İnsan Sosyal Bir Varlık mıdır? – Saffet Bilen
Sürü psikolojisi ile hareket etmek temel özelliğimiz. Karşı karşıya kaldığımız ve kendimizin yarattığı bir çok felaketin sebebi de budur.
Bizler sayısı milyarları bulan geniş bir canlılar dünyasının parçalarıyız. Daha dar anlamda ise maymundan amiplere kadar uzanan hayvanlar aleminin bir parçasıyız.
Bütün canlılarda görülen ortak özellikler; Hücresel yapı, beslenme, solunum, çoğalma, hareket, metabolizma, büyüme, sindirim, boşaltım, çevresel uyarılara tepki, olarak sıralanabilir.
Birde homeostasi-iç denge özelliği vardır. Bu özelliğe dış ortamda gerçekleşen olaylar karşısında organizmanın kendini koruma eğilimi diyebiliriz. Bu, yaşamın devamı için düzenleyici sistemler yardımıyla organizmanın iç ortamının sabit tutulmasıdır. Ve sondan başa gelirsek, bu iç dengeye sahip olmayan bir canlı türünün hiçbir şekilde hayatta kalma şansı olmadığını söyleyebiliriz.
Bu saya geldiğimiz canlıların ortak özelliklerin tartıştığımız konu itibari ile birkaç sonucu var.
Bunların ilki; diğer yaşam birimleri gibi bizde çevremizden enerji alıp, bu enerjiyi kendimizi geliştirmekte kullanırız.
İkincisi, tüm canlılar gibi çevremize ilgisiz değiliz. Dışımızdaki dünya keşfedilmesi gereken bir dünyadır. Şeylerin yenebilir olup olmadığını, bunlarla keyifli vakit geçirip geçiremeyeceğimizi merak edip her şeyi sürekli kurcalarız. Geçmişte yaptıklarımıza bakınca kurcalama konusunda diğer canlılardan daha becerikli olduğumuz söylenebilir.
Üçüncü olarak da, canlılar üreme, beslenme, barınma, korunma gibi sebeplerle toplu davranışlar sergilerler. Ve topluluk halinde yaşayan canlılarda grup davranışları ortaya çıkar. Bu davranış grup içinde dayanışmayı arttırır ve türün yaşam sürecinde avantajlar sağlar. Bu davranışlar işbirliği, yarışma, oyun, savunma ve iletişim olarak sıralanabilir. İşbirliği süreci aynı zamanda, iş ayrımı demektir. Bunun pratik anlamı farklı işlerin başkaları tarafından yapılmasıdır. Yapılan iş tanımına göre de bir hiyerarşinin oluşacağı ve bunun bir ast/üst ayrımına yol açacağı söylenebilir. Hiyerarşi belirli bir özdenetim demektir aynı zamanda. Buraya kadar bir tartışma yok, ama bu hiyerarşinin kalıcı hale gelmesi mutlaka ele alınmalıdır. Belirli bir iş temelli işbölümü ve hiyerarşi ile donmuş kalıplaşmış bir yapı birbirinden çok farklıdır.
İnsanlar- tıpkı diğer canlılar gibi- tek tek ele alındığında birbirlerine tıpatıp benzemezler. Birbirinin aynısı iki canlıya rastlanmaz. Bazıları çevreden daha çok enerji almayı başarır, bazıları diğerlerinden daha meraklıdır, yaratıcıdır, pratiktir, daha sosyal/içekapanıktır, kimisi müziğe, kimisi resme, kimi spora, kimi dolaşmaya meraklıdır. Tek tek ele alındığında her canlının ayrı bir dünya olduğunun farkına varmak için çok fazla uğraşmaya gerek kalmaz. Bu özelliklerimiz biz insanlara içinden geldiğimiz büyük ve renkli canlılar dünyasının ve evrimin bir armağanıdır. Ama aynı sürecin bize başka bir armağanı daha var. İnsanlar tek tek olduklarının aksine, büyük gruplar halindeyken, farklı özellikler sergilemek yerine, birbirlerinin çok benzeri davranışlar sergilerler. Herhangi bir nedenden bir araya gelmiş, herhangi bir grup üyesi iki kişi tek tek incelendiğinde çok farklı özelliklerin varlığı hemen görülür. Ama grup içinde aynı davranışı sergilerler. Yine benzer amaçlı, ama farklı, hatta rakip iki grup incelendiğinde grup davranışlarının değişmediğini de hemen tespit edebiliriz.
Buradan toplu davranışlarda çok gelişkin olmadığımız sonucunu çıkarabiliriz.
Sürü psikolojisi ile hareket etmek temel özelliğimiz. Karşı karşıya kaldığımız ve kendimizin yarattığı bir çok felaketin sebebi de budur.
Sosyoloji bilimi bu özelliğimizi dikkate alır ve önerilerini bu özelliğimizin üzerine oturtursa, bana göre daha bir bilim olur.
Hiçbir geçerli mesneti olmayan yüzlerce teoriyi- tarihin kısa bir döneminde oluşmuş, sınıfları, devleti, sömürüyü, baskıyı- meşrulaştırmaktan vazgeçer.
Çıkardığım şu sonucun altını çizerek yazımı bitirmek istiyorum.
Sosyal bir varlığız.
Ama yerleşik yaşama geçiş ardından benimsediğimiz toplu yaşamda iyi değiliz.
Saffet Bilen 16 Mart 2023
Kategoriler
Son Makaleler
-
YIKIM ve KIRIMDAN NASIL ÇIKILACAK?
-
Teknohibrit Harbi Bertaraf İçin Çözüm Yolu- Orhan Karakuş
-
Kültürel Devrim Halkasının Felsefi Dili Deruni Türkçe’nin Sentetik Gücü – Orhan Karakuş
-
Bağımsızlık – Saffet Bilen
-
Bilgeler Meclisi ve Ulu Hakanlık Divanı (BİMUHAD) – Orhan Karakuş
-
Ya Cehennem Ya da Sulh ve Huzur 2 – Orhan Karakuş
-
Ucu Yanık Mektup Değerlendirmesi -Fahrettin Önder
-
Osmanlı’nın Yarı-sömürgeleşmesi, Günümüz ve Çözüm- Saffet Bilen
-
ARAFTAYIZ…1 – Orhan Karakuş
-
2024 Yerel Seçimlerinin İrdelenmesi… – Orhan Karakuş