Skip to main content
Türkiye’de “Siyasetinin Anatomisi” ve Vicdani Politik Rota (3) – Orhan Karakuş

Türkiye’de “Siyasetinin Anatomisi” ve Vicdani Politik Rota (3) – Orhan Karakuş

10 Kasım anması: “Kurucu felsefenin” ilkelerini kurtuluş ve kuruluşla  var eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.

 Bambaşka bir Oku’ma ve Yaz’ma ile Nakş etmek…

 Görsel medya ve sanal medya hibrit ortamında gündelik yaşam iyice yoz ve yapay hale geldi.  Her türlü yazılı metni okuma işlevi ezber, ya da duyumsamadan görsel olarak yapılıyor. Okuma var, OKU’ma (IKRA) var. Terimlerin ve kelimelerin branşı, niteliği, çeşidi, kapsam ve içeriğinde uylaşı kurarak okuma yapma işlevi, bir metni anlamada onun düz okunmasıdır. Geçmiş, şimdiki an yada gelecek tasavvurunda;  zaman –mekan bütünselliğinde (zamanın mekansal açılımı) terim ve cümlenin içeriğinde uylaşım kurmak ve makulatın ruhunu duyumsama HȂLİ okumaktır (IKRA). Hâli okuyana  Ȃrif, metni okuyana Okur denir. Neyi nasıl anlatırsan anlat sonuç herkesin kendinde olanla anladığı kadardır. Oysaki Ȃrife tarif gerekmez.” diye Deruni Türkçe bir deyimimiz var.

 Harflerden sözcük, söz dizimiyle cümle halinde düz yazıyla olan biteni yazmakla yazar,  “Katip olup hâli suya yazma” kelime işçiliği yapmakla şair olunur. Yazar ile şair özde niteliksel fark taşır. Bir eser formu ihtiva eden tüm yazma biçimleri özde hâli yazmaktır. Bu yönüyle her yazar iyi tanımlı bir şair olma istinadı taşır. Öte yandan doğal olanla birebir örtüşme amaçlı bir formülü sembolize ederek ona ruh vermek; Rolative de E=mc2 ve Kuantum mekaniğinde ortaya çıkan iki operatörün < [A,B] >  komütasyonu gibi formüllere bilginin damıtılması ya da nakş etmek diyebiliriz.

Deruni Türkçe; tınısı, dilsel değişkenleri ve yazı formuyla bulanık mantık temelinde irdeleme ve durulamada mertebe ve derecelendirmesiyle mevcudun dönüşümünde durumu damıtıp nakş etmeye uyumludur.

Günümüzde ultra iletişim olarak sunulan Metaverse”; (sanal ve reel gerçekliğin hibritleştirilmesi) algı yönetimi ve dezenformasyonu sonucu, insanın EN AŞAĞI SEVİYEDE tüketici sürü haline getirilmesine uyuşukçul tamahkâr insanlığın  kuşatılmış akılın tutku ve arzularınca MANKURT’laştırılmasıdır. Bu araçsallık mayi formu özdeğerlere dayalı yeryüzü kadim kültürelinin bozumuna neden olmaktadır.

 Böl ve yönet:“ Batıcı ve Emevici “komütatör operatörler”…

Türkiye’de toplumsal dinamikleri sistem lehine yönetimi ve gözbağının sürdürülmesi açısından Millet/Cumhur komütatör cephelerine bölünmüş ,Türkiye siyaseti arasatçıl, etnisiteci (MHP/HDP) dayanağı ile oraya buraya sürüklenmektedir. Bu ikili yapı görüntüsü farklı gibi, ancak aynı özdeğer setleriyle (neo liberalizm ekseninde Batı’nın uydusu)  “bağımsız, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucu felsefesini” tahrip etmektedirler.

