Skip to main content
Neoliberalizmin Çöküşü ve COVİD-19– Haluk Başçıl

Neoliberalizmin Çöküşü ve COVİD-19– Haluk Başçıl

Yeniden yapılandırmada kurucu iradesi kim olacak? Hangi ideolojik temelde devlet, toplum yeniden yapılandıracak?

1980’in başında kapitalist sistem içine düştüğü açmazı tüm ülkelerde neoliberal ideolojiyle aştı. Çöken SSCB ve Doğu Bloku ülkeleri de dahil hemen hemen tüm ülkelerde kapitalist sistemin bir döneminin ruhuna (karma ekonomi anlayışına) uygun olarak oluşturulan kamu kurum ve kuruluşları neoliberal anlayış doğrultusunda özel sektöre devrildi. İMF, Dünya Bankası, uluslar arası finans kuruluşları ve ülke iktidarlarının desteği ve gözetimi altında kamusal varlıklar özel sektörün yağmasına açıldı. Kamusal varlıkları ucuza kapayan özel sektör, hızla büyüdü ve büyük gelişim gösterdi. Karma ekonomi anlayışa göre yapılandırılan devlet anlayışı ve örgütlenmesi, toplumsal yapı ve kültür yeniden biçimlendirildi. Kapitalist sistem neoliberal ideoloji, kültür ve alışkanlıklar doğrultusunda değişime sokuldu.

Bu neoliberal yeniden yapılandırma, bazı ülkelerde çok partili parlamenter sistem aracılığıyla, bazılarında da askeri diktatörlükler eliyle yürütüldü. Ama hepsinde de iktidar yukarıdan aşağıya doğru volontarist bir şekilde (otoriter ya da antidemokratik uygulamalarla) yapıldı.

1980-2020 arasında, 40 yıllık sürede dünya pazarına hakim olan ulus ötesi dev tekeller hızla ve aşırı büyümelerine, sınır ötesinde işçilik ücretinin düşük olduğu bir çok ülkede üretim yapma olanağına kavuşmalarına rağmen, bir çok sektörde ayakta duramıyor. Gözlerini devletlerine dikiyorlar. Devletlerin kendilerini kurtarmasını istiyorlar. Ülke iktidarları ve İMF-Avrupa Merkez Bankası krizin aşılmasına yönelik büyük fonlar oluşturdular:

  • IMF: 1 trilyon  $
  • ABD: 2 trilyon  $ ve FED’in sınırsız para basacağının açıklanması
  • Japonya 1 trilyon  $
  • Güney Kore: 4,4 Milyar $
  • Avrupa Merkez Bankası (EBC): 750 milyar €
  • Almanya: 1 trilyon €
  • Fransa: 300 Milyar €
  • İtalya – 25 milyar €
  • İspanya: 200 Milyar €
  • Hollanda: 100 Milyar €
  • İsveç:  31 Milyar €
  • Norveç – 10 milyar  $

dahi  yetersiz kalacağı ve yenilerinin de açıklanacağı söyleniyor. “Koronovirüs nedeniyle” daha da kötüleşen ekonomilerini düze çıkarmak için bu ülkeler ve IMF-ECB zor durumdaki şirketler için sınırsız tahvil alımı, özel sektörlere kredi akışını sağlayacaklarını açıkladılar. Korona virüsün ortaya çıkardığı tablo emperyalizmin neoliberal politikalarının çöktüğünü gösteriyor.

