Politikaya Reddiye- Saffet Bilen
Ülke politik ortamı bugün sorunların çözümünden çok, sorunları ağırlaştırmaya hizmet ediyor. Politik eylem giderek kirli bir eylem haline geliyor.
Bunun nedenleri üzerinde yapılacak her tartışma anlamlı bana göre.
Politika denilen eylemlilik, sıradan insanlar tarafından icat edilen bir eylem biçimi değildir. Politik eylem kendi çıkarlarını gerçekleştirme arzusunda olan bir avuç seçkinin eylemi olarak ortaya çıkmıştır.
Bilinebilen tarihin, bu tarihi yazının bulunması eyleminden çok daha eskiye rahatlıkla taşıyabilecek bilgiye ve araçlara, tamamında bu eylemin nasıl ortaya çıktığını kurgulayabilecek verilere sahibiz artık.
İlk politik eylemcilerinin, sahip oldukları toplumun önderi sıfatını, kendi çıkarlarının ve yaşadıkları cennetin kendileri için devamını dileyen, verili olarak gezginciliğin ve doğanın sunduğu ayrımsız besin ortamının sonuna gelindiğinin farkına varan statü sahipleri olduğu kesin gibi.
Başından itibaren Politik figür için bir kesimin çıkarı önemlidir. Bu dar kesimin ihtiyaçları, dönemsel olarak içine düşülen sıkıntılar, en önemli sorundur her zaman. Kendi dışında da bir dünyanın varlığı ve çözümün bütüne ilişkin olmak zorunda oluşu onu pek bağlamaz.
Arzularını gerçekleştirme olanağını yarattığında ise bu anlayış yerleşir ve esas tavır haline gelir.
Arzularının gerçekleşmesi yolunda adımlar atılmış, birkaç merhale aşılmışsa, bunların kaybedilmesi yönünde ki her gelişme, dünyanın tümünü ateşe sürükleyecek bir ruh halinin ortaya çıkışına yol açar. Kendini tehlike de hisseden bir politik figürden daha vahşisi yoktur. Bunlardan her türlü insanlık dışı eylemi beklemek gerekir.
Hayata dar bir pencereden bakış onu gerçeği eğip bükmeye sürükler. Dün söylediğini, bugün rahatlıkla inkar eder. Çoğu zaman da bunu bilinçli yapar. Çünkü kendisi bir şekilde ister tanrı ister başka bir güç tarafından seçilmiş bir zatı muhteremdir. Dolayısıyla da söylediği her sözde bir hikmet aramak gereklidir. Yanılıp eleştiri getirmeye kalkmak ise, tanrıların gazabına uğramakla eşdeğer bir saldırıya uğramayı göze almayı gerektirir.
Ülke politik ortamına yön veren bütün politik figürleri çok uzun değil, kısacık hatırlamak bile bu sıralaya geldiğim özelliklerin bir çoğunu görmeye yeter.
Nispeten kuralların olduğu ve bunlara uyulduğu dönemler yok mu? Tüm toplumun yararına olan öneriler hiç mi olmaz, hiç mi olmadı?
Olur mutlaka, olmuşta. Ama bu toplumsal çözülmenin ve çürümenin başlamadığı dönemlere, toplumsal dokunun oluşma, kendini varetme dönemlerine özgüdür esasen. Ve öneri sahipleri ya da öneriyi sahiplenenler, gerçekleşmesi için çaba sarf edenler genellikle yönetim kademelerinin dışında olanlardır.
Toplumsal dokunun yerine oturuşu ile tüm toplum ya da insanlık için bütün önerilenler rafa kalkar genellikle. Bunun temel sebebi de o toplumsal dokunun oluşmasında konumları ve sahip oldukları ayrıcalıklar gereği kaçınılmaz olarak yer almış olan seçkinlerin, hızla kendi çıkarlarını garanti altına alma faaliyetleridir.
Yerleşik yaşama geçişle beraber bu eylemlilik hep böyle gerçekleşmiş esasen. Dar grup menfaatleri ve bunların korunması temelli alınan önlemler ve yapılanlar ise, çürümeye ve yıkılmaya yol açmış.
Başa gelen her şeyin en önemli müsebbibi ve yaratıcısı olan bu eylemliliği reddetmek birinci adım olmalı. Yaşamı dar grup menfaatleri ile değil bütünü ile gören, ele alan bir bakış ve eylemlilik yeniden kurulmalıdır.
Bu tarz değişmeden ve tüm toplumun çıkarları gözetilmeden çözüm de olmayacak bana göre.
08 Eylül 2015, Saffet Bilen
Kategoriler
Son Makaleler
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş
-
Cennet – Saffet Bilen