Skip to main content
Binlercemiz Hep Birlikte Türkiye için  “Genel Başkan Olabiliriz”-Orhan Karakuş

Binlercemiz Hep Birlikte Türkiye için  “Genel Başkan Olabiliriz”-Orhan Karakuş

CHP’de yeni bir liderlik misyonu görünmemekte, medyatik algıyla parlatılan yaldızlı kişiler ise tarihseldeki toplumsal akış  kuvvetin dışındaki malum yerlerden medet ummaktadırlar. Ve lakin “güç ve kudret” bu toprağın bağrındaki doğal akıştan filizlenecektir.

“CHP Baştan Kokmuştur.”

Öncelikle sözü direkt söyleyelim: CHP’de binlerce nitelikli üye şebekleşmiş örgüt yapısı, genel merkez ve lider sultasının entrika yol ve yöntemleriyle demokratik katılım süreçlerinin dışına itilmiştir. “Top geçer adam geçmez”  futbol markajı hesabı, Köy Enstitüleri yanında CHP’nin Halk Evleri ve Halk Odaları uygulamaları de tahrip edilerek halkın öz değerlerini bağrında yaşatan kültürel damarı kesilmiştir.  Mustafa Kemal Atatürk’ün kültürel devrim hedeflerinin CHP’de yeşertilerek toplumsal tabana yayılımı gerçekleştirilememiştir.  “Türkiye cumhuriyetinin temeli kültürdür” şiarı CHP’nin 1940’lı yıllardan beri kuvve-i milli yapısal oluşumu ve kültürel arınma harsı, emperyalist güçlerin  “Türkiye toplumunu körleştirme ve algı yönetimine tabi tutuma”  hedefleri çerçevesinde iğdiş edilmiştir. 

İsmet İnönü ’nün “ortanın solu” salvosu, Bülent Ecevit ’le başlayan  “halkçı hareket” açılımı; CHP’yi teorik ve pratik aşan gençlik hareketlerini kendine çekememiş, CHP 1980 öncesi toplumdaki üretken gençlik damarını kaybetmiştir. Türkiye’de 1950’ler sonrası başlayan dinamik gençlik hareketleri “71 ve 80 Askeri cuntaları”  marifetiyle bugünlerin siyaset yapısı da gözetilerek ezilmiştir. 2000 yıllar öncesi CHP tüzüğünde var olan mahallelerdeki sandık bazındaki örgütlenmeler ve demokratik kitle hareketleriyle bağları da “seçim ve siyasi partiler yasası” ile koparılmıştır. Böylece yıllardır SHP dahil CHP’de demokratik tutum ve uygulamalar  “göz boyama dışında” kökten yok edilmiş, CHP genotakrasisi emperyal çevrelerin siyaset gücü olmuştur. Milenyumla birlikte artık CHP ikiz siyaset aparatı olarak emperyalist odakların manipülasyon ve yapılanmasının da kuluçka yuvası halindedir. Buna cevaz veren şimdiki dahil eski yeni temsili yapıları, genel merkez yönetim ve başkanların hemen hemen hepsi ezcümle  “siyasi meftadır.”

CHP’de yeni bir liderlik misyonu görünmemekte, medyatik algıyla parlatılan yaldızlı kişiler ise tarihseldeki toplumsal akış  kuvvetin dışındaki malum yerlerden medet ummaktadırlar. Ve lakin “güç ve kudret” bu toprağın bağrındaki doğal akıştan filizlenecektir.

“AKP ve HDP” dahil bilumum siyasa, toplumu böl-yönet tarzlı anonim şirket işletmelerdir…

Türkiye toplumu politik olarak yakın çağla birlikte siyaset arenasında kendi doğal süreçlerinden koparılarak batının hamur teknesinde; Batıcı, Doğucu ve Ortadoğu’cu sanal coğrafyaların etkisindeki şöven milliyetçilik, şebekeleşmiş ulufetçilik ve mezhepçi ümmetçilik çeşnileriyle yoğrulmaktadır. Bazı dönemlerde özelikle milli kuruluş ve kurtuluş süreçlerinde ferasetli tutumlar almasına rağmen tarihsel süreçlerde özünden saptırılmış genelde gözü boyalı, aklı şaşar ve algıya koşar hale getirilmiştir.

