Skip to main content

Yazar: Gelenek ve Gelecek

YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?

Büyük manzaranın hâl tercümesi…

III. Dünya topyekûn teknohibrit harbi, ülkelerin alt yapılarına yönelik siber saldırı süreçlerini yedeğine alarak, sosyo-psiko savaş ve taktik nükleer silahlar konseptine doğru genişliyor. İki buçuk yıldır süren Rusya -Ukrayna savaşı daha önceki saptamalarımızda belirtiğimiz gibi doğu/ batı blokları cephe harbine evrildi. İngiltere güdümlü NATO’nun yeni sekreteri M. Rutte bu saha çatışmalarında daha etkin ve etkili olacak müdahalelere başladı. Tüm ülkelerin başta savunma sanayii harcamalarını yükselterek savaş ekonomisine kaymaya başlaması, AB ve NATO’nun Avrupa’da sözde savunma özde yeni saldırı kuvveti kurması, Rusya’nın alt yapı ve içlerinin vurulması çıkışlarıyla batı bloku harbi derinleştirmektedir. Rusya’nın Kursk bölgesinin Ukrayna’nın işgalinden temizleme faaliyetleri, bu savaştaki nispi ve kofti blokajın kırılma hattı olacaktır. Kuzey Kore’nin fiilen bu cephe savaşında vaziyet alması doğu /batı yarılmasını apaçık görünür kılmıştır. Hem batılı ülkelerin başta ABD, İngiliz Uluslar topluğu ve AB ülkelerinin hemen hemen tamamı, hem de silahlı savaş örgütü NATO diken üstünde oturmaya başlamıştır. BRICS ve Şengay ‘ın savaş konseptine yoğunlaşması, Hindistan joker kartıyla dengeye getirilmeye çalışılsa da savaşın lojistik kısmında etkili olamaya devam eden Çin, bölgesel olarak, öncelikle İsrail’in “arz-ı mevudu“ karşısında konumlanmış olan İran ve çevre ülkelerine pratik destek versiyonları oluşturacaktır. İran -İsrail gerilimi karşılıklı bir savaş oyunu değil bu bloklaşmanın yeni cephesidir. Çok türlü sosyo-psikolojik yapısallar olan teopolitik, jeopolitik ve ekopolitik yıkımcıl savaş sacayağında yan yana gelmiştir.

ABD seçimleri İsrail saldırganlığına cephe gerisi destek formunda ilerlerken, İngiltere çevreleri buraya müdahaleyle Kamala Haris’in ipi göğüslemesinde etkili olmaya çabalayacaklardır. Trump bu gerçeği faaş edererek “Kamala III. Dünya savaşını tüm cephelere yayacaktır” demiştir. Yeryüzünün her yerinde yıkım kırım savaşın yayılması , Akdeniz’de Kıbrıs üslerinden İran hedefli, Karadeniz’de Kiev üslerinden Kırım odaklı  savaşlarının tutuşturulması ve Asya pasifikte okyanuslar sıcak cephesinin açılmasına ramak kalmıştır.

 

Türkiye  sosyo-psiko savaş içine çekilmiştir…

Dört bir yanı yangın yeri olan Türkiye’de baş döndürücü siyaset atraksiyonları, günlük maişet derdindeki geniş kümeleri derin kaygı ve endişelere gark etmektedir. İlmen nefsi siyaset MHP’de de yarılma yaratan Devlet Bahçeli’nin gong vuruşuyla ringde karga tulumba birbirine girişmiştir.

Kürt meselesi, hukuki ve kültür alanlarında yapılacak değişim ve dönüşümle, can denkliğinde yurttaşlık bilinciyle ve razılıkla helalleşme temelinde ekonomik yapıda toplumcu iktisadın uygulanması, sosyal alanda hür yurttaşların kaynaşmasıyla hâllolur. Vicdani politik mücadelenin  eş yöneltisinde güç birliği için öncelikle şu konuda bir netliğe ihtiyacımız vardır: Meseleler, problemler ve sorunlar birbirinden farklı, kapsamına göre çözüm yolları üretilmesi de birbirinden ayrıdır.

Meselenin hâllinde, tasavvurda hakkaniyetli tutum ve hâl tarzında naif yaklaşımla nitelikli değişim ve dönüşüm gerektirir. Sabırlı ve naif bir yol takip edilir.

Problemler çözümünde, tasarımla kaynağındaki veriler dâhilinde nazik ve zekice çıkış yollarını içerir. Sorun, patolojik olup, planlı operatörler tarafından içindeki necis vakaların ayıklanması ameliyatları yapılır.

