Skip to main content
Eğitimde ‘nitelik’ dönüşümü üzerine – Orhan Karakuş

Eğitimde ‘nitelik’ dönüşümü üzerine – Orhan Karakuş

Özü: “Matematik çok gerekli değil, din dersleri önemlidir” olan bu açıklama ile hedeflenen dimağı köleleştirilmiş tüketici bireyler ve savaşa sürülecek kurşun askerlerdir.

MEB bakanlığı, eğitim sisteminde ( sanki gelişimci ve doğal gidişatla uyumlu bir sistematik varmış gibi) yenilik arayışları için “müfredatta sadelik ve üniversiteye giriş” konusunda yöntem değişimi üzerine “ Bakan”  Ziya Selçuk belirsiz bir anlatı sundu. İlk yansıyan matematiğin 9. sınıflarda zorunlu, 10-11-12. sınıflar için dallandırılıp seçmeli olarak geriye itilmesi, eğitimde ilmi hali ve Din’in dünyevi yorumunun (İslam’daki bir mezhep ekseninde sürdüğü)  “din derslerinin”  katmerli zorunlu olması. Bu laik-demokratik eğitimin karakterini bozunuma uğratarak parası olanın özel okullarda sömürülmesine farklı bir yol açılımıdır. Kamu gücü ile bunu yapmaya niyetlenmek ve beyan etmek, yeni nesil potansiyellerinin emperyal güç hedefleri için heder etmektir. Daha gelişkin bir toplumsal seviye için özelikle yetişkin kuşakta oluşmuş matematiğe ve fene karşı olumsuz ön yargının kırılması gereklidir. Temel olarak değişik kademelerdeki eğitim süreçlerinde gördüğümüz; genç öğrencilerde bıkkınlık ifade eden ve sıkça sorulan : “Hocam bunlar hayatta bizim ne işimize yarayacak?”  olumsuz ve bulaşıcı ruhsal fenomenin sahada görünür uygulamaları ile ortadan kaldırılması gerekiyor. Müfredatta analitik düşünüşün kuvvetlendirici ve kolaylaştırıcı yönleri ile fen ve mühendislik dallarındaki işlevsel yönü öne çıkarılmalıdır. Bu niyet ve gayretin gerçekleşmesi kapsamlı kamusal politik program meselesidir. Matematiğe, zor ve anlaşılmaz demek, özünde özgür düşünceye karşı zihinlerimizde kara bir duvar örmektir.

Çağa uygun özgün eğitimden…

Köy Enstitüsü modeli geçmişimizde kalmasına rağmen bu toplumun uhdesinde derin yer etmiştir. Özelikle taşralı ağalığın ve emperyal Amerika’nın güçlü etkisi altında CHP marifeti ile kapatılması ve müfredatının içerik tasfiyesi, uzun yıllara yayılması bir derin operasyondur. Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunu güçlendiren eğitim reformu dayanağı olan Köy enstitüsü modeli yanında Halk evleri projeleri ile aradığı; üretim-tüketim doğal dengesi, hakkaniyetli paylaşım- dayanışma ve özgüveni yüksek bağımsızlık ruhu zedelenmiş ve süreçte örselenmiştir. Bu özgün model konusundaki tartışmalar hala güncelliğini korumaktadır. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” M.Kemal Atatürk’ün bu veciz sözüne ve bu öze sadık yeni bir model muhakkak bulunacaktır. Bugün için kadük ve nefsi mülkiyetçi düzene uygun kafalar yetiştiren eğitim modelimiz genç dimağları kütleştirici bir ütü formatında olup ezbere ve taklide dayalıdır. Anne karnından mezara kadar süren eğitim ve öğretimde meseleleri irdeleme, problem analizi ve sorunlara yaratıcı zeki çözüm geliştirmek için tasarım geliştirme, yaparak yaşayarak öğrenime ile edep ve beceri kazanmanın bugünkü eğitim sisteminde zerresi bile yoktur.  Teknoloji destekli denilen sanal ve görsel alemlerde dışı cilalı içi boş binalarda hava –cıva çuvalı içinde ezbere dayalı gereksiz bilgiler yeni nesillere zerk edilmektedir.

Ahlak’ın güçlendirilmesi…

Çağımızda nefsi mülkiyetçi düzen muktedirleri emperyal devletlerin psikolojik-istihbarı ve fiili talan edici III. Dünya savaşının sürdüğü kaotik bir ortam içindeyiz ( Bknz: www.gelenekvegelecek.com, Dünya kaosa biz katastrofik çöküşe başlıklı yazı). İstanbul’da sadece büyük şehir için “yargı darbeli”  kataküliye getirilen yeniden seçim ortamında; iç işlerinde güvenlik bir garabet, adalet bakanlığı        “tek adama” havale edilmekte iken birde Milli Eğitim bakanı Ziya Selçuk ilim ve bilim açısından ortalığı bulandıran bir açıklama yapmıştır. Özü: “Matematik çok gerekli değil, din dersleri önemlidir” olan bu açıklama ile hedeflenen dimağı köleleştirilmiş tüketici bireyler ve savaşa sürülecek kurşun askerlerdir.

Kapitalist sistemde her şeyin metalaştığı”  gibi ahlak ve bilgi de nefsi düzen kültürelinin bireyci ve hodbin ötekileştirici dili ile metalaşmıştır. Nefsi emarelerine derinde çözüm arayan ayarı tutarlı ahlak (www.gelenekvegelecek.com Vicdani politik rota ve Ayarı tutarlı ahlak yazı tefrikası) gitmiş servet ve sermayenin gücüne dayalı yoz ahlak öne çıkmıştır.Hakikati yakın kavrayıcı terimsel zenginliği olan matematiksel düşünüş yöntemi budanarak, hemen hemen her ülkede düzene uygun biatçı  “mankurt kafalar” öne çıkarılmıştır.

 Nitelikte; İlmi ve bilimi kavrayış…

Bütün inanış kıymetleri (Din) ve toplumsal geleneğin (töre) içinde varlık bulan değişmezler: sulh, hakkaniyet, razılık ve uylaşımla helalleşme her ergin kişi için unsiyeti bilme halinin öz değerleridir. Bu ilmi kavrayıştır. Eğitim sisteminin bilgisel özü bu öz değerler  ile geliştirilmelidir. Teknik beceri alanında; matematiğin geometrikleştirme ile ortaya koyduğu teorik modellerinin fen ve mühendislikte bulduğu geniş uygulama pratiği günümüz dünyasında başattır. Diğer yandan  “bulanık mantık” ile geliştirdiği düşünsel derinlik bütün bilim dallarında (özellikle telekomünikasyon ve bilişim teknolojilerinde ) yeni yaklaşım yöntemlerinin örgün öğrenim ve öğretimi ise bilimi kavrayıştır.

 İlmi ve bilmi çözücü çekirdek: Deruni Türkçe…

Kendi anadilinin kavramları ve tını gücünü duygu ve düşüncelerinin anlatımında yetkin kullanamayan kişiler özgün ve yaratıcı bir fikir dizgesi üretemezler. Deruni Türkçe dili, coğrafyamız ve tarihsel deki gelişim serüvenimizin süreçte damıtığı ve bize sunduğu bir armağandır. Matematiksel terimler yanında Deruni Türkçe’deki dilsel değişkenlerin belirsizlikleri mertebe ve derecede açıklık kazandırılıp içi net doldurulmalıdır.Yeni nesillerin eğilim ve yeteneklerinin, sahada dikkate alındığı titiz bir eğitim kademelendirilmesi ile ana-ilkokul-ortaokul ve yüksek öğrenimde bu esnek dilsel değişkenler müfredatlarda kıymetlendirilmelidir. Din dersleri bilimi bir muhtevada ele alınmalı,“ Dinler tarihi ve ilmi hal” eğilim ve tercihe göre şekillendirilmelidir.

Toplumcu Yurtsever Yol güzergahı…

 Kapitalist sistemle tahrip edilen, iklim değişimi ve kıtlık sürecine girilen bugünkü elim ve vahim dünya şartlarında; Tasavvufi akışın Türkiye’nin de dahil olduğu coğrafyamızda “fütuhat ve makulat kültüeli” ile yeniden donatılması lüzumu hasıl olmaktadır. Bugünden geleceği birlikte kurmaya dinamik formu ile katılan gençler ve kadınlar dönüştürücü bir güçtür. Her ülkenin kendi özgün koşullarından doğan insanlık ummanına katıldığı bir akış yolu vardır. İnşallah bizim yolumuzda; kamusal alanı önemseyen, demokratik süreci doğrudan katılıma açık hale getirerek laik toplum devletini inşa edecek olan Toplumcu Yurtsever Yoldur.  Bu yol ülkemizde ve yer yüzünde nefsi mülkiyetçi kültürelin damıtılması ile teorik ve pratik hep birlikte açılacaktır…

Orhan Karakuş, baki selamlar…20.05.2019