Doğal Gidişatla Uyumlu Sulh Yapıcı Bir Hareketin Dinamiği 1-Orhan Karakuş
İklim krizleri, doğal felaketler ve insan eliyle yapılan çevresel felaketler de göz önüne alındığında gelecek endişesi içinde kâbus dolu günler yaşamaktayız.
Birey, toplum ve doğa bütünlüğü…
Milenyumda; kendi varlığımızı odağa koyduğumuz, bireyci dürtülerimizi özgürlük şalı altında gizlediğimiz ve biricik olduğumuz sanısını üreten nefsi kültürel formu dağıtan covid19 pandemisi, yaşamın her alanında yeni bir dönüşüm başlattı. İklim krizleri, doğal felaketler ve insan eliyle yapılan çevresel felaketler de göz önüne alındığında gelecek endişesi içinde kâbus dolu günler yaşamaktayız.
Farkındalığımız, kendi sağlığımız özelinden toplumsal ilişkilerin çeşitli formlar aldığı kamusal alana doğru eviriliyor. Börtü- böcek, canlı -cansız ayrımına son verip tüm halikin haklarına bütünlük içinde baktığımız sorumlu davranış edimlerine geçişler yapmaya gayret ediyoruz. Bu bilinç sıçraması öncelikle vicdanı cüzdanından önde gelenlere sirayet etmektedir. Kahır ekseriyetle haris bir çıkarcılık kuşatması altındaki “biricik birey” kendi özsel değişimini sağlamak için kendi içinden zırhı delerek çıkabilmesi çok kolay görünmüyor. Zaten; istediğimi söyler, canımın çektiğini yaparım, “ben özgürüm” formatı verili koşullar tarafından işlemez hale getirilmektedir.
Dönencelerdeki değişim enerjisinin ekosisteme yüklenmesinin bir versiyonu olarak toplumsal dirimselde ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik etki direnci önündeki bentleri birer birer çökertiyor. Kendini sükûnetle ifade eden ve hür davranışlarını doğal gidişatla uyum içinde etkin kılan sulh yapıcı bireyler zuhur etmektedir. Bu sulh yapıcı “özgün ve hür birey” patolojik vaka haline gelmiş nefsi mülkiyetçi sistemi aşacak olan dönüşüm -değişim dinamiğinde “çözücü çekirdeklerin özü” haline gelmektedir.
Bu çözücü çekirdeklerin yeni tarz bir hareketle koordine oluşturacağı bağlantı formalarının birlikte davranış edimlerini geliştirmesi: Hakikati yakın kavrayan sözün üretimi ve meydana gelmekte olan kaotik meselelerde olası olayların Fuzzysel mantığın süzgecinde irdeleyerek sonuçlar üretmesi gerekmektedir. Tüm halikin meselelerine duyarlı kendi kurtuluşunu gerçeklemek isteyen insanlık, ortaya çıkan değişim enerjisine bağlı olarak mülkiyet ilişkilerini ve teknik donanımlar üretimini kamusallaştıran çözümler için bambaşka hallediş tarzlarının yaşamada vuku bulmasına neden olacaktır.
Kaos sarmalında araftayız…
Daha önceki yazılarımdaki irdeleme ve analizlerim çerçevesinde yeni tarz toplumcu yurtsever bir hareketin kültürel formda üreyim yatağını ( bknz: Vicdani politik bir rota için meşveret(1) – Orhan Karakuş » Gelenek ve Gelecek) dile getirdim. Son yazılarımda sıkça atıf yaptığım kaotik dallanmaların günceldeki yoğunluğu ise katmerleşerek artmaktadır. Bugünün dünyası yazılarıma ara verdiğim dört ay öncesindekinden daha karmaşık ve gelecek endişe katsayımız daha yüksek ve belirsizlikler gün be gün artmaktadır.
Dünya hükümranlığını elinde tutan sözde demokratik emperyal batı bloğu, çıkmazlar içinde açmazlara savrulmakta, otoriter doğu bloğunda ise çatışmalı kitlesel dirençleri içselinde vukuu bulmaktadır. Sancılı süreçler diplomatik alanların dışına taşarak silahlı ve pisikolojik güç mücadeleleri formuna evirilmiştir. Amerikan başkanlık seçimleri (ne kadar demokratik olduğu Bernie Senders’in beyanlarında) ikili yapı üreterek kadük halde sonuçlanmıştır. ABD’nin başkanlık devir sorunu kendi içinde iç savaş parametrelerini ve etki faktörlerini artırarak yeni gerilimler üretmeye devam etmektedir. AB ülkelerinin rahatı kaçmış, pandemi etkisiyle çöken sağlık ve eğitim sistemleri ekonomik krizin de etkisiyle mevcut yönetimler, alışıla gelen yaşamsal refahı yeniden tesisi ve güncelin çevriminde yapısal olarak zorlanmaktadırlar. İngiltere AB sürecinden tamamen kopmuş, ABD-Kanada-İngiltere ve İsrail’in merkezde olduğu uydu ülkeleri de yanına alan yeni bir güç merkezi ortaya çıkmıştır. İngiltere’nin bütçede önümüzdeki yıllara da sarkacak askeri ödenek payını yükseltmesi içinde bulunduğumuz top yekün harp sürecinin yeni aşaması olan “fiili dünya savaşına” hazırlıktır. Doğuda Çin, kendi başına nüfuz alanlarını “pandemi kontrolümde” yutturmasıyla tüm dünya hinterlandına yayma istinadına geçmiştir. Çin yönetimi “Şengay beşlisini de” tedirgin eden bu fiili savaş sürecine hazırlanmaktadır. Her yerde ve yöremizde çatışmalar uç vermektedir.