Çokça tekrar edilen bayatlamış “kalıp sözcükler ve sloganlar” zihni faaliyetlerimizi kendi dar kapsamına alır, düşün deviniminin gönül deminde akletmesini baskılar. Her olgusal dinamiğin olası skala ve spektrumları dikkate alınarak, vicdani istikamette tavır alışıla yeni bir dirimsel süreci başlatmak için tüm alanlardaki birikimlerin irdelemesinde bulunmak lüzumu vardır.

Ülkemizde son bir ayda meydana gelen fır döngülü zikzak siyaseti,  sıkılı yumruklarla  söz dalaşı ve ip fırlatma tartışmaları, Narin cinayeti, Sıla bebek vahşeti, yeni doğan bebek katliam çetesi, TUSAŞ’a  yapılan terör saldırısıyla  birlikte güvenlik  açığı, teröristlerin Hollywoodvari  görselleri,  Esenyurt belediye başkanının şafakta tutuklanması ve usulsüz kayyum atanması,  toplumsal çürüme ve meşruiyet tartışmalarının derinleşmesi sosyo- psikolojik harp vaziyetidir.

Kürt meselesinin” kültürel kaynaşma yerine nefsi siyasal boyutla konuşulması, pek çok çevrede meseleyi dinamik yöneltisi farklı ve yanlış bir kavramsal olan “Kürt Sorunu” olarak ifadelendirilmesi  konunun özünü zedelemektedir. Ortalıkta süre giden ve yoğun bir zihin bulantısına sebep olan sözde aydınlar tartışmasında; kimi iki milletli federe çözüm, kimi Türkiye’nin hamisinde “Kürt bölgesel devleti”,  kimi 3. Demokratik cumhuriyette “özerk Kürt bölgesel yönetimi”, kimi de dört bölgeden terkip ayrı bir “Kürt devleti”  projekt bölüntülerini emperyal senaristlerin ayrımcı ve ayrılıkçı diliyle konuşmaktadır.

Türkiye, Atatürk’ün misakı millisini, çağı aşan ve uylaşıma dayalı  bir fikriyatla güncelleyerek: Kürt meselesini,  yanı sıra  Ermeni meselesini,  hatta sığınmacıların  büyükçe bir kısmını kendi ülkelerine dönüş planlamasını yaparak, geride kalanlarla, düzensiz göçmenler meselesini hukuki  ve kültürel  olarak eş yöneltide büyük bir kaynaşma değişim  ve dönüşümü olan kültürel devrim halkasıyla hâlledebilir… (Bknz www.gelenekvegelecek.com  kültürel devrim halkası)

 Böylece tarihsel olarak Asrupai hâlelenme akışı hâlinde olup Horasani  demle fütuhatı güçlenen  ve   Mustafa Kemal Atatürk’ün  “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” vecizesine uygun kadim bileşik Türkûn kültürelindeki doğal ritmik hakkaniyetli, can denkliğinde yurttaşlık bilincine dayalı  üniter devlet hâl tarzını yaşama  geçirmiş oluruz.

Topyekûn pisiko -teknohirbit harbe karşı acil sulh cephesi

Milenyumla başlayan 3. Dünya topyekûn harbi, Asya’nın fiili işgali için senarize edilen farklı merhale ve aşamaları geçerek, topyekûn psiko-teknohirbit harbe evriliyor. Doğanın evrimsel aritmik rezonansı, iklim krizi, çoklu derin eko/teo/jeo/politik krizler, burgaç halinde kaotik sosyo-psiko alt üst oluşlarla yıkımcıl bir devresi yaşanıyor. ABD’de fırtınalar, İspanya’da ve Asya’da oluşan belki de Orta Avrupa’da oluşacak olan büyük seller, gıda krizi sonucu açlık ve düzensiz göç dalgaları, olağan dışı beklenmedik depremler, hasılı yeryüzü büyük MALHEME-İ KÜBRA hem hâlinde debeleniyor.

Türkiye “Yurtta sulh cihanda sulh” sulh yapımcılığı temas ve girişimleriyle öne çıkmalıdır. Yeryüzünde mazlum halkların sesi olan dinamik örgüsel yapılarla;  AB’nin savaşlara karşı çıkan ülkeleriyle batıda , yanı sıra Ortadoğu ve Avrasya’daki tarihsel bağlarıyla doğuda, çift çekirdekli sulh cephesi inşa etmede eş yönelti gücü olmalıdır. Bu evrenin basit kuralı, “ateşi kes sulhu inşa ettir.”

