Dünya gidişatını III. Dünya Topyekun Harbi olarak tanımlamaktayım. Ülkede nefsi mülkiyetçi düzeneğin izdüşümü olan “ucube rejim ve muhalif görünümlü ikizine” karşı bir konum ve yönelim taşıyan bu küme henüz değişim yönünde sağlıklı bir iradenin bileşeni olmasa da önemli bir eğilimi ortaya çıkartmıştır.
İstanbul sözleşmesine ruhuna şekil veren “eşitlik için pozitif ayrımcılık” kadim kültürümüzdeki kul hakkına riayette hepimiz , ”Bir Allah’ın kuluyuz can denkliğini” içermemektedir.
Medya kalemşörleri, popülist klavye şövalyeleri ve siyasetin elitistleri seçim ortamı vesile tüm toplum kesitlerine göz bağı çekmektedirler. Her yer ve ocağımız ve yanı başımızdaki komşularımız alevlerin sardığı yangın ortamlarında yaşam mücadelesi vermekte, irili ufaklı ilmi siyaset aktörleri kendi ikbal ve menfaatlerine yönelik olarak her yeri güllük gülistanlık göstermektedirler.
Şiirler: Etik söz sanatı…, Yaşam Çiceğinin hikayesidir…(1), El-Hayy ol dedi… (2), Politika Yol demek…(3), Yolu ara ve yolda ol…(4), Yeniden kurulmalı dünya… (5)
Merhum Sinan Ateş suikastı benzeri, “Siyasi suikastlar ve iç savaş tehditleriyle” gündem gelecek ekonomik sosyal kriz içinde boğuşan Türkiye’deki seçim ortamı, (İran iç kargaşası gibi yarınlarda Türkiye’ye de sirayet edecek pek çok olay) çok boyutlu sosyal ve siyasal kargaşaları bünyesinde taşımaktadır.
Ezel evel hemhal idik, ben nefsiyle arza geldik Bu güzelim dünyayı kirli bezle paspas ettik Toprağa sınırlar çekip kıtalara ülke kurduk İnsanlığa renkler çalıp bin bir çeşit ırk türettik
Derhal koşulsuz ateşkes ilan edilerek: Hakkaniyet temelinde sulh yapıcı kollektif organik irade, doğanın içinden geçtiğimiz bu sosyo -pisiko aşamasında sahnede olan bu “vahşi makro dizayn perdesi” dışında yepyeni bir toplumsal nizama doğru hür dünya için vicdani politik rota temelinde bir yol açmalıdır.