DÜNYA KAOSA BİZ KATOSTRAFİK ÇÖKÜŞE… – Orhan Karakuş

Ülkemizde bu 1 Mayıs Çubuk’taki güvenlik zafiyeti sonucu LİNÇ provokasyonu tezgâhları yanında, kısmen belirsiz bırakılan (YSK kararı ile kesinleşen) İstanbul yerel seçimleri altında potansiyel bir gerilim riski taşımaktadır.

Dünya ticaret savaşları: diplomasi bitiyor, sofistike yeni silahlar…

Nefsi mülkiyetçi düzenin içindeki tüm “gelişebilecek nüveler” kabak çiçeği gibi açtı. Bilişim ve silah sanayisinde ultra tekeller ve ortalama devletlerden daha büyük mali yapıları olan konsantre holdingler artık dünyada başat. Küçük (KOBİ) ve orta boy (BOBİ) işletmelerin gelişerek; “eşitsiz gelişim yasasından “ yararlanıp dünya çapında pazarda yer etmeleri pek mümkün görünmüyor. Marka ve bilişsel alt yapıda güçlü olan ve dev internet altyapısı ile korporasyon üretici- alışveriş siteleri fiziki ve sanal ortamları kapladılar. Kimi endüstri dallarında tam otomasyon üretimler, yarı mamul ham madde tedariki için gelişen ülkelere yönelik yatırım kaydırmalarının yerini kritik madde kaynaklarına doğrudan erişim ile dünyada yeni bir post –küresellik başladı. Nitelikli ve ayrıcalıklı insanlar tanımlanarak  “ tüm tüketicilerin network ağları ile oltada tutulması ”  aranmaktadır. Devletlerin maliye yapıları ve merkez bankaları artık mali oligarşinin ağına takılan ülkelerin iç dizayn aparatları…

Çin ve ABD arasında gibi görünen, esasen Şangay beşlisi ve çatırdayan NATO (AB’nin ordulaşma adımı, sancılı Brexit, kıta Avrupa’sının mali ve fiziki operasyonlara ve tatbikatlara katılımda taş koyması) arasında yüksek gerilimli bir ticaret savaşı sürüyor. Bu sadece ekonomi boyutunda değil tüm psikolojik harp teknikleri yanında bilişsele evirtik mali istihbarat güçleri ile devrede. Vahabi İslamcılık etiketi ile Körfez sermayesi ABD-İsrail – İngiltere denetimine alınıyor. ABD-İsrail stratejik işbirliği iki devlet ancak tek bir vurucu güç sarmalı halinde, Ortadoğu’da Küdüs’ü zapt ve İran’ı vurma provokasyonları ile 3.dünya savaşının dördüncü evresinde yol alıyor. (bknz: www.gelenekvegelecek.com )

Ve bu günlerde Latin Amerika’da başta zengin petrol kaynakları ile Venezuela yeniden içten içe kaynatılıyor. Bu gün gelişen Kolombiya destekli darbe teşebbüsünün arkasında bizatihi ABD, entrika tezgâhlarını ve apaçık bir işgal girişimini fütursuz uyguluyor. Yalan ve talan uygulamalı liberal demokrasinin örtülü şalı olan BM yetkisiz, hava ve cıva kararları ile artık devre dışı… Dünya ölçeğinde kaos ortamı artık kontrol edilebilir kısmını geride bırakarak dallanma ve yarılmalarla birkaç koldan birden türbülans oluşturmaktadır.  Özellikle kritik enerji ve su kaynakları bölgelerinde yoğunlaşan nüfus fazlalığını da tırpanlayacak bazı daraltılmış bölgelerde NBC (Nükller-Biyolojik-Kimyasal) silahlarının devreye alınmasına ramak kaldı.

“31 Mart Yerel seçim BAHARI’nı” pramiliter faşizme çevirme hamlesi…

31 Mart yerel seçimlerini daha önceki  “31 Mart olası kestirimler ve sulhuyetli sakinlik ile sulh yapıcılığı”   başlıklı yazılarımda irdelemiştim. Şimdi İstanbul seçimlerini tavsatma ve sonucunu yargı marifetine bağlama operasyonu: “İstanbul seçimi beka meselesi” (MHP lideri Devlet Bahçeli) ve  “öyle birkaç bin oyla İstanbul verilmez” (AKP lideri R. Tayip Erdoğan) şahsi ikbal propagandası ile açmaza alınmaktadır. Bu arada Çubuk’ta şehit erimizin (Allah rahmet eylesin. Ruhu şad olsun)  defin töreninde üzerinde çalışılmış provokasyon ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açık LİNÇ girişimi karşısında günümüz Türkiye’sinde şiddete karşı ortak politik tutum ve demokratik reflekslerin güçlü bir şekilde çalıştırılması yapılamıyor. Hatta şiddetin özendirilmesi yönünde ortam bulandırılmaktadır. MHP liderinin K. Kılıçdaroğlu’nu aleni suçlaması ve “cumhurbaşkanlığı hükumet” modelinin İçişleri bakanı hakkında CHP’nin savcılığa suç duyurusunda bulunması ve “yetkili erkin” teşvikkar salvosu önümüzdeki bu Mayıs ayında puslu ve dumanlı havaları şimdiden işaret etmektedir.

“1 Mayıs” ve bol güneşli günler arayışı…

Tüm çalışanların bayramı olarak tüm ezilen insanları da kapsamına alan “1 MAYIS EMEĞİN BAYRAMI”  Hepimize kutlu olsun. Ülkemizde bu 1 Mayıs Çubuk’taki güvenlik zafiyeti sonucu LİNÇ provokasyonu tezgâhları yanında, kısmen belirsiz bırakılan İstanbul yerel seçimleri altında potansiyel bir gerilim riski taşımaktadır. İnşallah kayda değer bir vukuat olmaz.  Bu yerel seçim sonuçları ile başkanlık modeli gündem dışına itilmiş ve değişim istikametini; Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözü ile: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”  Bir kez daha perçinlemiştir.

        Allah’ın izni ile bu yerel seçimlerde cumhuriyetin toplumsal tabanın genişlemesi ortaya çıkmış ve laik demokratik toplum devletinin meclis formu için tekrar TBMM’nin aktif olması tayin edilmiştir. 2000’li yılları karakterize eden hukuksuzluklar, yolsuzluklar, AVM ve kaçak sarayların israfları, gereksiz ve iyi düşünülmemiş projeleri ile ihalelerde haspa adam kayırmaları, İNŞALLAH, tarihin çöp sepetine atılacaktır. Şimdi organik tarımın yeniden doğal gidişata uygun yerli tohumlarla ele alınması, uluslararası sermayeye verilen imtiyazların tüm sektörlerde kısıtlanması ve kamusal kaynaklarının kooperatif birlikleri ve kamu iktisadi devlet işletmeleri eli ile yeniden organizasyonu öne çıkarılmalıdır. Hakkaniyetli yönetim modellerinin yerellerden doğru uygulanması ile merkezi Türkiye Cumhuriyeti devletinin misakı milli sınırlarımız içinde tüm toplumu birlik ve dirlik içinde müşfik ve örgün olarak adaletle sarması dört koldan şevkle örülmelidir. Cümlemizin bahtı açık olsun

baki selamlar… Orhan Karakuş, 30.04.2019

Geri Bildirim gönder...

Yorum Sayısı (3)

  • Avatar

    Orhan Karkuş

    |

    İstanbul da seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu yargı darbesi ile görevden alındı.BU gaspı ve apaçık hukuksuzluk TARZINI meşru KABÜL EDEMEYİZ… Toplum birilerinin şahsi bekası için iç kargaşaya neden olacak Katostrofik çöküş sürecine sürüklenmektedir. Kaosa sürüklenen dünyada http://www.gelenekvegelecek.com da hakikati yakın kavrayış çerçevesinde tefrika ve irdeleme yazıları ile görüşlerimi ifade ettim. Bir elde kalem diğer elde vicdani savunma kalkanı ile parti üyesi olduğum CHP ile üzerime düşen görevleri kadim doğu kültüreli ve M.Kemal Atatürk’ten feyizli fikriyatım Tasavvufî Praksis yolda yaklaşım dizgesi ile Cenk alanında olacağım..İçe doluşla keşifleri düşünsel devinimin imbiginden geçirmek Allah’ın hikmetli yanının insanda ve melakesi olan tüm canlılarda(canlı cansız tüm varlıkları Rabini tesbih eder) vahiyle irtibatlıdır…İnsan sezgisel duygu yoğunluğunu olası kestirmleri açısından yorumlama esnekliği ile diğer canlılardan daha komplike bir yapıya sahiptir.Burada vicdani istikametini tayin Allah’in lütfü ile hidayete erişme gönül gözünden idrak meselesi…Ahlaki dayanak vicdanla halik olmuşlarda aranır, Ve lakin haris ve kibirik hodbinliğin bataklığından besleniyor olanlara değil ,nefsi mülkiyetci kültürel kuşatılmışlık ötesine gecenlere nasip olur…Bilgi birikimli bir potensia analizinin önceki ve sonrası arasında bilgisizliği(belirsizlik durumu) dip not alan bir iyi tanımlı farktan kaynaklanan üründür…Salih niyetli doğru eylem ahlaki dayanakla güçlü kılınır…Ülkemizde artık devlet meşruiyetini kaybetti. Tüm yönleriyle bir çöküş yaşıyoruz..Toplum devleti formunu anayasal çerçevede tekrar geniş uylaşımla kurmak elzemdir.. Salt fikriyata dayalı sofistike yaklaşım dizgesi günlük pratiğin duruş ve davranışına politik eylemle geçilince anlamlı olur…Sıfatları farklı formları taşıyan; milliyetçi,dindar,sosyalist,devrimci,demokratik tüm toplumcu yurtseverler olarak :Farklı ve bambaşka direniş yöntemleriyle Katostrofik çöküş sürecini ülkemize zarar vermeden çatışmasız aşılması için birliği ve dirliği koruyan toplumcu yurtseverlik mihverinden yürüyüş eylemini geliştirmek gerekiyor…baki selamlar

