Skip to main content
Kültürel Devrim Halkası -1… Orhan Karakuş

Kültürel Devrim Halkası -1… Orhan Karakuş

Kültürün belirleyici etkisi altında toplumsal hafıza, sağduyu, töresel gelenek ve görenekler sosyal organizasyonda dokusal katmanlar oluşturur. Binlerce yıldır, Avrasya’nın havzalarından Anadolu’ya ebrunalımlı akan kültürel genetiğimiz, batıcı modernite ve Ortadoğu bidatçılığının GDO’lu kuşatmasıyla özünden saptırılmaya çalışılmıştır.

Kuşatılmış Akıl…          

Nefsi mülkiyetçi düzenek kültürünün oluşturduğu “EN İYİ” üzerinde pek çok neşriyat yapılan ve bireyciliği yüceltilen kuşatılmış akıldır (Rasyonalite). Bu en iyi (maksimalite) kendini  her şeyin merkezine koyan, benciliğin kaynağı özel mülkiyeti kutsayan ve kendini beğenmişliğin doruğu olan  kibirik hodbin bireyi üreten bir mai şeklinde akan birikimli potensiadır.

Tüm ahlaki formlar ve anonime mündemiç olan toplumsal sağduyu, düzgün insan olmayı öğütler ve vicdani davranmayı esas alır. Çürükçül vasfıyla her şeyin kendisi için olduğunu ve kendisinin özelde biricik olduğunu sanan modernite karışımlı bağnaz “kısmi liderler”, vahşi içgüdüsel yapısını yeniden üreten nefsi kültürel formun toplumsal tarihselde kurulan tüm kurum ve kuruluşlarında öz çıkarcılığı örtük ya da gizli teşvik ederler. İktidarda/muhalefette yuvalanan siyasi elitlerin kanunen kılıfına uydurulmuş vecibeleri,  genel başkan talimatı, ultra kararnameli ve sözde kamusal gerekçeli direktifleri vardır. Bu gerekçeler en ince detaylarda şu şöyle, şu da böyle, şuradan gelir şuraya gider vs. genelde sıradan insanların pek anlayamayacağı bir “hukuk diliyle” yazılan mevzuatlarla beslenir. Yolsuzluk, resmi hırsızlık, haksızlık, talan ve gasplara dayanak yapılacak şark kurnazlığından esinle muhakkak “yasal dayanaklı bir gerekçe” bulunur.

Gönül deminde akletme…

Akıl:  Serili alemde zamanın mekansal açılımının ötesinde topografik zihin atmosferinde düşünce devinimiyle içe dolan ve hafızaya kaydedilen verileri işleyen, çok girdili ve çok değişkenli zaman-mekanı aşan bir operatör olarak, geçmişi geleceğe, geleceği hayal ya da ütopyaya taşıyan formdur.  Akıl operatörü organizmanın temel ihtiyaçlarına göre insanın iç âleminde oluşan bir hissiyat ve sezginin görüş gücüne açık, gönül ve nefs denilen kapsayıcı bir sistemle ilintilidir. Zeki çözümlemelerini sistemle tenakuza düşmeden genelde öz çıkarına uygun “kıvrak çözümlerle” aşarak yapısal organizmayı ayakta tutar. Bu hemen her insanda var olan merkezi sinir sistemi ve alt bağlantı yapılarının doğal bir işlevidir. Genelde bu akıl tutmaklığı nefsi emarelerine yenik işlevlidir. Arada oluşan nefsine mütmain ve davranışta düzgün, vicdani istikamette direnen özgün ve yaratıcı yetişkin kişileri boğuntuya getiren haksızlıklarla dolu sistemi destekler ve besler. Yeni neslin eğitimi yazı dizininde (Bknz: yeni neslin eğitimi www.gelenekvegelecek.com ) ayrıntılı irdelemeye gayret ettiğim; nefsi kültürel formun insanın aklını kuşatmasının ve zihinde zırh oluşturmasının aşılması için kültürel bir devrimin gerekli ilk temel halkasıdır.

Gönül deminde akletme: Vicdani istikamette davranan, kul hakkına riayet ederek yürüyen ve hakkaniyetli bir sulh yapıcılığını yaşama geçirmeye gayret eden, içe doluşla ekosisteme arılık ve duruluk saçan sezgisel komütatif bir operatördür.

