Skip to main content
Çökertilip İşgal Edilen Nazi Almanya’sı – Haluk Başçıl 

Çökertilip İşgal Edilen Nazi Almanya’sı – Haluk Başçıl 

Devleti ve toplumsal örgütleri ellerinden alınan Almanlar bundan sonra hayatlarını işgalcilerin vesayeti altında sürdüreceklerdi. Kurucu irade ABD ve SSCB’nin kendi tahayyüllerine göre yapılandırdıkları Alman devletlerini ve toplum yapısını kabullendiler. Zaten başka bir şansları da yoktu.

Çökertilip İşgal Edilen Nazi Almanya’sı  

Devletin kayıtsız şartsız teslimiyeti onlar için tam anlamıyla bir şoktu. Ülkenin her bir köşesi işgal altındaydı. Kaos içinde bir kabus yaşıyorlardı. Hayatta kalmak için bir ev, bir iş bulmak ve gerekli yiyecekleri temin etme telaşındaydılar. Kendilerine yardım edebilecek Alman devleti de yoktu, yıkılmış gitmişti.

a. Konut Sorunu

Alman Kentleri Federasyonu istatistiklerine göre, müttefik kuvvetlerin yoğun hava bombardımanı otuz dokuz büyük şehirde büyük yıkım yapmıştı. Konutların % 22’si (yaklaşık 2 milyonu) tamamen yıkılmış, 3,6 milyonu da ağır hasar görmüştü. 20 milyondan fazla insan sokaklarda ve yıkıntılar arasında yaşıyorlardı.

Bu insanlara, savaş sonrası Batı Almanya’ya doğru yönelen göçle gelen milyonlarca insan katıldı:

  • Nazi iktidarı ve savaş döneminde Alman olmadıkları için Almanyayı terke zorladığı, yerinden ettiği 9-10 milyon insandı. Bunlar savaş sonrası terk etmek durumunda kaldıkları ülkesine, evlerine geri döndüler.
  • Ülkelerinden kovulan, zorla göçe maruz bırakılan sayıları 20 milyona ulaşan Aussiedler, ülkelerini, evlerini terk ederek Batı Almanya’ya sığındı.[1]
  • Birçok ülkede askeri esir kaplarında bulunan 11 milyon Alman askerinin yaklaşık 9 milyonunu savaş bittikten sonra ülkelerine, yaşadıkları şehre döndü.
  • Kırsal alana sığınan yaklaşık 9 milyon insan savaş sonrası yaşadıkları şehirlerine geri geldiler.

Bunların da ihtiyaç duyduğu lojman sayısı 2,4 milyondu. Böylelikle, doğal nüfus artışı ve kısmen tahrip olmuş konutlar hariç,  gerekli konut sayısı 6,2 milyona ulaşıyordu.[2] Kısacası, savaş sonrasında Batı Almanya’da yaşanan konut sorunu bir felaketti.

Savasın sona ermesinden bir yıl sonra dahi, evleri hasarlı insanlar evlerini tamiri için gerekli inşaat malzemeleri bulamıyorlardı. Karaborsa fiyatları ise çok yüksekti. Adları “harabe kadınları”na çıkan kadınların moloz parçalarıyla evlerini tamir etmeye çalışıyordu. Tüm çabalar ve yeni yapılan konutlar sayesinde 8 milyon insan konuta kavuşabildi. Hala 14 milyon insan sokaklardaydı. [3]

Şehirlerdeki yıkım yerleşim bölgeleri sınırlı değildi. Buna fabrikaları, yolları, köprüleri, alış veriş mekanlarını, su, kanalizasyon, hava gazı, elektrik ve telefon ağlarını da dahildi. Şehirler alt yapıları büyük ölçüde yıkılmıştı. Şehirlere, elektrik, su ve gaz verilemiyordu. Soğuk geçen kış aylarında, halkın temel ihtiyacı olan yakacak kömür bulması bile başlı başına bir sorundu. Çünkü 1945’ten Eylül 1947’ye kadar, ABD, İngiltere ve Fransa Alman kömürünü, (dünya fiyatı ton başına 25 ila 30 $ iken) 10,50 $’a ülkelerine ihraç ettiğinden, halk yakacağı kömüre bulamıyordu. Kömür bulamayan Almanların ısınma sorunu, salgın hastalıklarla boğuşurken, bu ülkeler yağmaladıkları kömürden yaklaşık 200.000.000 $ kazandılar.[4]

