Skip to main content
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş

ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş

31 Mart 2024 seçimleri üzerinden bir ay geçti. Belediyeler  “el değiştirdi” diye kabaca bakılan sonuçlardan çıkan tablo, esasen nedir?

 Mevcut durum analizinin irdeleme sonuçları…

Ülkemizde 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonuçlarını hatırlarsak (Not: Veriler sağlıklı ve sağlam mı? Buna zımnen tam sağlıklı diyemeyiz. )

Katılım oranı: %84,67

Kullan oy: 48.340.184 

Geçerli oy: 46.431.717

Toplam seçmen: 57.093.410 (Sözcü gazetesi)

İl Genel Meclisi sonuçlarına göre AK Parti oyların yüzde 44.33’ünü alarak birinci parti oldu. CHP yüzde 30.12, İYİ Parti yüzde 7.45, MHP yüzde 7.31, HDP yüzde 4.24, Saadet Partisi yüzde 2.71 oranında oy aldı. (Hürriyet gazetesi)

Toplam Seçmen  61.430.934  

Katılım Oranı 

%78.55  

Kullanılan Oy 

48.256.541

Geçerli Oy     

46.046.499   

Geçersiz Oy        

2.210.042

(Hürriyet Gazetesi)

AK Parti                 

35.48%  16.339.771 Oy 

CHP                       

37.76% 17.391.548 Oy

Yeniden Refah        

6.19% 2.851.784 Oy

DEM Parti                

5.7% 2.625.588 Oy

MHP                          

 4.98% 2.297.662 Oy

Diğer                        

9.85%  4.356.000 (yaklaşık 0y yazar notu)

Bu tabloya göre seçime katılım % 84,67 den  %78.55’ e düşmüş (% 7,12), seçmen sandığa tavır almış. AKP %  8,85 oy kaybı CHP % 7,64 oy artışı,  MHP % 3,33 oy kaybı,  HDP (DEM) % 1, 44 oy artışı ve  İYİ parti  % 5 oy kaybı görünüyor. Yine Tabloya göre CHP ve DEM başarılı çıkmış sayılır. Durum gerçekten öyle mi? Pek çok “il ve büyük şehirde belediye başkanları değişti”  ötesinde seçimlerin sonuçlarını bir de şöyle okuma yapalım. Bir başka yaklaşımla 31 Mart 2024 sonuçlarını irdeleyelim:

  Geçerli oyların üzerinden değil de tüm seçmen sayısı olan;  61.430.934 veri sayısına göre,   

CHP            %28,3 yaklaşık 17.385.000
AKP            %26,6 yaklaşık 16.340.000

Seçime katılmayanlar           

% 21,5  yaklaşık 13.207.000
DİĞER(İyi +Zafer+….+ İP ,Deva, Sadet,Me..) % 7.58  yaklaşık 4.356.000  
Y-Refah  % 4.65 yaklaşık  2.856.000
DEM % 4,28  yaklaşık  2.629.000
MHP % 3,74 yaklaşık  2.297.500
Seçimde geçersiz oy protestosu           % 3.59 yaklaşık  2.205.000  (%0,5 – %1 G.Aralığı)

Bu bakışla irdeleme tablosuna,  Türkiye’de yaşayan T.C. yurttaşlarımıza, tüm sığınmacı ve mültecileri, kaçak göçmenleri de dahil edersek 95.000.000 milyon, bu yurtta yaşayan insanın  %50’si, seçim süreçlerine; yaş kısıtı, TC. vatandaşlığı meselesi, seçmen küskünlüğü ve protesto dahilinde katılımcı değildir. Seçime katılmayanlar, protesto edenler ve muhalefette birikenler kahır ekseriyette %70 gibi iktidara karşı duruş oluşturmaktadır. Ana muhalefet dışı tutum alan seçmen dağılımı  % 42 gibi nitelikli bir fark yaratmakta, bu ikiz iktidar/ ana muhalefet bloğuna karşı seçmenin 2/5’i muhalif duruş geliştirmektedir. Mevcut durum irdelendiğinde kesin ve anlamlı bir sonuç olarak;  diğerleri bağlamına yığılan seçmenlerin ve seçimi protesto edenlerin tutum ve tavırlarında yeni bir politik mücadele kulvarın açıldığını, yeni dinamiklerin farklı bir irade oluşumuyla değişim sürecine dahil olacağını göstermektedir.

Yine seçimde geçersiz oy tercihi  %3.59 duyarlı bir nitelikli duruş oluşturmaktadır. Kanımca bu dinamik kitle yeni tarz politik yolun anlamlı bir bileşenidir.

İkinci olarak, mevcut siyaset tablosu verili durumundan şunları çıkarsamak gerekir. 2024’te seçmen sayısı 4.300.000 artmış olmasına karşın partiler döküntü halindedir. Genel olarak  Y-CHP’ (yeni chp) de durumu  muhafaza  ve  konsolidasyonla  kısmi  bir  ilerleme, Cumhur ittifakının “Reisi”  AKP ‘de  genel çözülme, MHP de  sancılı   ve  çöküşlü çekilme, DEM’de  idareyi maslahat,  İyi Parti ve bilumum diğerlerinde hemen hemen  komple bir içe çöküş görünmektedir.

Yeni politik mücadele kulvarı…

 Günümüzde her şey, girift ve kompleks iç-dış birleşik hâlde sarmal olarak gelişmektedir.  Yeryüzündeki “Topyekûn harpteki”  ana manzara: Batı/Doğu emperyalist savaş cepheleri açılmıştır. Kuzey Avrupa, Ukrayna ve Karadeniz’den katliamcı İsrail ‘in mezalimi dahil Güney Batı Afrika’ya kadar:

1.Sıcak Çatışma  Hattı. Avusturalya, Japonya, Amerika ile Çin ve Kuzey Kore

2. Sıcak Çatışma Hattı kurgulanmaktadır.

Basına yansıyan yüzer bilgiler analiz edildiğinde Arasat’taki pek çok ülkede, iç savaş ve bölgesel çatışmalar senarize edilmektedir. İran’ın Ortadoğu sıcak çatışmalarına direkt çekilmesi ortamı daha da yıkımcıl kılacaktır. Tüm bunlara karşı nefsi mülkiyetçi düzeneğin mağdurlarınca sulh ve hakkaniyet cephesi kurulacak, can denkliğinde insan kardeşliği temadinde huzur dolu bir dünyanın doğuşu  örülecektir.

 Elektronik harp teknikleri ve siber kalkan; günümüz saldırı /savunma sanayi savaşlarında kullanılan çoklu başlık taşıyan sofistike dronlar, insansız saldırı cihazlarıyla fırlatılan yada komuta merkezlerinden füzelerinin alt yapısını oluşturmaktadır. Tarihselde vukuu bulduğu gibi bir kez daha kapitalist emperyalist sistem saldırgan savaş sanayi destekli sektörleri ve elektronik harp tekniklerini kullanarak çoklu bunalımını aşmaya çabalamaktadır. NATO’nun genel sekreter değişimi, Çin/ABD gerilimi, Polonya’da nükleer üs kurma girişimleri, Güney /Kuzey Kore ve Tayvan üzerinden provokasyon vb. yarınlarda beklenmedik alanlarda kaotik burgaçlar.  Bu süreçler mülkiyetçi tarihseldeki vahşi uygarlığın son katresi olup çöküş ve değişimi de beraberinde getirmektedir. Yıkımcıl tahrip dinamiğine karşı dirimseli koruyan ve doğal gidişatla uyumlu yeni bir toplumcu hürriyet nizamın kurulması için, kamusal faydayı  gözeterek  sulh ve huzur ortamına geçişi sağlayacak devrimci bir iradenin  oluşması kaçınılmazdır.

Yeryüzünde ve Türkiye’de 1950’ler sonrası emperyalist hegemonya marifetiyle  değişimi  oyalama  için oluşturulan;  uluslararası teşekkül ve kuruluşlar, ülkelerdeki ikiz dayanaklı (merkez sol, merkez sağ) ve diğer radikal  eğilimler diye  sunulan algısal siyaset dizaynı tamamen dumura uğramıştır.          

 Dünyada iki politik eğilim gelişmektedir, harp yanlısı tahripkar sermaye dinamikleri ile sulh yanlısı dirimsel doğal gidişatla uyumlu eş yönelti dinamikleri. Dezenformasyon marifetiyle Y-CHP artık merkez sol oldu, iktidar  “dindarlar ile milliyetçi” muhafazakârların elinde, merkez sağda ise boşluk var, senarist simülasyonu gerçekliği ifade etmiyor. Ülkemizde bu yerel seçimler ile tüm siyaset eğilim ezberleri bozulmuştur. Yüzlerce parti kağıt üstünde kalmış, etkin olanlarda ise çöküş sonucu sancılı yönetsel/ yapısal krizler oluşmuştur. Yeryüzünde ve ülkemizde topyekun harbin iç ve dışta oluşturduğu yıkımcıl koşullarının gelişimine dur diyecek sahici yurtsever toplumsal dinamiklerin dayanışma ağları  ortaya çıkmasına vesile olacak bir yenilenme  ve durulanma  sürecine girilmiştir.

 Vicdani politik mücadele eş yöneltisi…

Bugün yeryüzünde ve ülkemizde öncelikli görev savaş ortamlarının bertaraf edilmesi, sulh yapıcı çözümlerin yaşam geçirilmesidir. Yeni Anayasa yapma tartışmaları değişim ve dönüşüm güçlerinin iradesinin oluşmadığı bu ortamda mevcut  “saray rejimine”  hizmet eder. Politik atmosferde sulh yapıcı fikriyat temelinde yaşamın güncel ihtiyaçları bağlamlarının örülmesi için sahadan özgün sözü süzüp damıtmak gereklidir.  Ülkemizde hayatın olağan akışındaki bozunum ve kesintilerin başında geçim derdi vesile hayat pahalılığı gelmektedir. Temel gıdalara erişim ve fahiş fiyatların dizginlenmesi yanında hijyenik ve sağlıklı ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında tedarik zincirlerinin aracısız ve seri çalışması lazımdır.  Kıtlık ve kuraklık hatta sıcak savaş tehlikesine karşı üretim ve tüketim kooperatiflerine işlerlik kazandırılması için yerel ve merkezi kamusal faaliyetin öne çıkarılmasına acil ihtiyaç duyulmaktadır.

Ülkemizde Mayıs ayına gelmiş olmamıza rağmen yağış rejimi incelendiğinde, bahar ve bu yazın kurak geçme ihtimali oldukça yüksektir, kuraklık kıtlığı getirir. Yeryüzünün çoklu kriz ortamında, temel ihtiyaçları üreten özel teşebbüsün köklü firmaları iflas pençesinde kıvranmaktadır. Har alanda kolektif, eşitlikçi ve ortak mülkiyeti çoğaltan modeller toplum devleti eliyle yaygınlaştırılmalıdır.

Yeryüzündeki tüm toplumlarda yeni bir nizama geçiş evresi yaşanmaktadır. Bu geçiş 2030’lara kadar sancılı ve sarsıntılı sürecektir. Günlük kısır çekişmeleri bir tarafa bırakıp ülkemiz ve devletin bekasına güç veren, birlik ve dirlik içinde kadim kültürel özdeğerlerinden damıtılmış ilkeler manzumesini terkip ederek bambaşka bir politik yoğurma tarzını geliştirmeliyiz.

Nasıl bir örgüsel yapılanış ve mücadele? Sulh ve huzur toplumuna doğru, “Yurtta sulh cihanda sulh” yapıcılığı, başlıklarıyla, İnşallah devam edeceğiz.  Allah hepimize cümleten selamet versin… Selamlar                  

                                                                                                                                            29.04.2024 Orhan Karakuş