Skip to main content
Ekonomik Krizler ve Seçimler Avusturya Örneği 3 – Haluk Başçıl

Ekonomik Krizler ve Seçimler Avusturya Örneği 3 – Haluk Başçıl

İkinci dünya savaşı sonrasında kurulan 30 hükumette başbakanlık üstlenmiş, 22/25 koalisyon hükumetinde yer almış, 4 dönem tek parti olarak ülkeyi yönetmiş sosyal demokrat parti, günümüzde Yenipopülist sağ parti kadar oy almaktadır.

Seçim sonrasında merkez sağ ve sol partiler tekrar yeni bir koalisyon hükumeti kurdular. Bu dönemde, politik arenada iki önemli gelişme oldu. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni sağpopülist adayın elde ettiği büyük başarı, diğeri de Halk partisinin yeni sağpopülist çizgiye yönelmesiydi.

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Avusturya’nın 2015 sonbaharındaki politik gündemi, Orta doğu ülkelerindeki iç savaştan ve yoksulluktan kaçanların Avrupa’ya akmasıydı. Sosyal Demokrat Parti ve Halk Partisi iktidarı göç dalgasına Slovenya sınırına 4 m yükseklinde tel duvar örerek engel olmaya çalıştı. Bu tel duvar serbest geçiş bölgesi Schengen içindeki ilk duvar oldu. Tüm önlemlere rağmen 2015 ve 2016 yıllarında ülkeye gelen yasa dışı göçmen sayısı 115.000 ile nüfusun %1’i oranına ulaştı. Göçe karşı mücadeleyi anti-İslam söylemle birleştiren ve “ulusal vatanseverlik” çerçevesine oturtan yeni sağpopülist parti siyasi gündemi de belirliyordu. Mayıs 2016’da yapılan doğrudan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu atmosfer içinde girildi. Tüm partilerin kendi adayı ile katıldığı cumhurbaşkanlığı seçiminin temel konusu, göç ve yabancılar sorunuydu.

Seçimlerin birinci turunda hiçbir aday %50 barajını geçemedi. Her iki partinin adayı % 11,18 oyla ikinci tura kalamadı. Sonuçlar iki parti için tam anlamıyla bir hezimetti. Yeni sağpopülist FPÖ’nün adayı oyların %36,4’nü aldı ve ikinci tura çıktı. Aldığı oy iki merkez partinin aldığı toplam oyun çok daha üstündeydi. İkinci tura çıkan diğer aday da Yeşillerindi.

İkinci tur Yeşiller, merkez sol ve sağ partiler bloku ile “anti-sistemci- AB ve yasa dışı göç karşıtı” yeni sağpopülist parti arasında geçti.  AB (Brüksel) Yeşillerin adayını açık bir şekilde destek verdi. Blokun adayı oyların %50,3 ile ilk sırayı alırken, FPÖ’nün adayı %49,7’de kaldı. Aradaki fark sadece 32.026 oydu.  İkinci tur seçim sonuçlarına itiraz eden FPÖ, seçimleri iptal ettirse de, yenilenen ikinci tur seçimlerinde bu kez blokun adayı oyların %53,8’ni aldı. Seçimi kazanan Yeşillerin adayı TV’de yaptığı açıklamada, “Başından beri Avrupalı bir Avusturya davasını savundum ve bunun için savaştım” diyordu.

Halk Partisi’nin Yeni Sağpopülizme Kayışı

2016 yılında yaşanan diğer bir gelişme Halk Parti’sinin kendisini “yenilemesi” ydi. Halk Partisi hem liderini hem de politikasını revize etti. Partinin başına işçi mahallesinden, orta sınıftan genç Sebastian Kurz’u getirdi.

Henüz 24 yaşındayken Avusturya İçişleri Bakanlığı’na bağlı uyum müsteşarlığına atanan, 27’sinde koalisyon hükumetinin genç dış işleri bakanı olan Sebastian Kurz 31’inde de ÖVP’nin başına geçiyordu. Partisinde savunduğu ekonomi ve yasa dışı göç politikası yeni sağpopülist FPÖ’nin bir benzeriydi:

  • Avrupa’ya gitmek isteyen göçmenlerin önünün kesilmesini, AB’nin dış sınırını güçlendirilmesini, Yunanistan’dan üzerinden gelenlerin geçiş yolu olan Balkanları kapatılmasını ve göçmenlere yardımcı olan sivil toplum örgütlerinin kontrol altında tutulmasını,
  • Ülke içindeki yabancıların daha iyi denetlenmesini, Almanca öğrenmesini, kültürel ve dini faaliyetlerinin denetlenmesini savunuyordu.

