III. Dünya savaşında 4. Evre: Venezuella ve İran cepheleri… Orhan Karakuş
Kadim kültürelin binlerce yılda damıttığı toprağımız öz değerlerine ( Bağımsızlık, Sulh yapıcılığı, Hakkaniyet, Razılıkla helalleşme, Uyum birlikteliği, Toplumcu yurtseverlik, Toplumcu hürriyet düzeni Tasavvufi praksis yol ) sıkı sarılan bir dayanışma içinde sulh ve hakkaniyet yürüyüşü başlatılmalı… Milenyumun sancısı…
“İkiz kulelere saldırı komplosu” ile başlatılan kontrollü dünya savaş süreci, Irak, Afganistan Libya’nın işgali ve Büyük Ortadoğu projesi ile istikrarsızlaştırılan Ortadoğu ve Körfez ülkeleri ile Suriye’de sahnelenen El kaide, Nusra, IŞİD kısmi olarak PKK üzerinden yürütülen vekâlet savaşları ötesinde yeni bir merhaleye evrilmektedir. Mali oligarşinin güdümündeki emperyalist güçlerce Venezuela ve İran cepheleri açılmaktadır. Pratikte Venezuela’da “solukbeniz Guiado manivalası ile Bolivarcı Mudora’ya” CİA darbesi, İran’a ambargo yetmedi; sofistike bir senaryo ile Suud- İsrail nükleer saldırısı (Nükleer silah kullanılmaz sananlar Pakistan ve Hindistan dalaşmasında bunun bir tehdit unsuru olarak sahaya sürüldüğünü dikkate alsınlar. Yarın şeytani akla hizmet eden akıl fukaraları kıyamet savaşları derler ve hiç çekinmezler)…
Bu 4. Evrenin sürece dahil edilmesi sonunda yeryüzünde “ordular ve ülkeler savaşı” aşaması ortaya çıkacak ve ABD-İngiltere –İsrail odaklı emperyal güçlerin bir diğer odağı olan Çin ve Rusya ile dünya ölçeğinde kapışması yaşanacaktır. İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci Batı’da oluşan yeni o güç Fransa-Almanya’yı zayıflatma amaçlıdır. Esasen kurgusal senaryo; Asya’daki kritik madde ve temiz su kaynaklarına tüm dünyanın denetimi için el konulmasıdır. Bu süreç Asya’nın savunulması ve dünya ölçeğinde tüm doğal kaynakların hakkaniyetle (ekosistem bütünselliğinde tüm halikin huzurlu yaşayışı) planlanması yakıcı görevini önümüze çıkartmaktadır.
Bölgemizdeki “Suriye vakası” bir dünya meselesi…
Bundan 10 yıl önce BOP vesilesi ile kaynatılan “demokrasi ve insan hakları “ söylemli emperyal senaryolar tüm Ortadoğu’yu kasıp kavurmuş, Irak’ın işgali ve Suriye’nin iç savaşta harap edilmesi, Mısır’da Sisi, Suudi’de saray darbesi, Yemen’in acıya boğulması… , tezgahını dokumaya başlamıştı. 2018 yılında fiilen parçalanmış Suriye’de, batılı emperyal koalisyon güçleri, İran, Rusya ve Türkiye’nin de dahil olduğu kaotik bir yumak oluşmuştur.
Şimdilerde tüm emperyal heveslerin matruşkai senaryolarının kurbanı olan Suriye ve hedefe koyulan İran’a müdahale ile emperyal harp yeryüzünde geleceğimizi olumsuz etkileyecek bir dinamit potansiyeli taşımaktadır. Bugün Suriye: dünyaya terör ihraç eden ABD’nin hesaplı çekilme manevrası (tehdit tahkimatını İran’a yönlendirmesi) ve istihbarı yapıların güdümündeki insanlık dışı çetelerin at koşturduğu bir bataklık halindedir. Dış müdahalelerden arı olarak; komşu ülkelerin desteği ile Suriye toplumu iç barışı sağlama konusunda kendi dinamiklerini harekete geçirme ve sulh yapıcı bir iradenin şekil bulmasını geliştirmeye gayret etmelidir.
Türkiye kıskaca düşürülüyor…
Ülkemiz: AKP hükümetlerince; duble yollar, şehirlerde beton yığınları, kıyı yağmacılığı, tarımın ve hayvancılığın yok edilmesi, su kaynaklarının HES ile kontrolü, eğitimin iğdiş edilmesi, ordunun yıpratılması, sağlığın uluslararası ilaç tekellerine açılması vb… sayabileceğimiz tüm yaşam alanlarında emperyalist güçlerin neo liberal politikalarına payanda olunması ile talana açılmıştır. Hep birlikte kendi içinden kader birliği zedelenen bir topluma dönüşüyoruz. İktidar elitleri ve muhalefet odaklarınca aramıza husumet ve nifak sokulan bir atmosfere sürüklendik.
Bu yerel seçimlerde de toplum “Cumhur ve Millet İttifaki” konsalidasyon güçlerince daha fazla kutuplaştırılmaktadır. Artık “o terörist, bu hain, şu şer gücü” söylemi topluma yukarıdan aşağı bir yılan zehri olarak boca edilmektedir. Bu kimlere ve neye hizmettir? Ülkemizin esenliği ve sulh içinde yaşama selameti boğazlanmaktadır. Ekonomik kriz-jeo stratejik tahkimat kıskacına alınan Türkiye tüm emperyal güçlerin sahada bilek güreştireceği olası bir Ortadoğu savaşına sürüklenmektedir.
Toplumcu Yurtsever Hareket formu…
Sosyal karar teorisi başlıklı yazımız son paragrafında: “ Ülkemizde de bu temel kümedeki ( İklim koşulları, kronik ekonomik kriz, işsizlik ve hayat pahalılığı, sınırlarımızda sürecek bir yüksek yoğunluklu savaş hali) dilsel değişkenleri kapsamına alan toplum ve ülke yararına işlevsel bir çözüm üreteci olacak Toplumcu Yurtsever Hareket formu; farklı tavır alışları olan insanların dikkatini cezbedecek söylem ve eylemi ortaya çıkarabilir. Birlik ve dirlik içinde “Güçlü ve Huzurlu Tam Bağımsız Türkiye” hedefi dünya ölçeğinde ortaya çıkan “Ekosistem Bütünlüğünde Halikin Huzurlu Yaşayışı” ile uyumlu olacaktır. El ele vererek “Yurtta sulh, cihanda sulh” M. Kemal Atatürk ‘ün veciz şiarına uygun sulh yapıcı bir iradeyi yaşamda başat kılabiliriz…” açılımını sunmuştuk.
Bugünlerde salih davranış ve değişimi sağlayacak güç birliği için el ele vermek gerekiyor. Yukarıda özetlediğimiz kaotik ortamın yaratacağı darlık ve yokluk dolu bunaltı günleri kapımızda. Kadim kültürelin binlerce yılda damıttığı toprağımız öz değerlerine ( Bağımsızlık, Sulh yapıcılığı, Hakkaniyet, Razılıkla helalleşme, Uyum birlikteliği, Toplumcu yurtseverlik, Toplumcu hürriyet düzeni Tasavvufi praksis yol ) sıkı sarılan bir dayanışma içinde sulh ve hakkaniyet yürüyüşü başlatılmalı…
Orhan Karakuş, 27.02.2019 baki selamlar…
Kategoriler
Son Makaleler
-
YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş