III. Dünya Harbine karşı Güçlü ve Hür Türkiye’nin yeri: Sulh ve Hakkaniyet cephesi – Orhan Karakuş

1 Mayıslar, Ramazan bayramı bereketi, Kızıldere ve Dar ağacındaki güller anısına.
1 Mayıslar, Ramazan bayramı bereketi, Kızıldere ve Dar ağacındaki güller anısına.
Derhal koşulsuz ateşkes ilan edilerek: Hakkaniyet temelinde sulh yapıcı kollektif organik irade, doğanın içinden geçtiğimiz bu sosyo -pisiko aşamasında sahnede olan bu “vahşi makro dizayn perdesi” dışında yepyeni bir toplumsal nizama doğru hür dünya için vicdani politik rota temelinde bir yol açmalıdır.
Ülkemizde mevcut rejim/iktidar muktedirleri sitemden alternatif bir seferberlikle makul bir çıkış yolu üretme yerine batışı birlikte koordine ediyorlar. …Saraylı iktidarının değişimi açısından erken seçim çağrısı ve meşru direniş formları sözde bile olsa “demokrasi dışı arayış yöntemlerine karşı bir çözüm” olacaktır. … Velakin bu sistemin pansumanla restorasyonu kangren olmuş dertlere bir çare değildir. Sistemin sömürü çarklarının çevrimi açısından hiç bir şey değişmeyecektir.
“Temeli kültür” olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, toplum devleti geniş tabanlı formuyla sulh ve huzur içinde doğal gidişatla uyumlu kalkınan Güçlü ve Hür Türkiye’nin sarsılmaz dayanağı ve üretecidir.
Ülke çöküşte, kurumlar felç, iktidar ve muhalefet mikrofon elde neo-liberalizm düeti yapıyorlar.
Mevcut CHP genel merkezi, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh”, “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” kadim vecizelerinin ruhunu ve çağdaki değişimi okuyamıyor.
Razılıkla helâlleşme: müzakere, pazarlık ve hesaplaşma mizanına dayanmaz…
10 Kasım anması: “Kurucu felsefenin” ilkelerini kurtuluş ve kuruluşla var eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.
Temeli kültür olması hedeflenen yurttaşlık odaklı Türkiye toplum örüntüsü : “Horasani kadim kültürelin özü olan hakkaniyet ve sulhu” terk eden bir hafıza kaybına sokulmuştur.
Çok sevilen “müzakere ve diyalog” kalıp sözü nefsi mülkiyetçi düzenek yapılarının pazarlık argümanıdır. Vicdani politik rotanın olmaza olmaz gereği yurttaşlık temelinde kul hakkına riayet ve tüm halikin hak ve adalet arayışıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramı ve 01 Eylül dünya Barış Günü’ne atfen…
Geleceğin ekosistem doğallığında, kul hakkına riayet temelinde dönüşüm ve değişimi süreci “yeni ve güçlü bir kurucu iradeyi” gerekli kılıyor.
M. Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki ruhtan feyiz alarak teorinin meşakkatli uğraşısı ışığında bu kaotik ortamlardan çıkış için “destansı bir yol güzergâhı” açılmalıdır.