Skip to main content
Ekonomik Krizler ve Seçimler: Avusturya Örneği 2 – Haluk Başçıl

Ekonomik Krizler ve Seçimler: Avusturya Örneği 2 – Haluk Başçıl

2013 seçimlerinde, alt ve orta alt sınıf oyunu kullanırken kendilerini mağdur eden kemer sıkma programının can acıtıcı sonuçlarını unutmadı. İktidardaki merkez sol ve merkez sağ partileri cezalandırdı.

2008 Ekonomik Krizi ve Seçimler

2008 Küresel ekonomik krizinde, ülkede merkez sağ ve sol partiler iktidardaydı. Üstelik 2008 aynı zamanda seçim yılıydı.

Koalisyon iktidarının Merkez sol partisi SDP, seçim kampanyasında:

  • Alt ve orta alt sınıfın sırtına binen vergileri eleştiriyor ve vergilerde 2,5 milyar euroluk indirime gideceğini, temel ihtiyaç maddelerindeki KDV’yi azaltacağını,
  • Alt ve orta alt sınıfları zora sokan sağlık ödemelerini azaltacaklarını,
  • Yüksek öğrenimde öğrencilerden alınan ücretleri kaldıracaklarını söylüyordu.

Koalisyon hükumetinin diğer partisi Merkez sağ parti, Halk Partisi de seçim kampanyasını “Bu kadar yeter!” sloganıyla yürütüyordu. Alt ve orta sınıfa:

  • Düşük ücretten alınan vergiler dahil genel bir vergi indirimi yapacakları,
  • Emekli maaşlarını artıracakları,
  • Alt sınıfın yoksul ailelerine sağlanan sosyal yardımı arttıracakları,
  • Enflasyonla mücadele edecekleri,
  • Yabancı göçünü kontrol altına alacakları, sözünü veriyordu.

Merkez partilerin vaatleri, alt ve orta alt sınıfın oyunu almaya dönük sözler yığınıydı. Samimiyetten, inandırıcılıktan uzaktı. Söylemleri yoksullaşan sınıfın sıkıntılarını yüksek sesle dillendirmenin ötesine geçmiyordu. Sıkıntılara yol açan nedenlere değinmiyorlardı. Alt ve orta sınıfa yaşadıkları sıkıntının sorumlusu olarak AB bürokrasisini işaret eden, ancak mali oligarşiye söz etmeyen anti-AB’cı kesimler bu kesimin ilgisini üzerine çekiyordu. Söylemlerindeki muhafazakarlık ülkeyi koruyup sahip çıkılması, AB eleştirisi sıkıntıların sorumlusunu dile getirilmesi,  yabancılar kavramı da kendilerinden alınanların bir başkalarına aktarılmasına karşı çıkılması mesajıydı.

Dolayısıyla medyanın ve bir kısım çevrelerin, yeni sağpopülist partileri “aşırı sağ, yabancı düşmanı ve anti AB” suçlamaları, alt ve orta alt sınıf için çokta olumsuzluk içermiyordu. Tam tersine bu sınıfları Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) ve Avusturya’nın Geleceği için İttifak (BZÖ) gibi sağpopülist partilere doğru itiyordu. Seçim döneminde yürüttükleri kampanya ile yeni sağpopülist FPÖ ve BZÖ hem alt ve orta sınıf üzerindeki hem de merkez sağ ve sol parti üzerindeki hegemonyalarını artırıyordu.

Seçimler özü itibariyle iki kampın: AB’ci merkez sağ ve merkez sol ile anti-AB’ci Yeşiller ve ‘aşırı sağ, yabancı düşmanı’ FPÖ ve BZÖ karşı karşıya gelmesiydi. AB’ciler seçimlerde oyların %55,3’nü alıyordu. Seçimlerin galibi onlardı. Ancak bir önceki seçimlere göre kayıpları 14 puandı. Anti-AB’ciler ise bir önceki seçime göre oylarını 12 puan arttırıyordu.

Seçimlerden birinci parti olarak çıkan merkez sol sosyal demokrat parti, Halk Partisi ile tekrar koalisyon hükumeti kurdu ve 2008 ekonomik krizinin kriz faturasını alt ve orta alt sınıfın sırtına yükleme işini üstlendi:

  • Emeklilik şartlarının zorlaştırılması ve sosyal güvenlik sistemi, işverenler üzerindeki maddi yükün azaltarak,
  • Enflasyona bağlı olarak arttırılan emekli maaşlarının dondurarak,
  • Tarımda üreticilere verilen yardımlarda % 10-15 oranında kesintiye giderek,
  • Otoyol geçiş ücretlerine %10 zam yaparak,
  • Eğitim sektöründeki öğretmenlere verilen ek ödemelerin kaldırarak,
  • Yüksek öğrenimdeki bursiyer öğrenci sayısının azaltarak,
  • Yoksul ailelere sağlanan yardımlarda kısıntıya giderek,
  • Opera, tiyatro biletlerine devletin sağladığı %50 desteğin kaldırıp Kültür ve sanat etkinlikleri bütçesini kısarak,
  • İşsizlere iş bulmalarına dönük kurs-mesleki eğitim hizmetlerinde kısıntı yaparak

alt ve orta alt sınıfların mağduriyetlerini daha da arttırdı.

Alt ve orta alt sınıfa acımasızca davranan merkez partiler koalisyonu, sermaye sınıfına ise son derecede cömertti. Zarar eden ve batmak üzere olan iki bankanın borçlarını ‘kamulaştırma’ adı altında üsteniyor ve onları kurtarıyordu. Ayrıca ekonomik zorluk içindeki beş büyük bankaya da para aktarıyordu. Alt ve orta alt sınıftan alınanlar (yabancılara değil!) mali oligarşiye aktarılıyordu.