Ülkemiz Türkiye, dört cephede bu fiili savaş sürecinin içindedir. Ermenistan haydut devletinin işgal ettiği topraklardan başlattığı yeni saldırılar kurulan Azerbaycan –Türkiye ekseniyle tersine çevrilmiş can ve kardeş Azerbaycan halkı “fiilen Karabağ’ı azad” ederek süreçten muzaffer çıkmıştır. Rusya’nın dayatmasıyla aralarında yapılan antlaşmaya rağmen ateşin kozları harlanmaya devam etmektedir.
Yeryüzünde sadece sağlık ve anayasal yargı alanları değil ekonominin tüm birimleriyle nefsi siyasetin yapısal devlet kurumları da kendi içinde burulup çökmekte ve kanamalı iç bunalımlar üretmektedir. Kısaca durum vaziyet tam bir “tarihsel çorba”…
Türkiye, mevcut hükümet sistemi çerçevesinde zorlamalarla kurulan “tek adamlık tiranlığı” altında:
- Sağlık sisteminde; kontrolden çıkan bulaşı ve şeffaflığın rafa kalktığı resmi pandemi yönetimi,
- Eğitimde; fırsat eşitliğini tamamen iğdiş eden yetersiz fiziki ve teknik altyapı,
- Ve de ekonomik-sosyal alanlar konkordato ve iflaslar altında; “üretim felci tıkanıklığından kaynaklı tedarik zincirlerinin koptuğu yokluklar içinde kıtlığa doğru” yoksun yoksulluk sürecindedir.
İç güvenlik açısından ise “Kanal İstanbul’u devlet projesi zarfını” sarıp, İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na soruşturma açılması, CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaoğlu’na “sanal mektupla” mafyamsı tehdit ve Anayasa mahkemesine sille gösterme dahil anayasal kamu otoritesi dışında eğilimler ortaya çıkmıştır. Mevcut MHP destekli AKP iktidarı kendi faaliyetleri çerçevesindeki açılış, toplantı, kongre ve sosyal etkinliklerini fütursuzca yapmakta, dini istismar edeceği alanlarda kuralları gevşetmektedir (Sanki buralarda salgın yok) … Yönetsel idari sistem kolluk güçleri pandemi bahanesiyle “gücünü mağdurda sınayarak” anayasal hak arama yollarını da askıya alarak, sağduyu ve meşruiyet temelinden hızla uzaklaşmaya başlamıştır. Türkiye’miz , “yönetilemez bir ülke haline” sürüklenmiştir.
Ekonomi ve hukuk alanında demokratik açılımlar ve reformlar söylemine rağmen kendi tıpkı benzerini muhalefette de üreten “sahışlar siyaseti” mafil ilişkilere göz yuman ve bazen de kendi içinden sözüm ona demokratik (Bülent Arınç’a atfen )söylemlerle kendi varlığına da muhalefet ederken “yavrular üreten” ve top yekun, beşi bir yerde, karnı sancılı muhalefeti ve tabanı eriyen güdük iktidarı ile yan yana tam bir “ucube rejim” ortaya çıkmıştır.
Mevcut siyaset tarzını aşacak, yurtta huzuru, birliği ve dirliği yeniden tesis edecek, kurucu iradesini doğal gidişatla aynı istikametteki uyumdan alacak vicdani politik rota temelinde meselelere çözüm üretecek, bilimsel uygulama planları yapacak ve kültüreldeki beslenmesini kadim külliyattan damıtığımız “temel küme’ye” dayayan (bknz: www.gelenekvegelecek.net vicdani politik rota yazıları/…) güçlü bir ilmi ve bilmi bir muhalefet hareketi boşluğu doğmuştur…
23.11.2020, Orhan Karakuş, baki selamlar…
Başlıklarıyla
1.Kaos halindeki dünyada demokratik oluşumlar kıvılcımlar saçacak…
2.Türkiye’de toplumcu yurtsever bir oluşum… Devam edecek…
Kategoriler
Son Makaleler
-
YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş