Ülkemizde mevcut rejim/iktidar muktedirleri sitemden alternatif bir seferberlikle makul bir çıkış yolu üretme yerine batışı birlikte koordine ediyorlar. …Saraylı iktidarının değişimi açısından erken seçim çağrısı ve meşru direniş formları sözde bile olsa “demokrasi dışı arayış yöntemlerine karşı bir çözüm” olacaktır. … Velakin bu sistemin pansumanla restorasyonu kangren olmuş dertlere bir çare değildir. Sistemin sömürü çarklarının çevrimi açısından hiç bir şey değişmeyecektir.
“Temeli kültür” olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, toplum devleti geniş tabanlı formuyla sulh ve huzur içinde doğal gidişatla uyumlu kalkınan Güçlü ve Hür Türkiye’nin sarsılmaz dayanağı ve üretecidir.
Mevcut CHP genel merkezi, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh”, “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” kadim vecizelerinin ruhunu ve çağdaki değişimi okuyamıyor.
Temeli kültür olması hedeflenen yurttaşlık odaklı Türkiye toplum örüntüsü : “Horasani kadim kültürelin özü olan hakkaniyet ve sulhu” terk eden bir hafıza kaybına sokulmuştur.
Çok sevilen “müzakere ve diyalog” kalıp sözü nefsi mülkiyetçi düzenek yapılarının pazarlık argümanıdır. Vicdani politik rotanın olmaza olmaz gereği yurttaşlık temelinde kul hakkına riayet ve tüm halikin hak ve adalet arayışıdır.
M. Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki ruhtan feyiz alarak teorinin meşakkatli uğraşısı ışığında bu kaotik ortamlardan çıkış için “destansı bir yol güzergâhı” açılmalıdır.
Toplumsal akışta bize gösterilen olgusallara nefsi kültürel ile kuşatılmış aklın bakışı ötesinde bir yaklaşımla gelişim dinamiklerini irdelemeye ihtiyacımız var.
Sadece ülkemizde değil tüm yeryüzünde; düzenin restorasyonu için yazılan kalkınma programları / entirk ve sultacı yönetim yapılarıyla donatılmış nefsi siyasetin çözüm reçeteleri, artık gezegenimizin gününü kurtaramıyor.