Sebastian Kurz Halk Partisinin örgütsel anlayışını da değiştirdi. Parti içindeki tüm mekanizmaları parti başkanının bünyesinde topladı:

  • Parti başkanının yetkilerini arttıran “güçlü başkanlık-tek adam” sitemini getirdi.
  • Parti yetkili kurumlarını ve milletvekili listelerini belirlemeyi, tam yetkili olarak koalisyon görüşmelerinde bulunmayı kendi tekeline aldı.
  • Geleneksel merkez sağ bir partiyi dışa açarak dinamik sağ hareketleri Halk Partisi çatısı altına aldı.

Halk Partisi’nde değişim olarak tanımlanan gelişme, özü itibariyle merkez sağ partinin yeni sağpopülist FPÖ’nün ideolojik, politik ve örgütlenme anlayışının kabul görmesiydi.

15 Ekim 2017 Seçimleri

2017 genel seçimleri, bir önceki yıl yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Halk Partisi’nin yeni sağpopülist politik savunularının etkisi altında geçti.

Halk Partisinde yaşanan değişimi ülkesine de yaymak isteyen Sebastian Kurz, Halk Partisinin türkuaz rengini terk etti ve yerine partinin geleneksel rengi siyahı getirdi. Seçimler için oluşturduğu listede “siyasi deneyime sahip olmayan” parti dışından yeni insanlara yer verirken, bilinen birçok kişiyi de liste dışında bıraktı.

“İşler daha önce olduğu gibi devam edemez, kafaların değiştirilmesi yeterli olmaz, ÖVP’nin tamamen değişmesi gerekir” diyerek seçim listesini Halk Partisi adayları olarak değil de Sebastian Kurz-Yeni Halk Partisi listesi adıyla ilan etti.

2017 seçim kampanyasının ana teması göçmenler, mültecilerdi. Orta Doğu’dan Suriye, Irak ve Afrika’dan Etiyopya, Sudan ve Libya’dan gelen, Avusturya nüfusunun %1’ne denk gelen göçmenlerin mültecilik başvuruları seçim gündemiydi. Sebastian Kurz, göç konusunda, yeni sağ popülistlere yakın olduğunu gizlemiyor ve ülkesinin göç politikasını daha sertleştireceğini, FPÖ ile ittifaka hazır olduğunu söylüyordu.

Sosyal demokrat partiyi mülteciler konusuna bir politikaya sahip olmamakla, hümanist yaklaşımın dışında bir şey söylememekle eleştiriyordu. FPÖ’nin de altını oyacak şekilde onun mülteci düşmanı taleplerini siyasi ahlak kuralları içinde kabul edilebilir hale getiriyordu.

Sosyal demokrat parti lideri, koalisyon hükumetinde Sebastian Kurz’u sert şekilde eleştiriyor ve onu:

  • Kuran’ı yasaklamak,
  • Kamuya açık yerlerde türban takanlara 150 euro para cezası getirmek,
  • Göçmenlere bir yıl boyunca Alman dili ve ahlak dersini öğrenme, bir yıl kamuda çalışma yükümlülüğü zorunlu kılmak,
  • Sosyal yardım kuruluşlarına ulaşmalarını engellemek istemekle suçluyordu.

Seçim kampanyasının göçmenlere odaklanması yeni sağpopülist politikaların toplumda yaygınlaşmasına ve güçlenmesine katkı sağlıyordu. Aşırı sağ FPÖ seçim kampanyasının ve siyasi tartışmalarının merkezine göç ve iltica konularının yerleşmesinden son derece memnundu. Sebastian Kurz’u kendi fikirlerini çalmakla suçluyordu. FPÖ lideri, “Sebastian Kurz tarafından sunulan ekonomik program, FPÖ’nin programı ile hemen hemen aynı. ÖVP’nin kendi ekonomik programından sunumunu bekliyoruz” diye halk partisi lideriyle alay ediyordu.