Allah cümleten selamet versin…Baki selamlar       
Orhan Karakuş,   02.11.2024         

Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş

Yazılarıma gelen cevaplar ve yöneltilen bazı sorular oldu. Dünya düzeninin yeniden şekillendirilmesine yönelik görüşlerimin ilgi çekici bulan ve kullandığım söz dizimindeki bazı kavramların manalarını ve nasıl uygulanabileceğini daha iyi anlamak için bana yöneltilen bazı soruları ve cevaplarımı paylaşmak isterim:

okumaya devam et

Ya Cehennem Ya da  Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş

2000’li yıllar başında vukuu bulan topyekûn harpte ülkeler savaşı Türkiye’nin de cephe ülkesine doğru savrulduğu bir mecrada şiddetlenerek sürme istinadı taşıyor. Karadeniz’de vukuu bulacak bir deniz ve hava savaşı ve akabinde kara savaşları yakın tehlike olarak ufkumuzu sarmaktadır.

Tüm Yeryüzü Yıkımcıl Bir Savaşa Doğru İlerliyor

 ARAFTAYIZ -1 başlıklı 29.04.2024 tarihli yazımızın, yeni  bir politik kulvar bölümünde:

“1- Basına yansıyan yüzer bilgiler analiz edildiğinde Arasat’taki pek çok ülkede, iç savaş ve bölgesel çatışmalar senarize edilmektedir. İran’ın Ortadoğu sıcak çatışmalarına direkt çekilmesi ortamı daha da yıkımcıl kılacaktır. Tüm bunlara karşı nefsi mülkiyetçi düzeneğin mağdurlarınca sulh ve hakkaniyet cephesi  kurulacak, can denkliğinde insan kardeşliği tealinde huzur  dolu bir dünyanın doğuşu  örülecektir.

….

   2- Tarihselde vukuu bulduğu gibi bir kez daha kapitalist emperyalist sistem saldırgan savaş sanayi destekli sektörleri ve elektronik harp tekniklerini kullanarak çoklu bunalımını aşmaya çabalamaktadır. NATO’nun genel sekreter değişimi, Çin/ABD gerilimi, Polonya’da nükleer üs kurma girişimleri, Güney /Kuzey Kore ve Tayvan üzerinden provokasyon vb. yarınlarda beklenmedik alanlarda kaotik burgaçlar.  Bu süreçler mülkiyetçi tarihseldeki vahşi uygarlığın son katresi olup çöküş ve değişimi de beraberinde getirmektedir. Yıkımcıl tahrip dinamiğine karşı dirimseli koruyan ve doğal gidişatla uyumlu yeni bir toplumcu hürriyet nizamın kurulması için, kamusal faydayı gözeterek sulh ve huzur ortamına geçişi sağlayacak devrimci bir iradenin oluşması kaçınılmazdır.”

Bu iki paragraf içinde yeryüzünde sürmekte olan mevcut çoklu kriz ortamının ve topyekûn harbin sıcak savaş 1. ve 2. cephelerinde çatışmalar şiddetlenirken, olası yeni cephelerin derinleşen boyutlarının ortaya çıkışı yanında yeni bir dünya nizamı için değişim dinamiklerinin sarmal halinde bir aradallığı görülmektedir.

Şimdiye kadar geçen bir buçuk aylık (45 günlük) sürede NATO-Rusya dolayımlı olarak Çin’in dahil olduğu savaşta, Batı’nın İngiltere mahreçli stratejik derinliği destekli Ukrayna’daki müttefik savaş güçlerinin, “Rusya’nın içlerini geniş anlamda vurma” konseptine, Rusya’nın nükleer silah kullanım tehdidi salvoları ortaya çıkmıştır. Bu atraksiyoner durumla yüksek boyutlu Avrupa – Rusya savaş gerilimi örülmektedir. Karşılıklı olarak tansiyon gün be gün yükselmekte belirli aşamalarındaki ara geçişleri taktik – stratejik hamlelerle tırmanmaktadır. İsrail’in  Hamas güçlerinin  saldırıları bahanesiyle  Filistin’e yönelik başlattığı vahşi katliamlar, dolaylı olarak direniş cephesi adlandırmasıyla oluşan Lübnan–Suriye-Hursi Yemen ve İran eşgüdümlü yapıdan direkt olarak İran, çok boyutlu provoke edilerek açılan bu 2. savaş cephesine çekilmeye başlanmıştır.

