Skip to main content
Faşizm: İtalya’da Devletin ve Toplumun Yeniden Yapılandırılması- Haluk Başçıl

Faşizm: İtalya’da Devletin ve Toplumun Yeniden Yapılandırılması- Haluk Başçıl

Demokratik parlamenter sistemlerin bu sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığı ve düzenin ahengini kaybettiği bu dönemde sistem kendisini yeniden yapılandırmak durumunda kaldı.

Birinci Dünya Savaşı sonrası İtalya:

  • İşçilerin daha iyi gelir ve yaşam talebi ile genel grevlere gittiği,
  • Küçük burjuva kesimlerin ve köylülerin yoksullaştığı ve toprak işgallerine giriştiği,
  • Kuzey İtalya’da işçilerin fabrikalara el koyduğu ve fabrika meclisleri kurduğu,
  • Toplumun tüm kesimlerini saran genel hoşnutsuzluk halinin giderek arttığı,
  • Hükümetin, milletvekillerinin, politikacıların, bürokrasinin yozlaştığı, iki yüzlülüklerin ortaya serildiği, skandalların arka arkaya patladığı, insanların bu yozlaşmış sömürücü tabakanın merhametine terk edildiği,
  • Rüşvetin, yolsuzluğun, adam kayırmanın her yanı kapladığı,
  • Parlamenter sistemin en basit reformları dahi yapamadığı

bir dönemi yaşıyordu.

Demokratik parlamenter sistemlerin bu sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığı ve düzenin ahengini kaybettiği bu dönemde sistem kendisini yeniden yapılandırmak durumunda kaldı. Sistemin yeniden yapılandırılmasında demokratik parlamenter rejimden umudunu kesen tekelci sermeye yedeklediği orta ve küçük sermaye ile birlikte faşizmi yeni kurucu irade olarak kabul etti ve destekledi.

İktidara gelen faşist parti giriştiği, ‘devrim-restorasyon’ ile:

  • Büyük sanayinin kilit sektörlerini (otomotiv, kimya ve çelik) faşist devlet aracılığıyla “korporatist” çerçevede ekonomiyi modernleştirme sürecine soktu.[1] Büyük bankaları millileştirdi.
  • Ekonomik canlılık için tüm ülkeyi tren rayları ve otobanlarla donattı. Demir çelik, çimento makine ekipman vb. sektörlerin önünü açtı, geliştirdi.
  • Fiat otomobil fabrikasını ve Ansaldo firmasını ordunun bütün tank, gemi inşaat ve silah siparişlerini karşılayacak şekilde, savaş sanayine yöneltti. Ancak doğal kaynak ve enerji kaynağına sahip olmayan zayıf İtalyan sanayisi, orduyu mekanize edebilecek seviyeye çıkaramadı. Ordu yapılanması kamyon ve motosikletlerle ulaşım sağlayan piyade taburlarının ötesine geçip, hücum amaçlı tank taburları oluşturacak düzeye ulaşamadı.
  • Küçük ve orta ve büyük üreticileri, ürün bazında korumaya ve ürün fiyatını saptamaya dönük Konsorsiyumlarda örgütledi.
  • “Tarımın ekonomik örgütlenmesi”, “geniş kapsamlı toprak iyileştirmesi”( 2 milyon hektarlık toprak iyileştirilerek tarıma açılması), “Buğday savaşı”, tarımda makineleşme kullanımı ve gübre kullanımını yaygınlaştırdı. Buğday üretiminde %40 civarında artış sağladı.[2]
  • Bazı devletçi ve silahlanma politikalarıyla, tarımın makineleştirilmesi ile hem sanayi üretimini hem de tarımı canlandırdı. İşsizliği de azalttı.

Attığı bu atılımlarla,‘yeniden yapılandırma’ ile İtalya’yı hızlı bir şekilde kalkındırıp güçlendirdi. Ekonomik iyileşme, işsizliğin azaltılması halk kitleleri arasında faşizme karşı desteği ve sempatiyi arttırdı.

Devletin ve toplumun yeniden yapılandırıldı:

  • İktidarı ele geçiren faşistler, eğitim ve öğretim kurumlarını, kültür ve eğlence üretim merkezlerini denetimleri altına alarak toplumu faşist ideolojiye uygun bir şekilde yeniden yapılandırdılar. Üniversite öğretim görevlilerine faşist rejime bağlılık yemini ettirdiler.
  • Özgür işçi ve köylü sendikalarını kapattılar. Bunların yerine devletin katı otoritesi altında hareket eden her sektöre özgü ekonomik korporasyon örgütlenmelerini koydular.
  • Bir spor, kültür ve eğlence örgütü Dopolavoro kurularak faşist ideolojinin halkın içinde özellikle de geçler içinde yayılmasını sağladılar.
  • Farklı ideolojilerin toplum içindeki varlıklarını ve örgütlenmelerini ortadan kaldırdılar. Halkçı, sosyalist, liberal ve komünist partileri kapattılar. Bunların 124 milletvekilinin milletvekilliklerinin topluca iptal ettiler. Ulusal Faşist Parti, tek parti olarak devletle bütünleşti.

Kurduğu devlet-sivil toplum işbirliğine dayalı örgütsel yapılarla, denetim altındaki basın yayın organları, eğitim ve propaganda araçları, korporatist örgütlenmeler, faşist milisler vb. aracılığıyla tüm İtalyan halkını, şirketleri ve dernekleri kontrol altında aldılar. Parlamenter sistemi tüm kurumlarıyla ortadan kaldırıp yerine Faşist totaliter sistemi kurumları ve kültürüyle birlikte inşa ettiler. 

Faşist parti Roma imparatorluğunun (Mare Nostrum) “Bizim Deniz” söylemi doğrultusunda Akdeniz’de etkili bir deniz kuvveti olma doğrultusunda saldırgan bir milliyetçilik politika yürüttü. Doğu Akdeniz ve Anadoluyu doğal yayılma alanı olarak ilan etti. Birinci Dünya Savaşı sonrasını İtalya’ya bırakılmayan Fiume’nin Baroş Limanını Yugoslavya’dan alarak, İtalya’ya kattı. Arnavutluk üzerinde nüfuz kurdu. Yunanistan’ın Korfu Adasını işgal etti. Afrika’da koloni elde etmek doğrultusunda Habeşistan’ı işgal etti.

Faşist İtalya’nın yayılmacı emperyalist emelleri, sömürgeler elde etme girişimleri İtalya’yı yeni bir savaşa hazırladı. İkinci savaş, İtalya’ya yıkım, halkına da felaket getirdi.

Devam edecek: Nazizm: Almanya’da Devletin ve Toplumun Yeniden Yapılandırılması

 

[1] Gramsci Kitabı/ seçme Yazılar 1916-1935, Dipnot Yayınları, sf 343

[2] Faşizm Üzerine Dersler, Togliatti, Bilim ve Sosyalizm Yayınları,Sf 151