Skip to main content
BU BAHAR, BAŞKA BİR BAHAR – Orhan Karakuş

BU BAHAR, BAŞKA BİR BAHAR – Orhan Karakuş

 İnsanlığın şuurlu kurtuluşu için doğrudan demokratik katılım mekanizması ile tüm yeryüzünde halik olmuşların (canlı cansız) ekosistemini koruyan hakkaniyetli bir toplumcu hürriyet düzeni kurulmalıdır.

Değişimi öngörmek ve olası kestirimlerin seçim sonuçları ile gidişatı doğru okumak: 31 Mart yerel seçimleri ve olası sonuçları www.gelenekvegelecek.com da yayınlanmıştır. Bu yazıda dünyadaki değişim dinamiği ve Türkiye’deki yerel seçimin meydana çıkardığı manzaranın ana faktör ve değişim parametreleri üzerinde duracağım.

 Yeni politik güç:  Gençlik ve Kadınlar…

 III. Dünya harbi süreçlerine değindiğim (askeri-ekonomik -sosyal -psikolojik) savaşın 4. evresi Venezuela ve İran cepheleri yazımda nefsi mülkiyetçi düzenin krizler sarmalından uzun erimli cephe savaşları ile yeryüzünde kaotik ortamlar yaratığını belirtmiştim.  Bu mecralar bölgemizde de alevlenerek devam edecektir. Toplumların ve dünyanın belirsiz geleceği konusunda hassasiyet gösteren gençler ve insani hislerin duyarlık önceliği ile kadınlar politik arenada farklı formlarda yer alamaya başladılar. Ülkemizde 2013  “Gezi eylemleri “ ile yurt gençliği ve geçen yıl Avusturalya ’da başlayan,  Avrupa ve hızla yeryüzüne yayılan çevre ve iklim değişimine duyarlılık ile dünya GENÇLİĞİ; bu 2019 yılı bahar ayalarında yüksek seviyede değişimci dalga eylemlerini önümüze çıkaracaktır… 8 Mart kadınlar günü eylemleri tüm dünyada ortak bir politik bir ruh kazanma süreci oluşturmaktadır.  Dünyanın bu büyük dönüşümünde KADINLAR sosyal pratikteki öncü rollerini ortaya koyacaklardır. Güdümlü bir fanatik tantananın terör eylemi sonucu Yeni Zelanda da vukuu bulan “Müslüman katliamına ” karşı insan hissi duyarlılığın sembolü başbakan J. Arden, müşfik tavırlar göstererek BM’nin terör eylemlerine karşı ” ayrımsız ortak mücadele” yönünde farklı bir kararın çıkmasına vesile olmuştur. Adilane ve hakkaniyetli şiirsel söz dizimi, sulhuyetli sakinlik içinde duygusal ve vicdani sesleniş, insan onurunu yücelten davranışlar yeni tarz politikanın pratik esasları olacaktır… 

“Yeni hükümet sistemine” ve 2017 Anayasa referandumuna güçlü hayır süreci…

31 Mart 2019 yerel seçimleri genel seçim havasında ve  “tek adamlık dayatmasına  “ bir itiraz olarak sonuçlanmıştır. Mevcut AKP iktidarı ve “Cumhur ittifakı” genel oylamayı kaybetmiştir. Yeterince sonuçları güvenli ve adil olmayan bu siyasi partiler ve seçim sistemi zaten bir garabet. Şimdilerde yerel seçim sonucunda oluşan tabloyu değiştirmek için özellikle İstanbul büyük şehir seçimlerini  “katakulliye getirmek”  ve hukuku zorlayan  “YSK kararları”  kamu vicdanına sığdırılamaz. Türkiye toplumu engin bir feraset ve sağduyu göstererek yerel seçim sonuçları ile başta Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Adana,  Mersin, Eskişehir,  Antalya gibi önemli şehirleri muhalefete tevdi etmiştir. Değişim isteyen geniş kitleler oyları ile yeni bir sosyo- politik süreç açmıştır. Ötekileştirme, dini ve milli duyguları kullanma ağırlıklı nefret dili, güçlü bir oydaşla ile ret edilmiştir. Bu yeni politik mecra kendi akış yatağı olan tarihsel deki sulh ve hakkaniyet geleneği ile uyumlu olacak ve yapay köpürtü engellerini geçip yoluna devam edecektir.

