Skip to main content
Topyekun HARP’e  Karşı SULH ve HAKKANİYET Cephesi…(II) – Orhan Karakuş

Topyekun HARP’e Karşı SULH ve HAKKANİYET Cephesi…(II) – Orhan Karakuş

AKP hükümeti ve gaddar Suriye rejiminin savaşa girme ihtimali her geçen gün artmaktadır. Coğrafyamızda sulh yapıcı ve sağduyulu bir  iradenin oluşumu gerekiyor.

Dünya’nın  melanet  bunalımı…

Dünyanın fiziki ve beşeri coğrafyalarında süren  III. Dünya Savaşının bölgesel çatışmalarında klasik  konvansiyonel silahlarla  ordular ve ülkelerin karşılıklı savaşma  devri kapanıyor. “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” dan daha öte; yeni teknoloji destekli seyyar yer rampalarından yada gemilerden fırlatılan NBC içerikli çoklu başlık taşıyabilen güdümlü kısa, orta ve uzun  menzilli  füze sistemleri, süpersonik uçaklar, savaş helikopterleri ve dronlar vb.  dahi yeni tip harbin taktik argümanlarıdır. Stratejik olarak biyo-sosyo ve psko alanlarda topyekun bir HARP devri, ekonomik, biyolojik ve psikolojik sofistike silahlarla uygulamadadır. Her türlü şiddet ve sulu sepken yalan mülkiyet verili düzeneğin genetik kültürel kodudur. Gözü doymaz insanlığın doğal olanı yıkma ve bozma tarihinde; “harp, hiledir” çirkef  versiyonu yerine, allanıp pullanan nokta atışlı kalleş suikastlar, asker sivil çoluk çocuk ayrımı yapılmayan hunhar saldırılar ve daha ötesinde direkt insanın zihnini hedef alan “psikolojik olarak  felç etme” vuruşları artık gündemde. Her boyutu ile tüm alanlarda süren harp teknikleri kritik madde kaynakları ve su havzalarının işgali için  ayrımsız emperyalist güçlerce uygulanmaya konmuştur. Evrimin sosyo- psiko akışında temel uygulama enstrümanları her kutsalı çıkar amaçlı maniple eden sanal ve yalan haberlerle algı çarpıtan medya kuruluşları ve yazar-çizer görünümlü “kurşun askerleri”  bu topyekun harbin stratejik odağı olan psikolojik savaşın araçsallarıdır. Dünya düzenini sağlamak için nefsi  mülkiyetçi “üst akıl altında hiyerarşik alt akıllar ve yanında işbirlikçi uşak akıllar” ellerinde bulunana kaynakları harekete geçirip  “korku ve endişeyi”; sağlık, eğitim ve gıda sektörlerini  bozumuna uğratan “yeni tür  saldırı silahlarını” yaşam alanlarına taşımaktadırlar. Mülkiyet verili düzenin çarpıtılmış ve sofistike senarize edilmiş her türlü olay süreçlerinde kritik madde kaynaklarının  kontrolü tüm halik için mi, yoksa belirli odaklar lehine mi, kritik sorusu ile meseleler ele alınmalıdır.

Sulh ve hakkaniyet cephesi sathı ve toplum devleti marifeti ile inşa edebilecek merhamet odaklı yeni toplumsal nizamın, “gönül deminde vicdani  bir akıla” yaşamda razılıkla helalleşme temelinde  huzuru  gerçekleştirebilmesi ancak ve ancak mülkiyetçi kültürelden “özde arınma ve örgüsel yatay örgütlenme” ile mümkündür. Yeni nesillerin kamusal alanda kolektif ve dayanışmacı  yeni bir yaşam tarzının uygulama modellerini telekomünikasyon ve otomasyon   alanındaki ultra teknik gelişmeleri göz önüne alarak inşa edebilmesi “dünyada  insanlığın  şuurlu kurtuluşuna” bir yol açacaktır.

İçinde yaşadığımız  2020 yılı ve  üç, beş, on yıl  sonrası doğal gidişatla uyumlu dünyanın geleceği hepimiz ve tüm halik için dirimselde kritik eşiği aşmaktadır. Burada ve daha önceki yazılarımda (Kaotik dallanmalar (I)… benzerleri için bknz: http://gelenekvegelecek.com/dunyadaki-kaotik-dallanmalar-1-orhan-karakus/)  dile getirdiğim bu hususların olumlu istikamette bir yola girmesi, yaşamın her alanında ve tüm coğrafyalarda sürdürülebilir olabilmesi tamamen ilmi ve bilmi dayanaklı vicdani politik rotaya dair bir gelişim programı meselesidir.

