Skip to main content
Doğal -Yapay Afetler ve Mülkiyetçi Elitlerin Çaresizliği-1 / Orhan Karakuş

Doğal -Yapay Afetler ve Mülkiyetçi Elitlerin Çaresizliği-1 / Orhan Karakuş

Toplumsal akışta bize gösterilen olgusallara nefsi kültürel ile kuşatılmış aklın bakışı ötesinde bir yaklaşımla gelişim dinamiklerini irdelemeye ihtiyacımız var. 

17 Ağustos deprem kayıpları anısına saygıyla;

Nefsi kültürel Form: Uyuşukçul vurdum duymaz insanlık  …

Dünyada gün be gün yaşanan olağan üstü olay ve gelişmeler artık saat saat yaşanmaya başlandı. Pandemide şok dalgaları, iklim değişikliği ve doğal afetler, ekonomik -sosyal krizler, Afganistan’daki emperyal dalaşma, göçmen ve sığınmacıların ülke sınırlarını zorladığı kaotik ortamlardayız. Nefsi mülkiyetçi dünya düzenek çarklarının çatırdağı, devlet ve hükümet yönetimlerinin “saldım çayıra Mevla kayıra“ çaresizliğini dışa vurduğu bu elim günleri iliklerimize kadar canlı yaşıyoruz. Dünyanın zirvesi Afganistan’da bir garip çağdışı burgaçla (Talibanla) dalaşma yapan emperyal güçlerden Çin-Rusya’nın Kabil hamlesi ABD’yi ve Batı’yı sarstı. Nefsi mülkiyetçi sistem emperyalist devletlerin Afganistan’da ürettikleri bataklık havuzunda /hava alanında insanların ızdırabı, kadınların çığlıkları ve seslerinin boğulması yüreklerimizi yakıyor. ABD’yi sarsan bu Çin-Rusya hamlesinin fırsatçı, sömürgen/emperyal hedeflerini gözden ırak tutmamak gerekiyor. Binlerce yıl süren nefsi mülkiyetçi düzeneğin özünde nefsi kültürel potensia menşeli bu milenyum yüzyılı; afetler, salgınlar, ekonomik krizlere bağlı çatışmalı sosyo-psiko harplerle sürüyor. Toplumsal akışta bize gösterilen olgusallara nefsi kültürel ile kuşatılmış aklın bakışı ötesinde bir yaklaşımla gelişim dinamiklerini irdelemeye ihtiyacımız var. Hakikati yakın kavramaya dair:

  1. Önyargılar ve ideolojik bakıştan arınmak,
  2.  Nefsi kültür tarafından “kuşatılmış aklı aşan” vargılara ulaşmak,
  3. Gösterilen ve çarpıtılarak sunulan “sanal, yazılı ve görsel medyanın” dezenformasyonlar dizinindeki yalanları ortaya koymak,

 gerekiyor.

Yeryüzündeki hemen her alanda doğal gidişatın tahrip edildiği, toplumsalda nefsi emarelerine gark olan büyük çoğunluğun eğilimlerinin güdüldüğü ilmi siyaset elitlerinin yönetimlerinde hep beraber debelenip duruyoruz. Hırs ve tamahın tavan yaptığı ve geri dönülmezlik kritik eşiğinin geçildiği bu sosyo-psikolojik evrede uyuşukçul vurdum duymaz insanlık UYKU’da, İKTİDAR’lar çareSİZ, alternatif yol güzergahı üretemeyen MUHALEFET’ler  EL-KABIZ vaziyettedir.

 Sulh yapıcı bir yaklaşım ve bambaşka mücadele tarzı…

Bugünkü dünya düzeni; kalplerin taş kesilip karardığı, beynin tüm melaikelerinin tamaha yöneldiği, açgözlülüğün ve ihtirasın hırslarla zirve yaptığı nefsi mülkiyetçi kültürelin hamurundan yoğrulmuştur. Kahır ekseriyetin yönelimi olan, her yanımızı kuşatan ve bizi içine çeken nefsi kültürel formun ircası olan yaşam tarzının özü ; “kul hakkına riayeti terk edip zevk ve saltanatı” göğe çıkarmaktadır. A’dan Z’ye politik meşverette kıssa olarak sunduğumuz anlatıyı şöyle özetlemiştik:“Gönül deminde akletmeyi, içe doluşu ve vicdanı istikameti terk eden insanoğlu:  “Pazardan kendi aklını aldıktan sonra nefsi emarelerine yenik hâlde kıvrım kıvrım akılla buram buram tüten bir medeniyet inşa etmiş…” (Bknz: http://gelenekvegelecek.com)

 Sulh yapıcı yaklaşımla üretilen yeni yaşam tarzının ve gündelik uğraşının özü: “doğal gidişatta kul hakkına riayetti hakkaniyet ve yerindelikle uygulamak” olmalıdır. Bu kültürel değişimi ve damıtımı sağlamak için 2010- 2020 gençlik dinamiğinden üreyen kendinde kolektif iradenin oluşumuna ve yol açıcı fikri önderliğine katkı yapmaya umudu çoğaltarak devam etmeliyiz.

Dayanışma ve değişim için vicdani inisiyatif platformları…

 Bugün Dünya’nın kaotik hallerine bir vesile katkı yapan eski kuşakların, gençliğe akıl vermeden arı, daha çok dinlemeye-anlamaya ve yeniye kıymet vermeye yönelme yükümlülüğü vardır. Sohbeti, muhabbeti, merhameti ve aşkı yeniden yaşam akışındaki inşa süreçlerinde samimiyet ve içtenlik birinci önceliktir. Herkesin keyfilik içinde gözbağıyla dolaştığı bu dünyada kaybettiğimiz öz değerlerimizi açığa çıkarmak ve güncellemek zorunluluğu hasıl olmuştur.

 Yine A’dan Z’ye politik meşveretten: Yeni “ses ve söz”: Tasavvufi praksis felsefi dizgesi yaklaşımı ışığında,  vicdani istikamette toplumcu yurtseverlik miğferinden yürüyüşle, bambaşka bir eylem tarzı olan sulh yapıcılığı temelinde,  hakkaniyetli toplum devlet formuyla, razılıkla helalleşme, uylaşımına dayalı olarak toplumcu hürriyet düzenin yeryüzü bütünlüğü ve eşgüdümünde birlikte inşa edilmesidir.

Dönüşüm için şablon reçeteler yazma yerine, bulunduğumuz ortamların yaşam akışına etkin birer katılımcı olmak lazımdır. Gücümüz ve becerilerimiz çerçevesinde karınca kadarınca dayanışma süreçlerine destek vererek hep beraber esenlik istikametinde bir değişim mücadelesini örmeliyiz.

İnşallah, bu kaotik ortamlardaki boğuntu atmosferinden sulh, huzur ve ferahlığa erişen salih ve doğru bir yol açılır. Allah kerim…

           Baki selamlar…     Orhan Karakuş 17.08 2021