Toplumsal vicdan “yeni olana” yöneliyor…

Bu seçim sonunda yıllardır ortalıkta bulunmaz  “Bursa kumaşı olarak”  dolanan, yüzü ve söylemi eskiyen “siyaset erbabı”, toplum tarafından sahneden indirilmiştir. Bu iradeye karşı inatlaşmak ülkemize bu ekonomik kriz şartları altında hiçbir boyutta huzur getirmez. Sulhuyetli sakinliği ile  “Millet ittifakı “ adaylarından Ekrem İmamaoğlu ve Mansur Yavaş, Türkiye Komünist Partisi adayı M. Fatih Maçoğlu, yıllardır Eskişehir’i yöneten CHP’li Yılmaz Büyükerşen ve Kırklareli bağımsız belediye başkanı M. Siyam Kesimoğlu sürecin başarılı yerel aktörleri olmuşlardır.

Ilıman Laik iklim; İZMİR’den… Tasavvufi yol; Ankara’dan… Değiştirici güç İstanbul’dan…

İzmir seçmeni  “Can Yücel tohum merkezi” kuran Tunç Soyer’i seçerek, sağduyu ile hoşgörü sarmalını  “ılıman laik iklim” olarak batıdan esen ılık bir meltem rüzgarına dönüştürmüştür. Ankara’da yıllardır başkenti koruma mücadelesi veren cumhuriyetçi taban Mansur Yavaş ile yeni satıhlara açılmış, yeniden Anadolu erenlerinin “fütuhat ruhunu” yeşertecek bir yol açmıştır. Olası gelişme olarak sunduğumuz Ekrem İmamaoğlu; İnşallah, İstanbul’u  : ” batı merkezlerine çark olmadan “,  gençlik enerjisi ve sulhuyetli sakinliği ile yöneterek Türkiye için doğal gidişatı gözeten değiştirici bir güç merkezi yapar.

“Edirne’den Kars’ a: Diyarbakır, Urfa, Antep, Hakkâri, Van…”bu yurdun ayrılmaz parçalarıdır…

AKP hükümeti ve önderi, “sokma akıl” ile önce açılım, sonra hendeklere saçılım ve daha sonra kayyum ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirmeye tabi tutmuş,  rencide etmiş ve hırpalamıştır. Bu yerel seçim sürecinde yasal ve mecliste temsil edilen parti HDP’nin terörü yol etmiş PKK ile var olan bağlantıları hukuken ve meşru temelde ortaya konmadan “ terörist muamelesine”  tabi tutulmuştur. Buna tepki olarak tüm yurtta HDP seçmeni “Cumhur ittifakından” daha çok  “Millet ittifakına” destek olmuştur…

Yeni toplumcu program ve doğrudan demokratik tüzük…

Dünya harp ve doğal felaketler altında yeni bir sürece evriliyor. İnsanlar belirsiz geleceklerde kaygı dolu günler içinde yaşamak istemiyor. Dünya toplumları ayrımcı ve ötekileştirme içerikli ve nefret dilli siyaset kalıpları altında kalmaktan bunaldı. Yeni bir ufuk açılıyor ve tan atıyor. Bu gidişatı gözeten bir programda; sulh yapıcı toplum devletlerinin inşası (yeni anayasal süreç)  şartların getirdiği bir vazifedir.  İnsanlığın şuurlu kurtuluşu için doğrudan demokratik katılım mekanizması ile tüm yeryüzünde halik olmuşların (canlı cansız) ekosistemini koruyan hakkaniyetli bir toplumcu hürriyet düzeni kurulmalıdır…

      Baki selamlar… 03.04.2019