    Reply

  • Avatar

    Saffet Bilen

    |

    Değerli Orhan,
    Yazının ilk paragrafından çıkardığın sonuç ile bağımsız bir ülke kurmak nerede ise olanaksız.
    Küçük bir ülke bu sistemin dışına çıkıp yaşayabilir mi?
    Bence evet. Yüksek gümrük duvarları, halka özgürlük tanıyarak ve paylaşarak sağlanabilir hala bu seçenek.

    Ticaret İçinde hala yaşayageldiğimiz son uygar dönemin ana öne çıkma ve toparlanma aracı. Roma’nın yıkımı ardından Araplar eliyle oluyor toparlanma. Bugünkü kullanılan bir çok terim ve kurum onların icadı. Batı, özellikle Endülüsten alıyor bu argümanları. Şanslarının da yaver gitmesi sonucu dünya ticaret ağının tepesine çıkıyorlar. Zirvedeler yani. Bir dünya sistemi de kurdular. Yayılabilecek her yere de yayıldılar. Sınırlara geldiler.

    Bugün yaşanan ise bu sürecin sonlanması kanımca. En açık göstergesi yayılma peşinde değil artık. Kendini koruma olarak tarif ediyor süreci. Yine şirketlerin içlerinde bulundukları devletlerden bağımsız işler çevirir olmaları, bir başka batış öyküsünde de yaşanır. Romanın batış sürecinde para sahipleri eyaletlere para aktarmayı karlı bulmaz olurlar. Eyaletler bağımsızlaşır, bütünün ihtiyaçlarına değil, kendi ihtiyaçları öne çıkar. Çöküş böyle gelir.
    Bu bir yanı günümüzün.
    İkinci bir yanı ise, uygarlık sürecini yaratan ve zorunlu çalışmaya dayalı ekonomik örgütlenmenin sonlarına geldiğimiz gerçeğidir.
    Robot ve yapay zeka asıl rolü üstlenmek üzere.
    İnsan tarihini değiştirecek yeni bir dönem başlamak üzere.
    Burada, emeği ile çalışma kavramı ve emeğin kendisi ortadan kalkacak. İnsan çoğunluğu ise gereksizler olarak adlandırmaya başlandı bile.

    Bölgeye dönük ise, kurulmaya çalışılan bir yeni bölgesel örgütlenme var. Yine uygar dönem büyük devletlerinin sıkça kullandıkları tampon devlet uygulamaları kurulmaya çalışılıyor. Bu adımlar 20 yıl evvelden atılmaya başladı. Siyasal İslam böyle iktidara geldi. Üçlü bir koalisyonla. Siyasal İslamın iki unsuru artı liberaller, yanlarına Kürt siyasalını da yanlarına alarak başladılar işe. Ülkede çöken budur.

    Sevgiler.

    Reply

  • Avatar

    Orhan Karkuş

    |

    Eyvallah Saffet dost..biz ülkemizden yolu açmalıyız..Tüm yeryüzü kaynaklarının hakkaniyetli paylaşımı ve doğal gidişatı gözeten iklimine önem verilecek kaosa sürüklenen bu dünya hepimizin…Milli,nefsi mutmain ve özgürlükçü tüm toplumcu yurtseverlerin toplumcu hürriyet düzenini inşa edecek yürüyüşünde ön Asyali bir ferdiyiz.. İnşallah, kul hakkına riayet eden Kollektif bir irade oluşturabilirsek vicdani politik rota ile toplum devleti formunu coğrafyamızda doğrudan demokratik katılıma modelini birlikte üretebilme gayretinde oluruz..baki selamlar

    Reply

Yorum Yaz

<