Seçim sonuçları:

  • Sebastian Kurz’un Halk Partisi seçimlerde birinci sırayı aldı. Bir önceki seçimlere göre oyunu 7,5 puan artırarak %31,5’e çıkardı. Merkez sol Sosyal Demokrat Parti 2013 seçimlerinde aldığı oyu korudu ve oyların %26,9’sını aldı.
  • Yeni sağpopülist parti FPÖ ise oylarını %20,5’ten %26’ya çıkararak SDP ile arasındaki oy farkı 40 bine indirdi.
  • Liberal NEOS yeni Avusturya partisi bu seçimlerde de %5 oyla meclise girdi.
  • Kendisini merkez solda konumlandıran ekolojist Peter Pliz Listesi oyların% 4,1’ni alıp meclise girerken Yeşiller-L’Alternatif Yeşil ise %3,8 ile baraj altında kaldı.

Avusturya Merkez Sol ve Sağ Partinin çözülüşü

Merkez sağ ve sol partiler İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan “dünya düzeni”nin politik asli unsuru oldular. Politik alandaki egemenliklerini, SSCB çöküşü ve ardından gelen tek kutuplu ‘Yeni Dünya Düzeni’ ne geçişle birlikte yitirmeye başladılar. Merkez sağ ve sol partilerin iktidar döneminde uygulamaya koydukları, muhalefet döneminde de karşı çıkmadıkları neo liberal politikalar nedeniyle alt ve orta sınıfı karşısına aldı:

  1. Sosyal Demokrat Parti:

Avusturya Sosyal Demokrat Partisi, Avusturya’nın AB’ne katılımında önemli rol üstlendi. Alt gelir düzeyindekilere, işçilere dayanan sosyal demokrat parti, uzun yıllar bu kesimlerin oylarıyla iktidara geldi. Kendisine oy veren seçmenlerin 1/3 aynı zamanda partiye de üyeydi. Avrupa bu özellikte başka bir merkez sol parti yoktu. Partinin 1945-1994 arasındaki oy ortalaması %45,25 idi. Avusturyayı “Yeni Dünya Düzeni”nin bir bileşeni olan AB’ne taşıma işlevinde (hem iktidarda hem de muhalefette) üstlendiği rol partiyi yıprattı, kitle bağını zayıflattı. Birlik sürecinde parti üyelerinin 2/3’nü partisini terk etti. Seçimlerdeki oy oranı da giderek düştü. Son iki seçimde (2013 ve 2017 seçimlerinde) oy kaybı %40 ulaştı ve  %26-27’lere düştü.

İkinci dünya savaşı sonrasında kurulan 30 hükumette başbakanlık üstlenmiş, 22/25 koalisyon hükumetinde yer almış, 4 dönem tek parti olarak ülkeyi yönetmiş sosyal demokrat parti, günümüzde Yenipopülist sağ parti kadar oy almaktadır.

  1. Merkez sağ Avusturya Halk Partisi:

1945-1994 arasında %43,3 olan oy ortalaması Avusturya’nın AB’ne entegrasyonda iktidarda ve muhalefette üstlendiği görevler nedeniyle, merkez sol parti gibi büyük oy kaybı yaşadı. 2008 seçimlerinde oyu %25,6’a, 2013’te de 24’e kadar düştü. Merkez sağ Halk Partisi içine düştüğü erime sürecini Yenisağ popülist yeni bir lider ve buna uygun bir politik anlayışla durdurdu. Partinin yeni lideri, parti politikasını ve örgütlenmesini Yenisağ popülizme uygun hale getirdi. Ardından da, 2017 genel seçimlerinde oyunu %31,5’e çıkardı. Bunun ne tür bir çözüm olduğunu, partinin bütünselliğini koruyup koruyamayacağını önümüzdeki süreçte ve seçimlerde göreceğiz.

Kaynakça:

https://setav.org/assets/uploads/2017/10/180_Prspktif_Avusturya.pdf

https://www.advantageaustria.org/international/zentral/business-guide-oesterreich/zahlen-und-fakten/auf-einen-blick/politisches-system.tr.html

http://www.bibliomonde.com/donnee/autriche-paysage-politique-153.html

http://perspective.usherbrooke.ca/bilan/pays/AUT/fr.html

http://perspective.usherbrooke.ca/bilan/servlet/BMElection?codePays=AUT&dateElection=AUT196636&codeInstitution=1

http://www.radikal.com.tr/dunya/avusturya-kemerleri-sikiyor-1003654/

https://www.sondakika.com/haber/haber-avusturya-da-aci-recete-yolda-2113933/