İlmi Siyaset Felç Halinde – Orhan Karakuş
Ülkemiz ve dünyada yeni tarz bir politik yolun amentüsü; “kul hakkına riayet ve doğal gidişatla uyumlu bir sulh ve hakkaniyet nizamı” dır.
İlmi siyasa felç hâlinde…
14 ve 28 Mayıs TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri toplumu karpuz gibi ikiye bölerek demogratif sığınmacı “taşıma seçmen” ile toplumsalda millet (aynı dilin ürettiği kültür ve coğrafi kader birliği) iradesinin doğal oluşumuna ketum bir kilit vurmuştur. 1938 sonrasında ülkemiz kaynaklarını acımasız sömüren emperyal güçlerle işbirliği içindeki partilerin maval demokrasi düzeneği, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye cumhuriyetinin temeli kültürdür” veczi sözüyle kaim kadim kültürelin köklerini kemirmekte ve Türkiye Cumhuriyetini “gözbağı ile yıkma” iç-dış teşebüsünü birlikte yürütmektedirler. Ülkenin kaderinde sıkıntılı bir habis oluşturan iktidar /muhalefet ikiz tekeri mevcut nefsi mülkiyetçi servet ve sermaye düzeneğini yapay bölüntü ile aynı istikamette çevirmektedirler. İktidar muhalefetini, muhalefet iktidarının belirlemekte, geniş toplum kesimlerine umut ve yenileşme heyecanı verememekte ve birisi diğerinin siyasi tezvirat hâlidir. Doğal tarihsel gidişata aykırı olan bu ikiz durum siyasası, toplumda içe bükülme gerilimi üretmekte ve çatışmalı kargaşanın artacağı bir kaotik formu her alanda topluma dayatmaktadır. Dünyanın III. Topyekun harp hali de dikkate alındığında ülkemiz Türkiye’nin dört bir taraftan sıcak cephelerle çevrilmiş olduğu görülür. Türkiye ; orta ölçekli bir sıcak savaş içinde olup kuzeyden, Karadeniz havzasında süren Rusya- Ukrayna sıcak savaş hattı ( son Wagner operatif formu da dikkate alındığında her an bir nükleer çatışmaya dönüşebilir), doğudan Hazar havzasında fitili ateşlenen İran -Azerbeycan –Ermenistan hattı, güneyden ise Batı destekli Suriye ve Irak iç savaşlarının ürettiği çatışmaların sınır boyundaki ayrılıkçı ve İŞİD’çi terör hattı ve batısından kışkırtmalarla, İngiltere, İsrail ve ABD’nin odak olduğu ve AB bloğunca desteklenen Megali İdea dolmuşuna binen Yunanistan’ın ürettiği yüksek gerilim hattı ile kuşatılmıştır.
Ülkemizin iç ilmi siyasası Türkiye toplumsalında bunaltılı bir ikilemi üretmekte, millet zihnen doğu /batı bölüntüsünün bir izdüşümü olan garabet bir ruh hali yaşamaktadır. Baskılanma altında kalan ve iç dinamiği çarpıtılan değişim güçleri, genişleyen savaş coğrafyasında birlik ve dirliği hedefleyen sulh yapıcı bir iradeyi üretememektedir. Bu durum sürdürülemez bir sarmal kriz halidir. Yeryüzünde mevcut düzeneğin ilmi siyaset think tankları ve üst akıl beyinleri de felç geçirmiş, tüm organları yetmezlik göstermektedir. Dünya toplumlarının beklentisi yeryüzünde sürmekte olan bu yıkımcıl topyekun harpten hızla uzaklaşmak, komşu ülkelerle kardeşleşme halinde birlik ve dirlik içinde sulhu ve huzuru yaşamaktır.