Gözüyle düşünen, görselliğe teslim ve kuşatılmış akılla davranan “geniş kitleler”, artık açlık batağında boğaz derdiyle muzdarip soft yandaş haline getirilmiştir Dünya da ve ülkemizde 1/3 nüfus göçmen ve sığınmacılar dahil bu hâldedir. Diğer 1/3 nüfus şimdilik mevcut düzenden nemalanırken, kalan 1/3 ise gelecek kaygısı taşımaktadır. Dünya kaotik dallanmalar altında (bknz:  http://gelenekvegelecek.com ) yıkımcıl bir süreç yaşamaktadır. Yıkım ve dirim bir arada dünya yeni bir düzene evirilmektedir.  Bu yıkım cephelerine karşı: Birleşik, ekosistem bütünlüğünü gözeten ve her alanda tüm halikin kul hakkına riayet eden hakkaniyetle adaleti tesis eden bir cephesel duruş açılmalıdır.

“Yeni anayasa ve seçim sistemi”,  Aday tercihi:  Abdül Latif Şener..

Ülkemiz, pandemi, kuraklık, sığınmacılar ve ekonomik kriz sarmal etkisini “sosyal ve siyasal buhran” boyutlarında yaşıyor. Yeryüzünde her geçen gün derinleşerek süren ve önümüzdeki günler belirsizliği daha bir artan 3. Dünya harbinde bir üst aşamaya geçiliyor. Görünürde “Doğu-Batı” olarak yükselen her iki bloğun da özü hegemonya ve sömürüdür. Ve önümüzdeki süreç her alanda sıcak olacak  “Doğu -Batı” çatışmaları kaçınılmaz olarak dünyayı kapsamına alacaktır. Artık ülkeler ve devletler kendilerine cephesel bir savaşa göre konumlanış seçmektedirler.

Daha önceki yazılarımda ifade etiğim, Yurtta sulh, cihanda sulh M. Kemal Atatürk ‘ün vecizesine dayalı “sulh ve hakkaniyet cephesi harp ve darplara karşı hızla örülmelidir. Dünyanın devasa sorunları mevcut nefsi mülkiyetçi düzen içinde çözümsüzdür. Toplumcu hürriyet düzeniyle yeryüzü ekosistemi doğal gidişat bütünlüğünde imar edilmelidir.

Yazının girişinde ifade ettiğim: “Yeni Toplum sözleşmesi olarak Anayasa ancak “şuurlu kurtuluş yolu; asal ve asil hakkaniyetli bir ruhla şümul bulacak ve laik demokratik toplum devleti marifetiyle uygulanacak kamusal kalkınma programlarındadır” yaklaşımıyla ele alınmalıdır.

Bu konuda mevcut partilerin oluşturduğu blok bölüntüleri ve siyaset yapış tarzlarını aşan,   vicdani politik rota temelinde ortak aday olarak Abdüllatif Şener başkanlığında ülkemizin birikimini (bilim – ilim ve doğal önderliğini) kapsayan ya ortalaması 35 olan, kırk kişilik bir yürütme konseyi kurularak; toplum ve ülke, kamusal alanı güçlendiren politikalarla uçurumun kenarından alınmalıdır.

Hakkaniyet ve sulha dayalı doğrudan demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti…

Bu yazı dizininde dile getirdiğim, Horasani hakkaniyet ve sulh yapıcılığı öz değerlerini razılıkla helalleşme ile taçlandıran bir uylaşım, bu topraklar kültürelinin özlü tohumlarından tekrar yeşertilmelidir. Türkiye cumhuriyeti geleceğin yönetim tarzı olacak doğrudan demokratik forma dayalı toplum devletine evirilmelidir.

Seçenlerin 1/3 ünün isteği temelinde “geri çağırmayı” kurumsallaştıran, yöre, bölge ve yurt genelinde tüm toplumu ilgilendiren kararlarda “halk oylamasına” yer veren etkin ve özgün ergin kişilerin örüntüsü olacak yeni bir yapılanış yaşama geçirilmelidir.

Toplumcu yurtsever bir hareket koordinasyonunda sulh yapıcılığını esas alan, Şehrazat’ın deyişiyle, gözleriyle konuşan, sevgiyle emek verip ve onurlu duruşla  hakkaniyeti sağlayan Karahan’ların devri açılmaktadır. Ve onlar “sulh yapıcıları olarak çağrılacaktır.” (İncil)

    Allah Kerim vesselam… Baki selamlar…                   Orhan Karakuş 04.10.20121