Dilin sade ve özlü yapısının doğallığı…

Toplumsaldaki coğrafi hinterlandın tüm yaşam alanları ve mesleki branşlarındaki tarihsel hafızamız,  imbiğinden süzülen arı ve duru kavramlarla doludur. Bu kavramlar ve branşların terimleri yılların pratiğinde işlenip mihenk taşlarına vurulmuş ve her alanda yaşam tarzının temel dilsel değişkenleri olmuştur. Usta ve üstat kişilerin usul ve tarz vermesiyle farklı dinamikleri ören mahir eller ve yaratıcı beyinleri ortaya çıkaran doğal eğitim ve öğretim sürecini ören dilimiz “ Deruni Türkçe” yaşamdaki arı ve duru kavramların kültüreldeki akış yatağıdır. Bozunma ve dejenere duruma uğratılmadan öz değerleri kıymet bulan dilimiz, bağımsız duruş ve davranışımızın en kıymetli hazinesidir.

Sağlıklı düşünce devinimi için zihin açıklığı…

Kültürelin öz değerlerini aktarımda bilgeliği kendinde ebeveynlerimiz, sınav ya da beceri işler imlerine çocuklarını ve torunlarını uğurlarken “Allah zihin açıklığı versin”, “İşinde güneş gibi ol” sözleriyle kainat bütünlüğünde yıldız olmaya atıfta bulunan deyimleri zihnimize nakşederdi. İlk eğitimin çelik sözleri atalarımızın ocağında tava gelirdi. Bu zincir köyden kente yoğun göç, şehirleşmede kültürel olarak rantçılık ve kupon arsacılık, biçimci taklitçilik ve de uyduruk yapay estetik yapılaşmalar,  akslar, mekanların özlü yaşamını ve dilimiz öz değerlerini hızla çürüttü. Hala doğal gidişatla uyumlu bir kamusal vicdani ruhun yaşamı nakş etmesi yerine arkası gölgeli, altı oynak “Kanal İstanbul” safsatasıyla araziden müteahhitlere “kupon arsa üretmeyi” marifet sayanlar var. Bu hengameden  çıkış yolu için  mimari, edebi, teknik yazılı ve yapılı  sanat eserlerinin tümünde asal bir ruha hitabeti yaşamsal kılmalıyız.  Ferah mekanlar zihni açar, düşünce devinimine salih bir hız kazandırır.

Toplumun kendisi temelden sağlıklı ise ferdi kaimdir.

Bedensel formu belirleyen kalıtımsal öğelerin yanında kişiliğimizi belirleyen karakteristik olguların çoğu çevreseldir. Bu çevresel yerleşik olguların combine faktörleri ile kültürel yapı arasında birebir karşılıklı etkileşimli ilişki vardır. Kültürün belirleyici etkisi altında toplumsal hafıza, sağduyu, töresel gelenek ve görenekler sosyal organizasyonda dokusal katmanlar oluşturur. Binlerce yıldır, Avrasya’nın havzalarından Anadolu’ya ebrunalımlı akan kültürel genetiğimiz, batıcı modernite ve Ortadoğu bidatçılığının GDO’lu kuşatmasıyla özünden saptırılmaya çalışılmıştır. Hala devam eden bu “hayasız mai”  akış toplumdaki değişim ve dönüşümün organik öz değerlerini aşındırmaktadır. “Dilsiz şeytanlık”, “mazluma eziyet” doğal gidişatı bozunuma uğratan kupon rantçılık”, havza ve vadilerin “betonlaşma talanı” hız kesmeden devam ediyor. Çürüme her alanımızı kapladı. “Balık baştan koktu”. Şimdiler de “tuz da koktu”. Umut; toplumsal yapımızda yerleşim yöresine ve davranışa bağlı olarak “ad vermenin” (Dedem Korkut ve Kızılderili geleneği)  ve mahlas takmanın kaynağı “coğrafya kaderimiz”  kadar, toplumsal kişiliğimizi de belirler. “Anadolu İnsanı” , “Türkiye’li organik aydınlar”, “Horasani çelebi yiğitler” şimdilerde yeni oluşan “Ön Asyalı’ toplumcu yurtseverler”, ve ilah… “Azim ve kararlılıkla”  (M. Kemal Atatürk) özümüze ait hak yolunda meşru demokratik mücadele geleneğini bilgelikle canlandırmalıyız. Bu memleketin kaderini asil ruhlu devasa sorunlarla canhıraş uğraşan donanımlı gençlik güzelleştirecektir.

25.04.2021 baki selamlar…

Devam edecek…