Neo libreal IRKÇILIK…

İnsanlığın geliştirdiği nefsi kültürelin formundaki “kibirle vazgeçilmezlikte birincil olma” şahsi değil  her ailede bulunan  toplumsal bir mayadır. Özbeni önceleyen ve haris bir  üstünlük arzusunu  yaygın sosyal kurumlarında süslü cümlelerle zerk eden bir eğitim ve öğretim modeli  “sen biriciksin, kendi çıkarına bak kodlaması” ile aklımızı kuşatmaktadır.  Ve  hemen hemen her ortamda , “İyi niyetli  ve dürüst olmak enayiliktir” güdümlü laf füzesiyle merhamet ve aşkla donatılabilecek olan ruhsal doğamız milyonlarca sofistike  senaryo ile bombardıman edilmektedir. TV dizileri, sözlü ve yazılı edebiyat eserleri, sanal oyun siteleri, kamusal alanda işleyen tüm kurumlarda yolsuzluk ve yozlaşma, kısaca EDEP’in her alanda çürümesi vesilesiyle her tarafımız necis çukurlarla doludur. Yaşam alanları harp altında tahrip edilerek dünyanın doğu ve güneyden batıya doğru sosyal akışı sağlanan “göç ve mülteci dalgaları” yeni bir argüman doğurmuştur: “Yetersiz dünya kaynaklarda aşırı nüfus fazlalığı var.”

Tümüyle görsel ve sanal medyanın sponsorlu, güdümlü ve cicili paylaşımlarıyla nefsi kültürelin şırıngasından beyinlere zerk edilen “kibar, eğitimli, üstün ve biricik  kavimist toplulukların ayrıcalıklı mensupları” dışında vahşi ve ikinci sınıf insan toplulukları ve toplumları var. Dünyamız genelinde kültürel, sportif hata sanatsal faaliyet alanlarında vasati kukla figürler şaşa, bilgi çarpıtması ve algı bükülmesi ile ilahlaştırılıp genç nesillerin doğal bilinci kadük edilmektedir. Sağlıklı insandaki beden ve ruh bütünselliği bozumuna uğratılıp vicdani yaratılış fıtratı operasyonlara alınmaktadır.  Neoliberal ırkçılık; dünyada yaşaması gereken bir avuç ayrıcalıklı insanın dışında, sürüleştirilen ve fazla nüfus haline getirilen geniş kitlelerin ötekileştirilmesi, süslenmiş kin ve nefretin yaşamda başat olması temelinde felsefi ve ideolojik bir saldırıdır.

Asya’nın işgali için Çin’i dizginlemek…

Latin Amerika’da toplumsal amaç bütünlüğünü ve yurttaşlık kimliğini sağlayamayan başta Venezuela ve kontrol dışı diğer ülkelere yönelik müdahale ve emperyalist kumpaslar, büyük Ortadoğu projesi  çerçevesinde Mısır’da darbe, Irak ve Suriye’nin iç kırıma uğratılması, ülkemizde FETÖ kalkışması, saldırgan İsrail’i koruma bahanesiyle teokratik İran’a yönelik emperyalist politikalar, suikastlar, iç karışıklıklar ve pek çok ülkenin kontrollü kaosa sürüklenmesini pek çok kez dile getirdik. Günümüzde  ABD’nin askeri gücü, Brexit ile AB’den kopan İngiltere destekli  İsrail’in Filistin’i tamamen “işgali planı”, İran’a yönelik askeri müdahale hazırlığı ve yayılmacı Çin’i dizginlemek için ekonomik, sosyal, güvenlik ve sağlık temeli dezenformatik–propagandist istismarlar dahil olmak üzere tüm olası senaryo olaylarının stratejik ortak hedefi  Asya’nın işgal planına dayalı  tedrici pazıl uygulamalarıdır.

Geçen hafta ve 10.02.2020 tarihlerinde Suriye’de Rusya ve Türkiye’yi de çatışmaya sürükleyecek  gözetmen  askerlerimize yönelik hunhar provokasyon saldırıları (Cenabı Hakk’ın rahmetine mazhar olan aziz ruhları şad olsun), aklı selim ve sulhuyetli sakinliğin kaybı sonucu dolduruşa gelebilecek AKP hükümeti ve gaddar Suriye rejiminin savaşa girme ihtimali her geçen gün artmaktadır. Coğrafyamızda sulh yapıcı ve sağduyulu bir  iradenin oluşumu gerekiyor. Bölge ülkelerinin içinde bulunduğu bölünme ve iç kırılganlıklarının giderilmesi hakkaniyetli bir dayanışma ve doğal kaynakların paylaşımı için yönetimsel değişimler, birlik ve dirlik elzemdir…

Devam edecek…

Baki selamlar…10.02.2020