Muhtemelen 3. Cephe Baltık denizi civarında Rusya-Avrupa kuzey hattı, 4. Cephe Karadeniz havzasında denize kıyı ülkeleri kapsamına alan hava–deniz savaşı ve 5. Cephe Asya pasifikte Japonya-Avusturalya odaklı Tayvan–Çin kutup dokumalı ve Çin’i savaş cephesine çekme minvalindedir. Bu gelişmeler basına sızan türlü açık bilgilerin sunduğu verilerin analitik irdelemesi sonucunda söylenebilecek gelişmelerdir. Mahfil derinlerde ne tür senaryo ve operatif atraksiyonların yürütüldüğü ise buz dağının altındadır. Tüm aklıselim yapı ve sulh yapıcı dinamiklerin sürece aktif müdahalesi kati şart olarak gereklidir.

Avrupai Tarz ve Amerikan Pembe Rüyasının Çöküşü

İnsan haklarının gelişim seviyesi, medeni ilişkilerde yapay bir seciyenin yüksek karakteri ve ulaşılması gereken cilalı sahte Kopenhag Kriterleri” belgeli Birleşik Avrupa demokrasisi,   cicili çekim cazibesini kaybetmiştir. Topyekûn harbin derinleştirilmesine ve Rusya’nın sömürgeleştirilip yok edilmesine karar veren ABD ve İngiltere’nin, AB’ın yaşamsal mimari sürecinden çekilmesinden beri bu meşum seciyede hızla çökmektedir. Son AP (Avrupa Parlamentosu) seçimlerinde çoklu krizler altında yoksullaşan yığınlar, gençliğin geleceğe yönelik kaygıları ve sürece karşı tutumu, kırsal üreticilerin tepkisi ve savaşa karşı yükselen orta sınıf hareketi, Avrupa’nın ABD ve İngiltere işbirlikçisi, savaş yanlısı liberal ve sosyal demokrat görünümlü hodbin ırkçı-faşist siyaset düzlemini parçalamaktadır. Avrupai tarzın bu nobran ikiyüzlü konumlanışını Ukrayna–Rusya savaşında aldığı doğrudan müdahale tutumunda ve İsrail’in Filistin’i yok etme saldırılarında destek olan tavırlarında apaçık yaşadık. AB’de görüntüde sanal olarak var olan demokratik ve insani değerlere dayalı sulh yapıcı barış gücü olma iradesi fiilen çöç olmuştur. BM ise konuşulmayacak kadar edilgenleşmiş, etkisiz bir meftadır.

 Refah ve özgür yaşamın doruğu olarak sunulan Amerikan pembe rüyası çekimindeki batıya akın entelektüel alanda durmuştur.  ABD, Irk ayrımı, göçmenlere karşı uyguladığı dışlayıcı politikaları, toplumsal katmanları dikey kesen gelir ve refah paylaşım düzlemindeki aşırı uçları oluşturan farklı dağılımlar ve iç savaşa doğru evirilen güney-kuzey bölüntüsünü anıştıran cumhuriyetçi-demokrat siyaset kırılmaları içinde debelenmektedir. Kısmen görece güvenli ve istikrarlı ABD emperyalist nefsi mülkiyetçi düzeneği, kendi çıkmazlarını aşmak için dünyada izlediği küresel savaş oyunları, darbe tezgahları ve iç savaş kışkırtıcılığı vesile sunduğu pembe rüya kabusa dönüşmektedir. Önümüzdeki Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri farklı operatif atraksiyonlara açık olup,  Biden’ın yerine başka bir savaş kışkırtıcısı İngiltere ‘deki benzeri gibi bir tipol aktiristin ortaya çıkmasına gebedir.

Sulh Yapıcı Barış Gücü Oluşumunda Atraktör Türkiye

Öncelikle savaş ve katliamlar ortamın durması, sakinleşmesi ve toz bulutlarının dağıtılması için ılıman bir esenlik yelin esmesi gerekmektedir. Tarihsel birikimi ve beşeri bağlarıyla üç kıtada özgün varlık olan Türkiye Cumhuriyeti, yaşamsal alanlarda mimari ve toplumsal ilişkilerin yeniden yoğrulmasında kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhumuzda nakş vecizesi, Yurtta sulh, cihanda sulh” düsturu ile birlikte Asrupai hâlelenme platformu (Asya ve Avrupa’nın bir aradallığı olan bileşik adı olarak Asrupai)  ülkeleriyle eş yöneltide inisiyatif almalıdır. Bu konumlanışında yakınımızdaki Karadeniz kıyı ve Akdeniz deniz kıyı ülkeleriyle oluşan birlik, ekonomik bağlantıları ve istişare  platformlarında  kültürel, sosyo- ekonomik ve psiko-politik asrupai halelenme formu girizgahına öncelikle kendisi girmelidir. Türkiye, Macaristan’ın NATO’ya karşı aldığı tutumu da irdeleyerek uyum birlikteliği kurabileceği ülkelerle eş yönelti atraktörü olarak örgüsel yapılanış daveti sunmalıdır. Bunun gerçekleşmesi istikametinde yol alınırken: Türkiye toplumunun her ferdi, can denkliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin mümtaz yurttaşları olarak, doğal gidişatla uyumlu bilinçle, toplum devleti marifetiyle oluşturacak kul hakkına riayette hakkaniyetli tutum ve razılıkla helalleşme temelinde sağlanacak; adalet, sulh ve huzuru birlik ve dirlik içinde yaşamaya yönelik bir psiko-politik vicdani hatta buluşmaya da gayret edilmelidir.

