Türkiye’de “Siyasetinin Anatomisi” ve Vicdani Politik Rota 1 – Orhan Karakuş
Çok sevilen “müzakere ve diyalog” kalıp sözü nefsi mülkiyetçi düzenek yapılarının pazarlık argümanıdır. Vicdani politik rotanın olmaza olmaz gereği yurttaşlık temelinde kul hakkına riayet ve tüm halikin hak ve adalet arayışıdır.
Umumi manzara…
Türkiye’de uygulanan siyasi partiler yasası “12 Eylül ürünü” ve iç yapılarında delege ağalığı ve naylon üyeye dayalı eyyam efendiciliği hakimdir. Üyelerin demokratik katılım kanalları kapalıdır. Lider vesayeti ve genel merkezin entirik sultası altında temsil ve karar süreçleri “mafiil” yapılarda işletiliyor. Yapılan genel ve yerel kongreler, istişare ve danışma toplantıları berhava olup merkez, il ve ilçe teşkilatlarında yuvalan biatçı ve çanta taşıyıcı yandaşlık organizasyonuna kılıftır. Hiç bir partinin iç yapısında fikri özgürlük ve kendini eylemli ifade edecek doğrudan demokratik mekanizmalar yoktur, temsili katılımcılıkta bu öz işlemiyor.
Boğuşma ve dalaşma tarzlı siyaset…
AKP iktidar nimetleriyle “dincilik siyaseti” yapıyor. CHP meseleleri mülkiyetçi düzenek dışında “şahsım iktidarına” bağlamış “maval siyaseti” yapıyor. İYİ parti “kofti denge siyaseti”, HDP mağduriyet ve MHP mağruriyet üzerinden “etnik siyaset” yapıyor. Gelecek partisi ve Deva partisi; Biz doğru yapacaktık ,“Erdoğan engelledi” söylemli “gazel siyaseti” yapıyor. Saadet partisi “gerçek dindar biziz” siyaseti yapıyor. İrili ufaklı diğerleri şahsa dayalı partiler “sahne siyaseti” yapıyor. Bilumum sol tandanslı yapılar, “kuyrukçuluk siyaseti” yapıyor. Bu hengamede toplumun, gençliğin ve ekosistemin acil ve yakıcı meselelerinin halli tamamen güme gidiyor…
Anayasa meselesi…
Dünya; covid salgını, iklim değişimine bağlı kuraklık, gıda tedarikinde yokluk / açlık ve sistemin ekonomik krizleri etkisiyle kaos dallanmalarında kasılıp büzülüyor. Hiç bir ülke, kapitalist devletlerin yerleşik yapılarıyla geleceğe dair çözüm üretecek dinamik süreçleri öremiyor. Siyaset süreçleri “eveleme geveleme” pratik adımlar ise göz bağıyla “saç üstünde” oyalama.
Gündeme getirilen yeni Anayasa yapımı bu boğuşma ve dalaşma tiyatrosunda bir sahne perdesidir. Sahne gerisinde “uyuşukçul tamahkar insanlığın” aç gözlü kibirik iktidar hırsı saklıdır.
Kaotik gidişata Sulh yapıcı hamle başlıklı yazımda:
“Sadece ülkemizde değil tüm yeryüzünde; düzenin restorasyonu için yazılan kalkınma programları / entirk ve sultacı yönetim yapılarıyla donatılmış nefsi siyasetin çözüm reçeteleri, artık gezegenimizin gününü kurtaramıyor. Kültürel bir devrimin imbiğinden geçirilmesi gereken nefsi hodbin talancılık her alanı kaplamıştır. “Uyuşukçul tamahkar insanlık” bu kuşatma altında doğal ortamları talan ederek yeryüzünü geri dönülmez bir yıkımsal mecranın içine sürüklemiştir. Uluslararası çıkar çevrelerinin her ülkedeki izdüşümleri bu musibetin ortakları olarak yağma ortamına arzı endam etmektedirler. Çıkış için şuurlu kurtuluş yolu; asal ve asil hakkaniyetli bir ruhla şümul bulacak ve laik demokratik toplum devleti marifetiyle uygulanacak kamusal kalkınma programlarındadır.”
Yeni Toplum sözleşmesi olarak Anayasa ancak “şuurlu kurtuluş yolu; asal ve asil hakkaniyetli bir ruhla şümul bulacak ve laik demokratik toplum devleti marifetiyle uygulanacak kamusal kalkınma programlarındadır” yaklaşımın güvence altına alırsa bir çıkış yolu açılabilir. Bu açılım dünyada toplumcu yurtseverlik miğferinden düzen değişimini gerektiriyor, hiçbir ülkenin tek başına bu kaostan çıkışı da mümkün görünmüyor.
“Müzakere ve diyalog” değil …Hakkaniyetli uylaşım…
Çok sevilen “müzakere ve diyalog” kalıp sözü nefsi mülkiyetçi düzenek yapılarının pazarlık argümanıdır. Vicdani politik rotanın olmaza olmaz gereği yurttaşlık temelinde kul hakkına riayet ve tüm halikin hak ve adalet arayışıdır. Müzakere ilmi siyaseti kimlik ve kültürel haklar mavalıyla insan kardeşliğine etnisite dayatmaktadır. Sıratel müstakimle doğru yol açıcı dinamik söz:“sulh yapıcılığı ekseninde razılıkla helalleşme temelinde uylaşımla hakkaniyetli bir toplum yapısının aranmasıdır.”
Mevcut hâl “oku”nmuyor…
Gözleri ve kalpleri nefsi emarelerle bağlı “uyuşukçul tamahkar insanlık” mevcut hâli OKU’mada “Rabbena hep bana” ezberinden geri durmuyor. Kültürel devrimin imbiği ile yeni eğitim sisteminin içerik irdelemesinde ruhsal arınma ve değişim için öneriler bütününü dile getirdim ve geleceğe doğru ufuk açan bir açılım gayretinde bulundum. Bknz: www.gelenekvegelecek.com Gayret bizden takdir Cenabı Hak’tan…
Orhan Karakuş, Baki selamlar… 8.10.2021
Kategoriler
Son Makaleler
-
YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş