Skip to main content
Tarım Stratejileri ve Tarımsal Planlama – Ersen Yavuz

Tarım Stratejileri ve Tarımsal Planlama – Ersen Yavuz

Dünya Bankası projeleriyle, destekleme alımlarıyla üreticiye fiyat desteği sağlayan kimi kurum ve kuruluşlar ile Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri kapatılmış, özelleştirilmiş  veya güçten düşürülmüştür.

Ülkemiz kamu yönetiminde, strateji, plan,vizyon adları altında yayımlanan pek çok metin vardır. Hatta, her “bakan” değişiminde bu metinler süslü adlar altında ve her defasında, o ana kadar yapılmamış yeni bir çalışma yapılıyormuşçasına kamu oyuna takdim edilir.

Bu metinler, içerik itibariyle genellikle birbirlerini tekrarlayan  ve durum tespiti yapan metinlerdir. Bunlara, dünya örnekleriyle karşılaştırdığımızda “Strateji Belgeleri” bile demek yanlıştır. Bu metinler sektörle ilgili kimi raporlar niteliğindedir.

Oysa, dünya örneklerinde bu çalışmalar, 10 ila 30 yıllık dönemleri kapsayan ve sektörün yöneldiği istikameti, dünyanın değişen koşulları çerçevesinde dinamik bir yaklaşımla irdeleyen, üniversite, kamu ve özel sektör işbirliğiyle hazırlanan ve sonuçlandırılması büyük emek ve zaman gerektiren çok özel metinlerdir. Japonya ve Güney Kore Sanayi strateji örneklerini bildiğim için söylüyorum, bu çalışmalar bilimsel, akademik muhtevada ve bir anlamda da AR-GE ürünleridir. Stratejiler hazırlanıp yayınlandıktan sonra kamu ve özel sektör birimleri kendi plan, program ve gelecek projeksiyonlarını bu stratejiye göre revize ederler ve / veya  uyumlu hale getirirler.

Doğaldır ki, bizim ülkemiz gerçeğinde kamu sektörü bazında bu planlama ve uygulamaların gerçekleştirilmesinde  önemli bir engel söz konusudur. Bu engel, kamu sektörü planlarının uygulamalarını yapacak kamusal araçlardaki eksiklik ve yetersizliktir. Oysa, Devletin tarımsal üretimde planlama yapmak, piyasadaki arz talep dengesi ile fiyat istikrarını sağlamak adına bir takım etkin araç ve mekanizmalara ihtiyacı vardır. Geleceğe dönük projeksiyonları oluştururken ve stratejileri belirlerken sistem içerisindeki tarımsal kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.

Gerçekten de, bugün piyasa fiyat desteğinin ülkemiz tarımsal desteklemeleri içerisindeki payı %65-80 bandındadır ( bu oran, AB’de son dönemlerde %20’ye düşürülmüştür ). Hal böyle iken yapılan özelleştirmeler ve uygulanan Dünya Bankası projeleriyle, destekleme alımlarıyla üreticiye fiyat desteği sağlayan kimi kurum ve kuruluşlar ile Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri kapatılmış, özelleştirilmiş  veya güçten düşürülmüştür. Dolayısıyla, bu destekleme aracının mevcut başarısı ile ileriye dönük uygulanabilirliği büyük yara almıştır. Yeni dönemde, tarımsal desteklemeler artık ağırlıklı olarak bütçeden yapılan harcamalarla ve 5 ana menüde 120 çeşit kalem altında gerçekleştirilmektedir.

Türkiye’de 1986 yılında başlayan özelleştirme çalışmaları 1992 yılında tarımsal kuruluşları da kapsamına almıştır. Önce TEKEL, bütünüyle özelleştirilmiş, Ardından TİGEM, TZDK, T.Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi A.Ş ( Yemsan ), Et ve Balık Kurumu ve ORÜS  ( Orman Ürünleri Sanayi Kurumu ) başta olmak üzere daha pek çok kamu kurumunun fabrika ve işletmelerinin büyük bölümü satılarak söz konusu kuruluşların işlevselliğine son verilmiştir. Piyasa fiyat desteği uygulamalarında büyük önemi ve fonksiyonu olan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri de Dünya Bankasının telkin ve dayatmaları  sonucu yürürlüğe konulan bir projeyle devre dışı bırakılmıştır.

Bu nedenlerle, tarımsal strateji çalışmaları artık ağırlıklı olarak özel sektöre yönelik hazırlanmakta ve yalnızca özel sektörün yönlendirilmesinde bir araç fonksiyonu görebilmektedir. Nitekim, 2017 Yılında büyük iddialarla yürürlüğe konulan “Havza Bazlı Destekleme Modeli” böylesi bir stratejinin ana ekseni olarak düşünülmüş ve uygulanmasına geçilmiştir. 941 havzada 21 ürünü destekleyen proje, tarımda planlı üretime geçilmenin etkin bir aracı olarak ilan edilmiştir. Bu iddia, Tarım Bakanlığının konuyla ilgili resmi açıklamalarında;

“Bu proje ile arz açığı olan ürünlere daha fazla destek verilecek, üretim fazlası olan ürünler ise desteklenmeyecektir” ifadesiyle özetlenmiştir.

 Ayrıca, aynı açıklamalarda;

“Ürün planlanmasına imkan sağlamak, hangi ürünün nerede ve ne kadar üretilebileceğini belirlemek, geleceğe ait talep projeksiyonları yapmak, muhtelif senaryolara göre üretim planlaması yapmak” hususları da özellikle vurgulanmıştır.       

Görüldüğü üzere proje son derece iddialı ve çok yönlü amaçlar gözetilerek uygulamaya konulmuştur. Beklenti ve iddia büyüktür. 2017  yılında uygulamaya sokulan bu projenin etki analizi – veri dönüşü henüz yapılmamıştır.

Proje kuşkusuz, tarımsal destekleme amacı olarak kısmen bütüncül sayılabilecek yararlı bir projedir. En azından 941 havzada yeterli bir tarımsal veri tabanı oluşturulmuştur.

Ancak bunu, ülkenin tarımsal planlama ihtiyacını bütünüyle karşılayabilecek önem ve genişlikte bir makro program olarak kabul etmek mümkün değildir.Bu proje, tarımsal planlamanın bir uygulama aracı olarak kuşkusuz önemlidir ama yetersizdir. Kaldı ki, ülkenin üretimi 21 ürünle de sınırlı değildir. tarımsal üretim değerinin %40’ını oluşturan, fındık hariç sebze ve meyvenin bu tabloda yeri yoktur. Bizim bahsettiğimiz planlama, yalnızca 941 havzayı ve 21 ürünü değil tüm tarımsal üretim çeşitlerini ve tüm ülkeyi dikkate alan çok daha genel ve bütüncül bir tarımsal planlamadır.

Bununla beraber, projeyle ilgili gerçekçi ve doğru analizler için henüz erkendir. Projenin etki analizi yapıldıktan konunun artılarıyla eksileri yeniden tartışılması ve üzerinde gerçekçi doğru fikirler üretilebilmesi mümkün olabilecektir.