 Bu hamura “uygun kukla yapıların” yüzlercesi kurulu kayıtlı ve/ve de binlercesi sanal ortamlarda oluşum olarak boy gösterip, nefsi mülkiyetçi emperyalist-kapitalist sistemin ocağına odun taşırlar. 20 yıldan fazla iktidar ve dayanakları kapış tıkış sofrası hesabı toplumsal kaynakları emperyalist sisteme transfer etmektedirler. Muhalefet görünümlü yapıların yanında etnik siyasa temelinde işlevsel olan şimdilerde yeşillenmiş sol ve kendisi sol gibi olan tüm siyasi mecralar, ülke ve toplumdan uzak, önümüze tuzak, hal ve vaziyette nefsi sisteme koşuşukturlar.

Bu dönemde   ve ortamda  “demokratik  bir oluşum”  olur mu ? …

 14 ve 28 Mayıs parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası iktidar ve muhalefet ikizi toplumdan kopmuştur. “Emevi tarzlı şark kurnazı limi siyasa” hamamında, muhalefet   “Bizansvari entirikçi ilmi siyasa”  banyosunda, “Etnisiteye teşne sol siyasa” ise leğende yıkanıp tuzlanmasına rağmen, İktidardakiler kokuşuyorlar. Hakkaniyetli tutum ile adil olma, sulh yapıcılığı ile razılıkla helalleşme ve ağaç çiçek, börtü böcek, kurt kuş kısaca bilcümle kul hakkına riayet etmede kadim kültürel öz değerlerimizin politik arenada temsiliyeti yoktur. Mevcut siyasi partiler yasası, temsil biçimleri ve şimdiye kadar oluşan “işbirlikçi eyyamcılık ile hak gasbı”  dolaplarının tamamının milli toplumcu yurtsever  hareket tarzıyla  tasfiye edilmesi ve aşılması lüzumu vardır.

Üçüncü top yekun cihan harbinin sıcak cepheleri her yanda açılmaya, iç savaş ve darpler süreciyle toplumlar hezeyan halinde şövenist şavaş naraları altında konsolide edilmeye başlanmıştır. Bu durdurulamaz yıkımcıl süreç yanında iklim krizli kıtlık hali dünyayı kaynatıp kavurmaktadır. Gönül deminde can kardeşliği denkliğinde akletmeyi başat kılan bir politik vizyonun “sulh ve hakkaniyet ” için  yeryüzünde şümul bulması  acilen gerekmektedir. Avrupa ve Latin Amerika’daki gençliğin isyanı, Afrika’da açlık ve yoksulluk, Avrasya’da vukuu bulan  yağmacılık, Kuzey Amerika’da mafyacılık yayılacak, Siyo-ing. ve Çin odaklı yüksek  gerilim dirimsel dünyayı kaotik burgaçlarda boğmaya başlayacaktır.

Nasıl bir çıkış yolu?…

Yeryüzünde ve ülkemiz Türkiye’de tüm alanlarda boğuntular, kasavetli durumlar ve kaygılar yüksektir. Geçim telaşı ve günlük maişet derdi ötesinde milletçe sulh yapıcı toplum devleti marifetiyle salih bir duruşa ihtiyacımız vardır. Devletin ve ülkenin bekası emperyalist güçlerce tekrar masaya konmuş ve sahadaki operatif  mafiil senaryolara  yatırılmıştır. Goygoycu ilmi siyaset tarzını tasfiye ederek aşan, vicdani politik bir hatla; seciyemizi ahlakı irfan ve fütuhat ile donatan bu çağı aşan bir ruhani haraket tarzını kadim kültürel kaynaklarından damıtarak yolu açabiliriz. Herkesi ve her şeyi kapsayan dirimselde canlı -cansız doğal gidişatla hemhalde birlik ve dirliği inşa edecek bir ilk hedefler manzumesi hazırlanmalı ve toplumlara sunulmalıdır.

 Aşılamaz denilen eşikler aşılmış, NBC silahları devreye alınmıştır. Öylede böylede fırtınalı bir ortamda bu devir değişmektedir. Sulh ve huzur için sözü ve eylemi eş yöneltide tutabilmede ve geleceği birlikte kurabilmede mahir olunmalıdır…

                                                                                                    Baki selamlar.. 03.08.2023 Orhan Karakuş