M. Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki ruhtan feyiz alarak teorinin meşakkatli uğraşısı ışığında bu kaotik ortamlardan çıkış için “destansı bir yol güzergâhı” açılmalıdır.
Toplumsal akışta bize gösterilen olgusallara nefsi kültürel ile kuşatılmış aklın bakışı ötesinde bir yaklaşımla gelişim dinamiklerini irdelemeye ihtiyacımız var.
Sadece ülkemizde değil tüm yeryüzünde; düzenin restorasyonu için yazılan kalkınma programları / entirk ve sultacı yönetim yapılarıyla donatılmış nefsi siyasetin çözüm reçeteleri, artık gezegenimizin gününü kurtaramıyor.
Kültürün belirleyici etkisi altında toplumsal hafıza, sağduyu, töresel gelenek ve görenekler sosyal organizasyonda dokusal katmanlar oluşturur. Binlerce yıldır, Avrasya’nın havzalarından Anadolu’ya ebrunalımlı akan kültürel genetiğimiz, batıcı modernite ve Ortadoğu bidatçılığının GDO’lu kuşatmasıyla özünden saptırılmaya çalışılmıştır.
Ülkemiz, yapısallarıyla ve demokratik kurumlarıyla tam demokratik ve katılımcı bir anayasa hazırlayacak meşru bir seçim yöntemi uygulanmadan, her alanda birlik ve dirliği sağlanmış top yekun bir seferberlik başlatmadan esenliğe çıkamaz. Yeryüzünde artık kimsenin tek başına kurtuluşu YOK.
Başta ulu önder Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları olmak üzere bu toprağın bağrında sıra dağlar gibi durarak, “Çanakkale geçilmez” şiarını yüreğimize nakşeden tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun…
Dünya insanlığı, kadınların denklikte insan varlığını her gününde yaşamalı ve kıymetlendirilmesini özden yapmalıdır. Asil ve asal bir ruhu taşıyan tüm kadınların her günü kutlu olsun…
Günümüzde emperyalist-kapitalist sisteme yönelik köklü eleştiri antikapitalist sol-sosyalist kesimlerden ziyade sistemin kendi içinden, bazı bilim adamlarından, aydınlardan ve ekolojik-çevreci kesimlerden geliyor.
Geçmişte gençlik; adalet, özgürlük, barış ve düzen değişikliği için mücadele etmişti.
Günümüzde ise gençlik; işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik vb asli sorunlarının daha da ağırlaşmasına rağmen, önemli ve yaşamsal gördükleri iklim değişikliğine ve çevre tahribatına karşı mücadeleyi öne çıkarıyor.
Dünya yeni bir değişimin eşiğinde. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemiz de, yaşadığı “üst-alt kimlik çatışmasının” olumlu ve olumsuz yanlarıyla “yeni bir toplumsal ve bireysel kimliğe”, yeni bir toplumsal-siyasal değişime gebe.