12 Eylül 1980 Amerikancı Darbe ve Sol Siyasetler – Haluk Başçıl
1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, 12 Eylül darbesini ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber verdi. ABD Büyükelçisi Spain de Washington’a “endişe edilecek bir durum yok mesajını” geçiyordu.
12 Eylül Amerikancı askeri darbesi, önce temsili parlamenter rejimi askıya aldı. Ardından tüm siyasi partileri yasakladı. Lider kadrolarını tutukladı. Göstermelikte olsa faşist saldırıların odağındaki siyasi parti MHP’yi ve onun sivil faşist örgütlenmesi Ülkü Ocaklarını da kapattı. MHP lideri Alpaslan Türkeş –saklanıp hemen teslim olmasa da- o da parti üst yöneticileri ile birlikte tutuklandı. Kısmı tüm demokratik hakları askıya alındı.
Bu ortamla devrimciler için barışçıl tüm politika alanları ve yolları kapandı. Politika yapmanın tek yolu devrimci karşı şiddetti. İyi de kime karşı? Sivil faşistler ortadan çekilmiş, sivil-resmi faşist saldırılar durdurulmuş, silahlar susmuş ve “barış ortamı” sağlanmıştı. Halk “iç savaş” ın askeri darbe ile de olsa sonlandırılmasından memnundu. Cunta çatısı altındaki resmi faşist yapılara karşı şiddet temelindeki bir mücadele hattı izlense, halkın gözünde Cuntanın durdurduğu iç savaşı, bu kez devrimler sürdürüyor olacaktı. Devletin askeri ve polisiyle çatışıyor duruma düşülecekti.
Devrimci Yol dahil kendilerini antifaşist politika ve mücadeleyle sınırlayan ve tüm kitle bağlarını buna göre oluşturan sol ve sosyalist yapılar, kitlesini ve sol kamuoyunu resmi faşist güçlere –ordu ve polise- karşı harekete geçiremez duruma düştü. Geçirebilmesi de mümkün değildi. Bunların faşizm ve antifaşist mücadeledeki maksatları bir ama rivayetleri muhtelif de birdi. Kimisi aşağıdan yukarıya ya da yukarıdan aşağıya tırmanan faşizm, faşist diktatörlük, sömürge tipi faşizm (gizli faşizmden açık faşizme geçiş) ile meşguldü. Dolayısıyla 12 Eylül Cuntası karşısında ne yapacaklarını bilemediler. Daha da önemlisi hiç birisinin Cuntaya yönelik ne ideolojik ve politik yapısı ne örgütlenmesi vardı.
Amerikancı darbe sonrasında Cuntaya karşı yapılan bazı korsan mitingler, bomba görüntülü pankart eylemleriyle devrimci sempatizanları dahi harekete geçiremediler. Bu tür eylemlerin ilerici toplum kesimlerinde dahi sempati uyandırmadığını gördüler ve bundan vazgeçtiler. Emperyalizmin gizli işgali altındaki ülkemizde geniş bir halk savaşı temelinde yürütülecek antiemperyalist strateji ve politika izlemeyi arka plana atan, kendisini antifaşist mücadele ile –bazıları da faşist diktatörlüğe ya da gizli faşizmden açık faşizme geçişe izin vermemeyle- sınırlayan ideolojik ve politik hatlarının altında kaldılar. Kitle desteklerinin Amerikancı Cunta ile birlikte bir anda çekildiğine şahit oldu. Adeta felç oldular. Ne yapacaklarını bilemediler. Kısaca tam bir siyasi iflas karşı karşıya kaldılar ve teslim oldular.
12 Eylül 2022 Haluk Başçıl
Kategoriler
Son Makaleler
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş
-
Cennet – Saffet Bilen