Kapitalist sistemin içine düştüğü ekonomik, politik, toplumsal ve ekolojik krizi basit restorasyonlarla aşabilmesi oldukça zor görülüyor. Bir kez daha sistem kendisini yeniden yapılandırma zorunluluğu ile karşı karşıya. Emperyalizmin küresel ve yerel yapıları köklü bir yeniden yapılanma için hem kendi içindeki çatışmaları aşacak hem de toplum desteğini arkasına alabilecek yeni bir kurucu iradeye ihtiyaç duyuyor. Küresel oligarşinin ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir kurucu iradeyi çıkaracağı ve sistemi yeniden yapılandırmaya yöneleceği de açık. Neoliberal politikaların yaşadığı çöküş, iklim krizi-ekolojik çöküş, uygarlık krizi, yeni teknolojik atılımlar (yapay zeka, robot teknolojisi vb),emperyalist kapitalist sistemin kendisini yeniden yapılandırma zorunda bırakıyor. Çöküşün karmaşıklığı ve çok yönlülüğünü aşacak bir yeniden yapılanma birçok bilinmeyeni bağrında taşıyor.

Noam Chomsky, ‘Korona virüs sonrası dünya’ kapsamında verdiği söyleşide bu duruma işaret ediyor:

“Ama burada vurgulanması gereken nokta, tüm bunların devasa piyasanın çöküşü ile başladığı ve bunun da neoliberal salgın tarafından daha kötü hâle getirilen sosyoekonomik düzende çok temel sorunlara işaret ettiği. Ancak çalışıyor olsalar bu sorunlara cevap verebilecek olan kurumsal yapıların çökmesi nedeniyle bu durum hâlâ devam ediyor. Bunlar, hakkında ciddi olarak düşünmemiz ve daha derin düşünmemiz gereken konular. Söylediğim gibi nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz? Eğer bunu atlatabilirsek, önümüzde seçenekler olacak. Bu seçenekler, oldukça otoriter ve zalim devletlerin yerleşmesinden, toplumun özel kazanç yerine insancıl koşullara göre, insan ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kökten bir şekilde inşasına kadar değişebilir.” [1]

Emperyalizmin merkez ülkelerde sistemi yeniden yapılandırılmasına ilişkin tahayyülü ve bunun inşasında yaşayacağı açmazlar henüz gün yüzüne çıkmış değil. Türkiye gibi yeni sömürge ülkelerin bu yeniden yapılanmadaki yeri ve nasıl ekleneceği de belirsiz. 

Birinci dünya savaşı sonrası Avrupa’da kapitalizmin içine düştüğü açmaz, devletin ve toplumun yeniden yapılandırılmasıyla aşıldı. Aynı dönemde ülkemizde çöken ve işgale uğrayan, Osmanlı devleti ve ülkesi Cumhuriyet temelinde yeniden yapılandırılarak aşıldı.

İkinci dünya sonrası savaşın galibi ABD, kapitalist sistemin çıkmazını:

  • Merkez ülkelerde “hür dünya, demokrasi-insan hakları, liberalizm”
  • Sömürge ülkelerde yeni sömürgecilik ve “parlamentarizm” (çoklukla da diktatörlükler) 

temelinde sistemi yeniden yapılandırarak aştı.

Bu dönemde Türkiye’de, ülkemizin kaderinde söz sahibi olan İsmet İnönü ve Celal Bayar, ABD’nin dünyayı yeniden yapılandırma programına katıldılar. Bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin yeni sömürgeye dönüştürülmesinin ve bu günlere gelinmesinin yolunu açtılar.

Bugün merkez kapitalist sistem de, ona entegre ülkemiz de kriz içinde. Bir kez daha sistem yeniden yapılandırılma ihtiyacı içinde. Aynı şekilde ülkemiz de.

Yeniden yapılandırmada kurucu iradesi kim olacak? Hangi ideolojik temelde devlet, toplum yeniden yapılandıracak? 

Soruları cevaplandıracak özneler henüz ortaya çıkmış değil. Geçmiş dönemlerde ortaya çıkan öznelerin hangi tarihi koşullarda, nasıl çıktıklarına bakmak gelecek için aydınlatıcı olacaktır. Bu amaçla yüzümüzü geleceğe dönerek, geçmişe göz atmanın yararlı olacağını düşüncesindeyim.

[1] http://yeniyasamgazetesi1.com/chomsky-su-an-insanlik-tarihinin-onemli-bir-ani/