2013 Seçimleri

Merkez sol ve merkez sağ koalisyon hükumeti uyguladığı kemer sıkma programı kendilerine yönelik toplumsal tepkiyi daha da artırdı. Her iki partide 2013 seçimlerine yıpranmış bir şekilde girdi. Bu dönemde yapılan anketlere göre, toplumun ilgi duyduğu tartışma konularının başında yasa dışı göç, emek sistemindeki kayıplar, aşırı vergiler, işsizlik ve eğitim sorunları geliyordu.[1]  Seçmenlerin: %80’i yasadışı göç, %75’i işsizlik, %73’ü güvenlik ve suç, %73’ü sosyal yardımların korunması tartışmalarına ilgi duyduğun söylüyordu. Serbest pazar düzenlemeleri, ekonomik büyüme gibi konulara durdukları ilgi ise gerilerdeydi.

  1. Merkez sol ve merkez sağ partiler, kampanyalarında 2008 krizi sonrasında toparlanan ekonomik verilere atıfta bulunuyorlar ve ekonomik gelişmeyi öne çıkarıyorlardı:
  • Eski başbakan ve sosyal demokrat parti lideri, işini kaybetme korkusu yaşayan alt gelir grubuna güvence veriyordu: “İhracatta ki başarımızla 1 milyon iş garanti siyiz”. “Avusturya’da, sermaye işten daha az vergilendirilmiştir, 1 milyondan fazla tutardaki mirası vergilendireceğini, kaynak yaratacağını” ekonomik büyümeyi hızlandıracağını söylüyordu. 
  • Halk Partisi lideri de benzer bir kampanya yürütüyordu. Avusturya ekonomisini canlandıracağını söylüyordu. Bu amaçla şirketlerin üzerindeki vergileri azaltacağını, iş gücü maliyetini düşüreceğini ve işgücü piyasasını daha esnek hale getireceğini vaat ediyordu. Ayrıca alt ve orta alt sınıflara vergilerde artışına gitmeyeceği sözünü veriyordu.
  1. Yeni sağpopülist partiler: Seçim kampanyasını iki eksende yürüttü:

Bunlardan biri anti-sistem söylemdi. Alt ve orta alt sınıfı ezen vergileri AB ile ilişkilendiler. Ekonomik politikada ulusal tercihleri savunarak bankaların kontrol altında tutulması, avro bölgesinden ve Avrupa Birliği’nden çıkılmasını dile getirdiler.

  • “Biz ne merkeziyetçilik ne de vergi egemenliğimizi Brüksel’in yararına olacak şekilde bir başkasına teslim etmek istemiyoruz. Ekonomik kaderimizin kontrolünü geri almak istiyoruz” “Euro, Titanik gibi batmadan önce, Ekonomik ve Parasal Birlik (EMU) hakkında bir referandum” istiyoruz, diyorlardı.
  • Diğer kaçak göç ve güvenlik konusuydu. Terörizm, uyuşturucu kaçakçılığı, hırsızlık gibi güvenlik konularında halkta var olan korkuları dile getiriyorlardı. Nüfusun %12’e ulaşan yabancılara yönelik biz ve onlar ayrımını işliyorlar, onları ötekileştiriyorlardı. Yabancıların sağlık ve emeklilik sistemi entegrasyonuna karşı çıkıyor, “Gerçek Avusturyalıların” haklarını savunduklarını ve toplumun İslamlaşmasını önleyeceklerini söylüyorlardı.
  1. Yeşiller: Orta sınıfın genç ve eğitimli kesimlerinin desteği üzerinde yükseliyordu. 2013 seçimlerine girerken parti genel ülke atmosferinden etkilenmiş, sağ ve sol kanat arasındaki ayrılık da büyümüştü. Sağ kanadın egemenliği altındaki parti, merkez sağa göre daha liberal bir sosyal politika savunuyordu. Hedeflerini bir merkez partisi ile birlikte mecliste çoğunluğu sağlayarak koalisyon hükumetinde yer almak olarak açıklıyordu.

Alt ve orta alt sınıf oyunu kullanırken kendilerini mağdur eden kemer sıkma programının can acıtıcı sonuçlarını unutmadı. İktidardaki merkez sol ve merkez sağ partileri cezalandırdı. Sosyal demokrat partinin oyu %29,7’den %26,8’e, Halk Parti’sinin oyu da %26,6’dan %24’e indi. Her iki partinin oy kaybı bu seçimlerde de devam etti.  Merkez partilerin toplam oyu %50,8 ile en düşük düzeye indi.

Merkez partilerin dışındaki:

  • Yeni sağpopülist partilerin oy artışı sürdü. FPÖ oyun %18’den %20,5’e çıkarken, Avusturya için Stronach Ekibi ise girdiği ilk seçimde %5,7 oy aldı. Bu cenahın kaybedeni BZÖ idi. Oyları %11’den %3,6 iniyordu. Ama yine de Yeni sağpopülistler toplam oylarını bir puan arttırıyordu.
  • Yeşiller, oylarını %9,8’den %12,4’e çıkarıyor ve tarihi bir sonuç elde ediyordu.

Oy kaybına rağmen seçimlerde birinci sırayı alan sosyal demokrat parti, merkez sağ parti ile yeni bir koalisyon hükumeti kuruyordu.

[1] Source : sondage SORA (sortie des urnes), 2013 pour l’ORF (en %).

Haluk Başçıl, Mart 2019