Skip to main content
Nazi Alman Devletinin Sonu – Haluk Başçıl

Nazi Alman Devletinin Sonu – Haluk Başçıl

ABD-İngiliz hava güçleri, savaşın son döneminde Almanya’nın büyük şehirlerine yönelik acımasız saldırılarını aralıksız sürdürdü. Bu yoğun bombardıman Alman halkını teslim almaya dönük psikolojik savaşın bir parçasıydı.

  1. Nazi Alman Devletinin Sonu

Savaşın son yılına girildiğinde Nazi devleti ne kendi anavatanını ve insanlarını müttefiklerin hava saldırılarından,  ne de Wehrmacht’ı Kızıl Ordunun saldırılarından koruyacak durumdaydı. Nazi Almanya’sını giderek çöküyordu. SSCB topraklarındaki Nazi ordusuna son darbeyi vurdu. Kızıl Ordu yüz binlerce Alman askerini teslim alarak, hem savaşın hem de Nazi Alman Devletinin sonunu getirdi.

Dörtlü müttefik (ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB) birlikleri, teslim olan Almanya’yı aralarında yaptıkları anlaşmaya göre paylaştılar. Alman devletinin tüm kurumlarına,  bölge ve belediyeler yönetimlerine el koydular. Bu Romalıların dediği “Carthaginem esse delendam”, savaşın bir halkı ve devleti ortadan kaldırmasıydı.

Müttefik devletlerin yapmak istedikleri açıktı. Alman devletinin:

  • Yeniden savaşma kapasitesine ulaşmasına hiçbir şekilde izin verilmeyecekti.
  • Uluslararası arenada güçlü bir aktör olarak varlığını sürdürmesi engellenecek ve vesayet altına tutulacaktı.
  • Galip devletlerin yakın kontrolü altında tutulacak, karar değil, uygulayıcı statüde kalacaktı.

Müttefikler, savaş bittikten sonra kendi aralarında yaptıkları tüm toplantı ve anlaşmalar bu esasa uygun yürüdü. Doğu ve Batı Almanya “devletleri” egemenlerin çizdiği sınırlar içinde hareket etti. 1989’da “Berlin Duvarı” yıkılıp iki Almanya birleşinceye kadar bu mutabakat sürdü.

Almanya’yı işgal eden dörtlü müttefik güçleri (SSCB, ABD, İngiltere ve Fransa) oluşturdukları ‘Müttefik Kontrol Konseyi’ devlet yönetimine el koydu. Zaten ortalıkta Konsey’in emirlerini, hızla yapılmasını istediklerini yerine getirecek, işleri takip edecek ne hükümet ne devlet kurumlardı vardı. Nazi devlet mekanizması tam anlamıyla çökmüştü. Ülkede en küçük idari birimden en üst idari birime kadar tüm yönetim müttefik kuvvetlerin elindeydi:

  • Ülkenin yarısı (doğusu yarısı), Kızıl Ordunun işgali altındaydı ve burasının yönetimini Kızıl Ordu üstlendi.
  • Diğer yarısı (Batısı)Amerikan, İngiliz ve Fransız ordusunun işgali altındaydı, bu bölgeyi de onlar kendi aralarında paylaştılar.

İngiliz işgal bölgesinin Başkomutanı ve Askeri Valisi olarak atanan Mareşal Montgomery, yönetimine el koyduğu bölgeyi, 22 Mayıs 1945’te söyle anlatıyordu:

“1,5 milyon Alman savaş esiri, bir milyon yaralı Alman askeri, milyonlarca sivil Alman mülteciler ve çok farklı ülkelerce yerinden edilen, Almanya’ya göç etmek zorunda kalmış milyonlarca insan, taşıma ve iletişim hizmetlerinin yokluğu, durma noktasındaki sanayi ve tarım, gıda kıtlığı, açlık ve salgın hastalıklar…: Ben bir askerim ve ben bu tür bir şeyleri yapmak için eğitim almadım… Ancak bir şeyler yapılması ve hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor” [1].

Müttefik Kontrol Konseyi bir yandan Alman halkının temel ihtiyaçlarına karşılamaya ve hayatı normalleştirmeye, diğer yandan savaş suçlusu Nazilerin cezalandırmaya, devleti ve toplumu Nazilerden arındırmaya,  kalan ordunun dağıtmaya, silahlanma için kullanılabilecek endüstriyel potansiyelin ortadan kaldırmaya (demilitarizasyona) çalışıyordu.

Adı bilinen Naziler ortadan kaybolmuştu. Nazi partisi yetkilileri ve kadroları, Subay artıkları, bürokratlar, yerel yöneticiler ise uygun bir zamanda yeniden toplum içine karışmak için gizlenmişlerdi. Bekle gör politikası güdüyorlardı.

