferde bel altı yöntemler devreye sokulur.

Ülke birliğini parçalama faaliyetleri, terör, uyuşturucuya yol verme, olmadı mı askeri darbe.

 

20 yy ve daha öncesi böylesi gelişmeler ile dolu.

Yaşadık, biliyoruz.

 

14 Mayıs 1950 kimilerine göre; Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilir. “Gizli oy, açık sayım” yönteminin ilk kez uygulandığı seçimdi.

 

Kimilerine göre de; Karşı devrimin gerçekleştiği tarihti.

 

ABD’ye teslim oluşun tarihi 1945 dolayısıyla son iddia geçersiz.

 

1950 ABD dayatmalarının baş önerisi serbest piyasacılığın DP eliyle iktidara geliş yılıydı.

45 sonrası her alanda yapılan ikili anlaşmalar ile alt yapı kurulmuştur.

50, kurulan yapının pratik olarak yola çıkış tarihidir.

 

Peki, hiçbir olumluluktan söz edilemez mi?

Edilmeli.

Gizli oy, açık sayıma dayalı çok partili genel seçim ilkesi savunulması gereken bir ilkedir.

Ve bu ilke 23 Nisan 1920 meclisi ile çelişmez.

 

20 yy deneyleri bize bağımsızlığın yanı sıra özgürlüğün, demokrasinin de sürecin olmazsa olmazı gerektiğini anlatıyor.

 

20 yy deneylerinin gösterdiği olmazsa olmaz bir ilke daha var.

Paylaşım.

 

Bağımsızlık, özgürlük, paylaşım çıkış yolunun ana rotasını verir bize.

 

Üç ilke günümüz dünyasında refah, huzur ve barış içinde yaşamın temel koşulları.

Biri olmadan diğeri olmaz. Biri diğerinin yerine feda edilemez.

 

Emperyal Batının ülke kapılarına dayandığı 19 yy başında yapılması gereken iki şey vardı.

Birincisi; ülkenin ‘bebek sanayi’sini koruyan yüksek gümrük duvarları.

İkincisi; Ülke ekonomisinin yönünü Batı taklidi ihracata dönük örgütlenmesinden, ülke yaşayanlarının ihtiyaçlarını karşılamayı önceleyen bir örgütlenmede ısrar edip, gerekli dönüşümleri yapmaktı..

Bu öneriler bugün içinde geçerlidir.

 

                                                        II

Son 20 yılda yaşananların planlayıcısı, uygulayıcısı ve müttefikleri kim?

Süreci başlatan etkenler neydi?

 

Süreç 90’da SSCB’nin kendiliğinden dağılması ile başladı.

Yaşaman ana felsefesi karşıtlık olan ABD açıkta kaldı.

Yeni dönemi ‘Uygar Dünya’yı korumak olarak ilan ettiler.

Bunun anlamı ve olası gelişmeler geçen 30 yılda şekillenmeye başladı.

Bize biçilen rol, BOP adlı bir projenin lider ülkesi olmamız idi.

Siyasal İslam bu çerçevede gündeme geldi.

Hızla iktidara taşındı.

İki kanatlı bir yapısı vardı bu akımın.

Liberaller ve Kürt siyasalı da dışarıdan müttefik oldular bu akıma.

 

Bugünkü değişim isteği neden, nasıl, kimler eliyle ortaya çıktı, büyüdü?

 

Siyasal İslam yeni bir devlet, coğrafya, sosyal, siyasal yapıyı değiştirme iddiası ile işe başladı.

İlk adım Ulusal devletin tasfiyesi idi.

İlk örgütlü tepki, Cumhuriyet mitingleriydi. Siyasal İslamın attığı adımlardan rahatsız olan tüm kesimlerden dikkate değer bir katılımla gerçekleşti mitingler. Asker kökenli önderlik tasfiye edildi.

İkinci tepki toplumun her kesiminden insanın kendiliğinden bir patlamasıydı. Gezi direnişi. Marksist ağırlıklı sol isteseler ellerine geçmeyecek bu fırsatı değerlendiremedi. Ve etkisizlik zirveye çıktı.

Üçüncü tepki, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendini ortaya koydu. CHP adayına milyonlar destek verdiler. Ama aday boştu. Oylara sahip çıkamadılar.

Dördüncü tepki İstanbul seçimlerinde gerçekleşti. CHP oylara sahip çıktı. AKP ilk seçim yenilgisini tattı.

Bu kazanç değişimin seçimle olabileceğine dair umudu arttırdı.

Önümüzdeki seçimlerde umudu ve 6’lı masayı yaratan ve büyüten gelişme buydu.

Değişimin gündeme gelişini hızlandıran bir gelişme daha var.

ABD’ de geleceğe dair tartışma çatışma boyutlarına çıktı.

 

Bu gelişme ‘Küçük Amerika’ya da yansıdı. Siyasal İslamın iki kanadı birbirine girdiler. Liberaller ve Kürt siyasalı da ayrıldı ittifaktan. ABD Kürtler arasında kendisine yeni ve kullanışlı bir kanat daha buldu.

 

Ama bunların ötesinde bir başka gelişme daha belirleyici oldu.

ABD çatışma alanını kuzeye kaydırdı. 21 yy ‘ı bu gelişme belirleyecek, en azından ilk yarısını, bu belirleyecek.

Bunun anlamı, Batı uygarlık alanı Akdeniz’in öneminin azalacağıdır. BOP’un 20 yıl önceki öneminin kalmadığıdır.

 

Saldırgan bir jandarmaya da ihtiyaç yok artık.

Siyasal İslam çizdiği çerçevenin içine sıkışıp kaldı.

 

Türkiye’de daha uyumlu ve arka cepheyi stabil tutacak bir yönetim daha işlevlidir.

 

                                                                 III

Çok bilinen bir fıkradır, bugünkü siyasal ortama da uyar.

Hatırlayalım.

 

‘Bektaşiye iki testi şarap vermişler.

“Erenler, tat bakalım hangisi iyi” demişler.

Bektaşi ilk testiyi kafasına dikmiş, biraz içip püskürtmüş ağzındaki şarabı.

Ardından; “öbürü daha iyi” demiş.

‘Daha diğerini tatmadan nasıl karar verdin’ diye sormuşlar?

‘Bundan daha kötü olamaz’ demiş.

 

Ama bu coğrafya bu iki seçeneğe de sığmaz hiçbir şekilde.

Tanzimatçı kafalardan kurtulmakta yarar var,

‘Bağımsızlık, özgürlük ve paylaşım’ı öne alan bir odak çıkmalı mutlaka.

 

                                                                                                                        Saffet Bilen, 28 Ocak 2023