b. Molozlar Sorunu

Yıkılan şehirlerdeki yıkıntılar, molozlar önemli bir sorundu. Bunlar 400 milyon metreküpe ulaşıyordu. En fazla yıkımın olduğu yer ise ağır sanayi bölgesi olan Ruhr’tu. Sadece bu bölgedeki molozlar yaklaşık 120 milyon m3’dü. Münih, Köln, Stuttgart, Münih, Hamburg, Duesseldorf, Duisburg, Essen, Dortmund, Wuppertal, Elberfeld gibi büyük şehirlerin molozlarının temizlenmesi yıllarca sürdü. Temizlik tam anlamıyla ancak 1965’de tamamlanabildi. 

Molozlar savaşın ve acı anılarının sembolüydü. İnsanlar yıllarca bu molozlarla iç içe yaşadı. Onlara savaş travmasını sürekli ve tekrar tekrar yaşattı.

c. Kıtlık ve Açlık Sorunu

Yaşadıkları bir diğer hayati sorun da karnına koyacak yiyecek ve üzerine koyacak giyecek bulamamalarıydı. Batı Almanya’da halk açlık içindeydi. Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon İdaresine  (UNRRA’ya) göre insanların ortala günlük kalori ihtiyacı 1.800 iken, ulaştırılan 800 kalorinin biraz üstündeki yiyecek yardımları yaşamlarını sürdürmeleri için yetersizdi.

Ülkede insanlar besleyecek yeterli miktarda yiyecek yoktu. Ülke içinde taşıma ağının büyük ağır tahribatı var yiyeceklerinde insanlara ulaştırılmasını zora sokuyordu. Kıtlık ve açlık sorununu aşmak için Müttefik Kontrol Konseyinin temel mal ve hizmetlere getirdiği fiyat kontrolü sorun çözmekten uzaktı. Yiyecek sıkıntısı karaborsayı doğurdu. İnsanlar karınlarını doyurabilmek için karaborsadan, kırsal bölgelerden yüksek fiyatla da olsa yiyecek bulmaya yöneldiler. Reichsmark tamamen değersiz hale geldiğinden takas gelişti. Çoklukla Amerikan sigarasını para yerine kullandılar.

Konsey, acil çözüm bekleyen kıtlık ve açlık sorunuyla bir türlü baş edemedi. 1946 yazında Almanyayı ziyaret eden ABD Ekonomi Bakanı William Clayton,

“Milyonlarca insan yavaş yavaş açlıktan ölüyor” diyerek, yaşanan insani felakete dikkat çekti ve ülkesine yardım çağrısı yapmak zorunda kaldı.

Müttefik askeri komutanlığın yiyecekleri karneye bağlamasına,  Birleşmiş Milletler’in ve Kiliselerin hazırladığı yiyecek yardımlarına rağmen açlık sorunu bir türlü giderilemedi. Almanya’nın kuzeyinde, 1946-47’nin sert geçen kışında, halk kıtlığa karşı protestolar ve grevler yaptı.

5. Alman Sanayisinin Yağmalanması

İşgal kuvvetleri, savaş tazminatının bir parçası olarak, Alman askeri-sanayi kompleksinin dahil 1.800 fabrikanın makineleri söktü ve ülkelerine götürdüler. Bombardımanla fabrikaların tahribi, ardından yağmalanması üretimi durma noktasına getirdi. İşsizlik sorunu daha arttı. Gıda üretimi savaş öncesi döneme göre üçte iki oranında azaldı.  

ABD ve İngiltere yaklaşık 10 milyar dolarlık bir değerinde, çok sayıda Alman fikri mülkiyetine (patentler, haklar, aynı zamanda ticari markalar), teknolojik ürünlere el koydular. [5]  Bunlar; endüstriyel planlar ve fiziksel ekipmanlar, elektron mikroskopları, kozmetikler, tekstil makineleri, teypler, böcek öldürücüler, eşsiz bir çikolata paketleme makinesi, otomatik tereyağı üretim makinesi, gübre serpme makinesi, buz pateni bıçağı, taşlama makineleri, kağıt havlu üretim makineleri vb. oluşuyordu. ABD’de olanlardan teknolojik olarak daha ileriydi. ABD, savaş sonrasında da Batı Alman endüstrisinin% 8,9’una el koymaya devam etti.

6. Sonuç

Savaş sonrası işgal altındaki Almanya (Batı ve Doğusuyla birlikte) tam anlamıyla bir kargaşa yaşanıyordu:

  • Aman halkı kıtlık ve açlık çekiyordu. Başlarını sokacakları bir ev ve üstelerine giyebilecekleri doğru dürüst kıyafetleri yoktu. Temel ihtiyaç maddeleri karaborsaya düşmüş, para değerini yitirmişti. Amerikan sigarası değişim aracı olarak paradan daha geçerli akçeydi. İnsanlar yaşam kaygısı içinde hayata tutunmaya çalışıyorlardı.
  • Nazilerin Almanya’ya başka ülkelerden getirdikleri gönüllü, zorunlu ve esirlerden oluşan milyonlarca köleleştirilmiş işçi, ülkelerine gönderilmeyi bekliyordu.
  • İnsanlar harap olan iletim ve ulaşım ağı nedeniyle ne doğru dürüst haberleşebiliyor ne de bir yerden bir yere gidebiliyorlardı.
  • Devletleri yıkılmış yerini işgal kuvvetleri idaresi almıştı.

Müttefiklerarası Kontrol Komisyonuna Komiser Yardımcısı olarak görev yapan İngiliz Ivone Kirkpatrick, 1945 yılında yaşanan curcunayı:

 “Tıpkı yuvalarında aniden rahatsız edilmiş dev bir karınca yığını gibi, her yöne koşuşturan yüz binlerce yaya Almanlar vardı”[6] diye anlatıyordu.

Alman halkının kıtlık ve konut sorunu hemen çözülmedi. Savaş bitmesine rağmen birkaç yıl sürdü. Şehir içindeki molozların kaldırılması ve konut sorunun çözümü ise daha uzun yılları aldı.

Bu savaşta Almanya 4 milyonu asker, 3 milyonu sivil olmak üzere nüfuslarının neredeyse  % 12’sini kaybetmişti. Savaş sonrasında büyük şehirler yıkılmış, alt yapı tahrip edilmiş, üretim tesisleri işlemez haldeydi. Fabrika ve çiftliklerde çalışan milyonlarca yabancı “köleleştirilmiş işçi” işleri bırakmış ülkelerine dönmeyi bekliyordu. Ülke tam anlamıyla çöküntü içindeydi. Üstelik işgal altındaydı. Devleti ve toplumsal örgütleri ellerinden alınan Almanlar bundan sonra hayatlarını işgalcilerin vesayeti altında sürdüreceklerdi. Kurucu irade olarak ortaya çıkan ABD ve SSCB’nin kendi tahayyüllerine göre yapılandırdıkları devlet ve toplum yapısını kabullendiler. Zaten başka bir şansları da yoktu.

2020 Ağustos, Haluk Başçıl

Devam edecek: İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye 

[1] Les migrations en Allemagne : 1945-1996, Rainer MünzRalf Ulrich, Revue Européenne des Migrations Internationales  Année 1998  14-2  pp. 173-210, https://www.persee.fr/doc/remi_0765-0752_1998_num_14_2_1637, Haziran 2020

[2] Le Problème Du Logement et L’actıvıté De La Constructıon En Allemagne Occıdentale Depuis 1945, Charles Sebastiani, Etudes et conjoncture – Institut national de la statistique et des études économiques

[3] Histoire de l’Allemagne depuis 1945, https://fr.wikipedia.org/wiki/Histoire_de_l%27Allemagne_depuis_1945

[4]Plans alliés pour l’industrie allemande après la Seconde Guerre mondiale, https://fr.wikipedia.org/wiki/Plans_alli%C3%A9s_pour_l%27industrie_allemande_apr%C3%A8s_la_Seconde_Guerre_mondiale

[5] John Gimbel “Science Technology and Reparations: Exploitation and  Plunder in Postwar Germany

[6] Germany 1945-1949: a case study in post-conflict reconstruction, http://www.historyandpolicy.org/policy-papers/papers/germany-1945-1949-a-case-study-in-post-conflict-reconstruction