Skip to main content
Kaotik Gidişat ve Sulh Yapıcı Hamle… -Orhan Karakuş

Kaotik Gidişat ve Sulh Yapıcı Hamle… -Orhan Karakuş

Sadece ülkemizde değil tüm yeryüzünde; düzenin restorasyonu için yazılan kalkınma programları / entirk ve sultacı yönetim yapılarıyla donatılmış nefsi siyasetin çözüm reçeteleri, artık gezegenimizin gününü kurtaramıyor.

 Yüksek gerilimler içindeyiz…

A’dan Z’ye politik meşveret yazılarımda yeni tarz bir hareketin dinamik kavramlarını irdelemeye gayret ettim. Doğal gidişatla uyumlu sulh yapıcı bir hareketin gençlik dayanağına vurgu yaptığım yazılarda da “kurucu kolektif bir iradenin” içinde yaşadığımız kaotik ortamlar ve dallanmalarla çalkalanan yeryüzü beşiğinden sadr edeceğini ileri sürdüm. Bu seri yazılar da, Tasavvufi Praksis felsefi yaklaşımın icrası olan durumların analizi sonucu ortaya çıkan değişim faktörlerini ortaya koydum.  Çabalarımız, umudu çoğaltan ferah bir gelecek için toplumsal akıştaki psiko-sosyal evrenin dönüşüm sürecinde vicdani politik bir rotanın açığa çıkarılmasına katkıya yöneliktir.

Pandemi, iklim felaketleri, ekonomik daralma etkileriyle sarmalanan kaotik bu gidişat, ülkemizde: Vaka ve ölüm artışları, seller, mevsimsel ya da amacı meçhul kasıtlı yangınlar, iş ve aş kayıpları, Suriyeli ve Afganlı sığınmacılar, Konya’da katliam vb. devasa meseleleri üretmiştir. İktidar/muhalefet nefsi siyasetin idare-i maslahatçı uygulamalarıyla yaşadığımız süreç tamamen belirsiz, çözümü güç olan patolojik vakalara dönüşmüştür. Toplum Batıcı rasyonel telkin ve dinci girdapların gerilimi altında çırpınmaktadır. Hızla yoksullaşan kitleler, etnisite körlüğüne aldanan yığınlar, işini aşını kaybeden toplum kesimleri ve gençlik umutsuzluk kırılganlığında enerjilerini hızla öfkeye dönüştürmektedirler.

Her türlü provokasyona açık bir akıl tutulması hepimizi kuşatmaktadır. Sakin bir halde mevcut mülkiyetçi dünyanın garabet hallerini de gözetilerek bu kaotik ortamlardan  çıkış  yolunda  sulh yapıcılığı ekseninden bir tavır alışın önleyici açılımı için;

1-Kültürel bir arınma süzgeciyle nefsi siyaset odakları tasfiye edilmelidir.

2- Sürecin inisiyatifi gençliğin üretken dinamizmine açılmalıdır.

3- Her alandaki kurumsal yapılanmada yaş ortalaması 35,  eğitim durumunda teknik yeterli ve işin ehli  olan bir kadro yenilenmesi sağlanmalıdır.

4-  Şehirlerdeki betonlaşan yaşamdan uzaklaşarak kırsal kalkınmanın doğal gidişatla uyumlu araçları yüksek teknolojinin imkanlarıyla geliştirilmelidir.

5-Yeni neslin eğitimi için sağlıklı fiziki ortamlar hazırlanmalı ve uygulamalı eğitim süreçleri yaşama geçirilmelidir.

6- Durumun vahameti üzerinden klişe saptamalara atıf yapan şabloncu kalıpçılık terk edilerek vicdani istikamette politik bir rota çizilmelidir.

“Mevcut yönetim/muhalefet rejimi kilitlenmiştir.”

Siyaset, kurumlarıyla çaresiz bir haldedir.  Doğal ve maksadı meçhul yapay felaketler altında inleyen topluma baskı rejimi tepeden “çay fırlatmakta”,  muhalefet “gay guya”  takılmaktadır. Hayatın gerçeklerine saraylar aleminden bakanlı seyir, her alanda yönetimsel krizler oluşturmaktadır. Bütün kritik bakanlık mensupları şov yaparken nitelik yoksunluğunda basiretsizliklerini ortaya dökmektedirler. Lime lime dökülen “mevcut saray rejimi” ve “majestelerinin muhalefeti” ,Türkiye’nin kaynaklarını, birikimlerini heder etmiş/göz yummuş ve kadim öz değerlerini kadükleştirerek bu yoz bir ortamın birlikte mimarı olmuşlardır.

Sadece ülkemizde değil tüm yeryüzünde; düzenin restorasyonu için yazılan kalkınma programları / entirk ve sultacı yönetim yapılarıyla donatılmış nefsi siyasetin çözüm reçeteleri, artık gezegenimizin gününü kurtaramıyor. Kültürel bir devrimin imbiğinden geçirilmesi gereken nefsi hodbin talancılık her alanı kaplamıştır. “Uyuşukçul tamahkar insanlık” bu kuşatma altında doğal ortamları talan ederek yeryüzünü geri dönülmez bir yıkımsal mecranın içine sürüklemiştir. Uluslararası çıkar çevrelerinin her ülkedeki izdüşümleri bu musibetin ortakları olarak yağma ortamına arzı endam etmektedirler. Çıkış için şuurlu kurtuluş yolu; asal ve asil hakkaniyetli bir ruhla şümul bulacak ve laik demokratik toplum devleti marifetiyle uygulanacak kamusal kalkınma programlarındadır.

 Yarenlik sofralarında “meşveret meclisleri”  kurulmalıdır…

Yaşlı kuşakların bitap düşmüş, inandırıcılıklarını yitirmiş “yol göstericileri” bu günlerin ortaya çıkmasından sorumludurlar. Genç kuşağın üretken ve yaratıcı enerjisine vurgu yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki devrimci ruhla toplumcu yurtseverlik yürüyüşüyle sürecin baştan örülmesi gerekmektedir. Bunun için ilmi ve bilmi yöntemlerin ışığında mevcut potensia formunun hür iradeyle yeniden yoğrulması elzemdir. Bu yönelim sadece teknik yeterlilikle değil,  içe doluşun sezgisel yeteneklerinin de açığa çıkarılması temelinde nefsi mütmain insanların samimi meşveretiyle mümkündür.

Alışıla gelmiş yöntemlerle çözümlenmesi mümkün olmayan bu kaotik ortamların aşılabilmesi söz ve eylemde niteliksel bir değişimi gerektirmektedir. Bu vesile nefsi mülkiyetçi sistemin habis kültürelini ortadan kaldıracak olan kültürel devrim halkasına atıf yapalım( Bknz www.gelenekvegelecek.com  kültürel devrim halkası) .Yol açıcı güvenilir bir atılım ve toplumcu değişim için güç birikimi vardır. Önemli olan bunun sağlıklı bir kulvarda akışı ve huzur istikametinde vukuu bulmasıdır.

 Allah cümlemize selamet versin… Baki selamlar…

Ağustos 2021 Orhan Karakuş