Müttefikler askeri yargıçlardan oluşturdukları Nürnberg Mahkemesinde Nazi devlet kadrolarını ve yöneticileri “sembolik olarak 12 kişiyi” yargıladı ve cezalandı. Alman ordusu dağıttı. Yeni bir ordu oluşturmasını da yasaklandı.

  1. Ülkenin ve Halkın Durumu

Alman halkı bu savaşı desteklemiş ve savaşta büyük fedakârlıklar yapmıştı. Ancak savaşın son iki yılı onlar için giderek felakete dönüşmüş, sefalet içinde ayakta kalmaya çalışmışlardı. ABD ve İngiliz hava güçleri, Nazilerin yaptıkları yapıyordu. Aynen Naziler gibi “düşmanın” moralini bozmak ve savaş kapasitesini kırmak için büyük yerleşim merkezlerindeki sivil halkı, fabrikaları, kara ve demir yollarını, köprüleri, enerji ve haberleşme ağı dahil tüm alt yapı yoğun olarak bombaladılar. Nazilerin kendilerine yaptıklarını şimdi onlar Nazilere yapıyorlardı. Tüm büyük Alman şehirlerindeki yıkım ve ölümler büyük boyutlara ulaştı. Savaşın sonu 1945’de belli olduğunda dahi Amerikan ve İngiliz hava güçleri, acımasız saldırılarına ara vermeden devam ettiler:

  • 1945 yılı Ocak ile Nisan ayındaki hava saldırıları 7 milyon insanı evsiz bıraktı. Örneğin:
    • Köln’de yıkımlar o derece büyüktü ki, Amerikan birlikleri şehre girdiğinde, sadece katedral ayaktaydı. Şehrin 750 bin kişilik nüfusu 40 bine inmişti.
    • Düsseldorf’un da %93’ü yıkılmış, yaşanamaz durumdaydı. Diğer büyük şehirlerin durumu da pek de farklı değildi.
    • Berlin’e 1.000 B-17 ağır bombardıman uçakların da katıldığı hava saldırısı, şehir merkezini, resmi binaları yerle bir ederken, 3.000 sivilin ölümüne, 20.000’in yaralanmasına ve 120.000 kişinin evsiz kalmasına yol açtı.
    • Almanya teslim olmak üzereyken, savaşın son haftasında (13-15 Temmuz 1945’te) Dresden’e attıkları 650.000 fosfor ve yangın bombası, Nazi benzeri bir katliamdı. Şehir yerle bir ettiler ve yangınlar günlerce sürdü, 25 bin sivil hayatını kaybetti.[2]
  • Hava saldırılı o kadar yoğun ve acımasızdı ki, şehirlerde yaşayanların bir kısmı (Berlinlilerin %40’ı) hayatlarını kurtarmak için daha güvenli olan kırsal bölgelere kaçmak zorun kalmıştı.[3]

Batı koalisyonunun, savaşın son döneminde Almanya’nın büyük şehirlerine yönelik yoğun ve acımasız hava saldırıları, bu kez Alman halkını teslim almaya dönük psikolojik savaşın bir parçasıydı. İşgal sırasında halkın olası direncini kırmaya, onları boyun eğmeye yönelik bir şiddetti.

ABD-İngiliz hava güçleri, savaşın son döneminde Almanya’nın büyük şehirlerine yönelik acımasız saldırıları Alman halkını teslim almaya dönük psikolojik savaşın bir parçasıydı. Müttefik orduların Almanya’yı işgalinde halkın olası direncini kırmaya, onları boyun eğmeye yönelik sınırsız bir şiddet gösterisiydi.

2020 Temmuz, Haluk Başçıl

Devam edecek: Çökertilip İşgal Edilen Nazi Almanya’sı 

[1] Germany 1945-1949: a case study in post-conflict reconstruction, http://www.historyandpolicy.org/policy-papers/papers/germany-1945-1949-a-case-study-in-post-conflict-reconstruction

[2] L’horreur Et La Gloıre : Le «Bomber Command» Dans Les Souvenırs Brıtannıques Après 1945,  Andrew Knapp, 5 Décembre, 2016, https://www.sciencespo.fr/mass-violence-war-massacre-resistance/fr/document/l-horreur-et-la-gloire-le-bomber-command-dans-les-souvenirs-britanniques-apres-1945.html

[3] https://tanklarvetarih.wordpress.com/2015/08/15/2-dunya-savasinin-en-buyuk-hava-saldirilari/#:~:text=Hamburg%20Hava%20Sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1%20(Eyl%C3%BCl%201939%20%E2%80%93%20Nisan%201945)&text=1943%20Temmuzunun%20son%20haftas%C4%B1na%2C%20Gomorrah,hava%20olduk%C3%A7a%20kuru%20ve%20s%C4%B1cakt%C4%B1.