Yeni bir dünya nizamının oluşumuna örgüsel katılımcı olabilmek için yaşamı yoğuran deruni Türkçe’nin mündemiç olduğu felsefi dizgenin temel kümesinin öz değerleriyle kendini çağımızda hakikati hemen hemen yakın kavrama ekseninden ilmî ve bilmi senkronize oluşum süreçlerine kendilik hâlinde gayretle toprağımızdan ağrı katılımcı olunması gerekiyor. Öklid geometrisi düzlemsel olduğu için düşüncenin form alışında düzleştirici belirlemeler yapar. Yaşamı rasyonalite temelinde değişime zorlama yerine, Öklit dışı geometrik formunun yorumlama becerisi, düşün deviniminin vektörel akletme işleviyle sezgisel prodeterministik (Yılmaz Öner) olarak bilinçli tutum ve davranışların üretilmesi lazımdır. Bu hâl tercümesi; kervanı yolda dizelim hâl tarzında; Tasavvufi Praksis yol felsefi dizgenin yoğurma tarzı olan hakikati hemen hemen yakın kavrama işlevselliğinde eş yönelti atraktörlerinin kombine bilgeliğini taşır. İnsanoğlu yeryüzünde değişimi gerçekleyen bilinçli varlığını kültüreli işleyen dil ile sürdürmektedir. Türk insanı, edebi ve yaşamsal akışta lirik kültürelini Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.” vecisesinin ruhuyla, insanlığın şuurlu kurtuluşu için yoğurduğu dilsel değişkenlerinin dönüştürücü gücündeki doğal uylaşımıyla üretiyor. Bu ferdi, örgüsel ve yapısal atraktörlerin sulh yapıcılığı ekseninde yeni süreçlerin oluşum ve örülmesini de gerektirmektedir. Anadolu’da dem alan kadim kültürel teştinin yapılanışı ve yaşamdaki beşeri ebrulanım, sulh ve huzur ortamı için sağlıklı bir akışa evirtilmelidir.

Güney cephemizde, siyo-ing ittifakıyla; arzı mevud hedefli küçük armegadon savaşı , kuzeyinde ise artık NATO mahreçli olmuş Ukrayna- Rusya savaşı sürüyor. 2000’li yıllar başında vukuu bulan topyekûn harpte ülkeler savaşı Türkiye’nin de cephe ülkesine doğru savrulduğu bir mecrada şiddetlenerek sürme istinadı taşıyor. Karadeniz’de vukuu bulacak bir deniz ve hava savaşı ve akabinde kara savaşları yakın tehlike olarak ufkumuzu sarmaktadır. Yeryüzünde derinleşerek süren çoklu kriz ortamları her alanda katmerli olarak yaşanmaktadır. Tüm kıtalarda kıtlık, kuraklık, harp ve darp ortamlarında sanki bir acayip devir olan vahşi bir melhâmeyi kübra hali vukuu bulmaktadır. Bu süreç sükûnetli bir tarzla sulh ortamına evriltilemez ise yeryüzü 2030 yıllarına kadar hercümerç olabilir. Sulh ve hakkaniyet cephesi acil ve yakıcı bir ihtiyaçtır. Cehennemden kaçış istikameti ancak hep birlikte örülecek sulh ve huzur ortamıyla sağlanır.

 Kurban bayramı vesile Allah cümleten hepimize sulh ve huzur istikametinde yol açıklığı versin…      

                                                                                                                        Baki Selamlar …    Orhan Karakuş 17.06.2024

Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen

Batının değişimi yapacak diye vazettiği sınıf ise, burjuvazi, baştan itibaren işbirliğine yatkındı. Sınıfsal çıkarları gereği daha fazla kar peşinde idiler. Verili zenginliklerini ve güçlerini iki yoldan sağladılar. Mülkün yağmalanması ve Batı ile işbirliği yaparak.

okumaya devam et