Vicdani politik rota…
Türkiye yol ayrımında yazımızda:
“Oyalama ve oyalanma süreçleri tükenmektedir. Hakkaniyetli toplum devleti marifetiyle sulh yapıcılığı ekseninde vicdani politik hatla değişimi toplumcu hürriyet nizamı istikametinde oluşturabilmekten başka kati şart ve imkan kalmamıştır. Toplumcu yurtsever bir haraket dinamizmini her alanda örmek, sulh ve huzuru ülkemizde ve yeryüzünde tesis etmeye katılımcı olmak, 19 Mayıs 1919’un kurtuluş ve kuruluş ruhunu kültürel devrim imbiğinden günceldeki ruhi fitratımızda diriltmek vazgeçilmez ve ertelenemez bir vazifedir. 19.05.2023”
saptamasıyla durumun aciliyeti ve vahameti dile getirilmişti.
Ülkemiz ve dünyada yeni tarz bir politik yolun amentüsü; “kul hakkına riayet ve doğal gidişatla uyumlu bir sulh ve hakkaniyet nizamı” dır. Bu Toplumcu Hürriyet Nizamı olarak tanımlamanın özü kamusal olanı öncelemek ve adaletli bir dayanışmayı gönüllülük esasında her alanda örmektir. Vicdani politik rota nefsi mülkiyetçi düzeneğin çarkını çeviren ilmi siyasetin şark kurnazı Makyavelci tarzına kadim kültürelden bir cevaptır. Ülkemizde ve yeryüzünde işleyen tüm sözde demokrasi ya da gelişmiş demokrasi mavvallı finansal despotik rejimler mevcut sistemi örtülü yada açık ilmi siyaset elitleri marifetiyle sömürü düzeneğini yürütüyorlar. Vicdani politik rotada milli toplumcu yurtsever bir hareketle üç tarzlı yolu tek bir kulvara dönüştürmek yakıcı bir ihtiyaçtır.
Yenileşme için değişim ve dönüşüm hareketi….
Tabiatta bitkisel temalı çürüme hasıl olunca yeni güç kaynağı bu çürüme ortamında çekirdeğin filizlenmesine vesile olan bir ortamla oluşur. Genel olarak hayvani özel olarak insan temalı değişim ise yeni form için döllenme ile vukuu bulur. Toplumsal değişimi bu çürüme ve yeni form oluşumunda iki etkeni birbiri ile eş yönelti süreci olarak “kültürel etkiyle doğal şartların ebrulanımı” ile ifade edelim. Kısmi yeryüzü bütünlüğünde külli formunun değişim ve dönüşümü için 28 Mayıs sonrası ülkemiz Türkiye’de ve 21 Haziran itibarıyla ekosistem bütünlüğü içinde yaşadığımız yeryüzü yurtluğunda kısaca kuzey yarı küredeki “sıcak yaz mevsimi” boyunca süreci irdelemeye gayret edeceğiz.
Kültürel bozunum iç ve dış süreçlerin senkronizasyon iç içeliği sarmalında hayatın doğal süreci harmonik (devamlılığı kesintisiz ve pratik – teorik üretim alanlarında hemen hemen iyi tanımlı) bir değişim gücü oluşturur. Bu değişimin ekonomik-sosyal ve kültürel birikimli potensia üzerine etkisiyle yaşam alanlarının oluş halindeki tüm girdileri etkilenir. Bir etkileşim gücü olan değişim kendisi de sürecin içine dalarak dönüşümü sağlayan diğer aktör güçlerle hemhal olarak toplumda yeni bir form oluşturur. Bu yeni form artık eskisinden nitelik olarak farklı bir mecrayı evrimsel bir akış ile türbülans içeren burgusal alt üst oluşların durulmasıyla yeni formu doğurur. Bu akış ve durulunma halindeki sürecin değişim dinamiğini kadim kültürel etkisi ile doğal şartların ebrulanımlı hemhal olarak milli toplumcu yurtsever hareketi iyi tanımlayalım…
Allah Kerim vesselam … Umutlu bir bayram dileklerimle Baki selamlar… Orhan Karakuş, 27.06.2023
Kategoriler
Son Makaleler
-
YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş