Skip to main content
Tasavvufi Praksis Işığında, Toplumcu Yurtseverlik Miğferinden Yürüyüş 1 – Orhan Karakuş

Tasavvufi Praksis Işığında, Toplumcu Yurtseverlik Miğferinden Yürüyüş 1 – Orhan Karakuş

Tasavvufi Praksis ışığında, toplumcu yurtseverlik miğferinden yürüyüş: Toplumcu hürriyet düzenin kuruluşu ve insanlığın şuurlu kurtuluşudur… (I)

Deruni Türkçedeki birlik ve dirliğin temel direği vektörel sulh yapıcılığı (“Yurtta sulh, cihanda sulh” M. Kemal Atatürk) ve hakkaniyetli tutum yerine; teknik, müzakerelere dayalı ve güçlünün bozacağı uzlaşı terimi olan ‘Barış’ı kullanma dinamik süreç hatasıdır.

Toprağın dili ile konuşabilmek…

Evrimin sosyo-psiko aşamasında değişim ve gelişimin pratiği; yaşayan dilde anlam bulan ilmi ve bilmi sentetik kavramlardan itibari olanlarının yerinde saptanması ve yaşamda kendi dinamiğini inşa etmesidir.  Yüzyıllar boyunca Deruni Türkçe kadim Asya ve Afrika kültürel mana akışkanlığını Türkiye plato ve ovalarında 18.yüzyıl sonrası ağırlıklı olarak Avrupa rasyonalite terimleri ile yoğurmaktadır. Entelektüel ve bilimsel literatüre sıkı vurgu yaparak akılcılığı odağa alan genelde  “nefsi yaklaşım” ile ruhani kıymetleri odağa alıp mütmain olmayı merhamete genişleten sahici  “gönül yaklaşımı” bu topraklarda sarmal olmaktadır. Organik aydınlarca toplumsalda cereyan eden bu kültürel akışkanın toplumsal tarih bütünlüğünde tümleşik irdelenmesi gerekmektedir. Batıdan gelen kategorik ve sınır çizitleri ile tasnif edilen sınıflandırmaya dayalı,  düzenekte meşruiyeti sağlamak için üretilen ötekileştirme ve yapay ayrıştırma itibari dilsel değişkenlerimizi  “iğdiş etmektedir”.  Bu emperyal kültür baskısı, Türkçenin tınısal ve sentetik kavram üreten doğasını da kanırtmaktadır. Bunu yanı sıra Emevi kültürelinin etkisinde yoğrulan günümüz “vahabiliğin şark kurnazı şaşalı çarpıtılmış Arabi”  kavramlarının “yüceltilmesi”  doğal akış hattımıza “çöl motiflerinin ve mekanlarının” montesine hizmet etmektedir. Doğal gidişata uyumu bozan bu etkiler esaslı bir  “pisiko sanrı”  oluşturmaktadır. Kültürel akışkanlık, beşeri coğrafyaların fiziki ve iklimsel döngüsünün karakteristiklerini bağrında taşıyarak öz değerlerini ilmi ve bilmi olarak insan kardeşliğini kendi yurt teknesinde yoğurur.

Dilimizin kelime hazinesi ilmi (tasavvufi) ve bilmi  (matematiksel terimlerin geometrikleştirilmesi) Türkiye ve komşular coğrafyasında ruhani ve bilimsel sentetik kelimelere yaşamda kümülatif anlam vermesi ile gelişim göstermektedir. Toplumlar kendi hinterlandında bir tarihsel blok (Antonia Gramsci) olarak hareket ederken zamanın ruhunu oluşturacak olan   “ses ve söz “  değişiminde yeni kavramları safiyane somutlaştırır.  Tasavvufi akışın Yunus’un, Nesimi’nin, Hünkar Hacıbektaş ve Mevlana’nın lirik dili olan deruni Türkçenin  atraktör özselliğinin dayanaklarını Tasavvufi Praksis  yol felsefi dizgesi  için “iyi tanımlı ahlak  ve vicdani politik rota”  yazı dizisinde  dile getirmeye gayret ettim. Nar-ı beyzai közü: “Ünisiyeti bilen ergin kişidir.”( Bknz: www.gelenekvegelecek.com)

Toplumcu hürriyet düzenin inşası için toplum devleti formu…

Türkiye toplumu birlik ve dirliğini öne alan, mazlumun yanında hakkaniyetli davranışlara destek veren sulhuyetli bir akış dehrinde yol alır. Günümüzde, ulusalcılık daraltmasına ve belirsiz ümmet genişletmesine Türkiye toplumu; köken ayrımı yapmaksızın  Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlık bilinci ile kader birlikteliği temelinde sevinç, kıvanç ve kederde müşfik dayanışma potentiasını (Yılmaz Öner) üretmiştir. “Yurttaşlık bilinci” konusunda : “Yurt sevgisinin yanı sıra yurdun insanlarını da kamusal çıkar bağlamında sevme, onlarla birlikte katılımcı ortaklığa giderek bireysellikten kurtulma halidir…” özlü anlatımı ve ayrıntılı irdelemelerini Sn. Hakkı Zabcı’nın bağımsızlığa giden yol dizi yazılarınının III. olan toplumcu yurtseverliğin karakteristiği bölümünde dile getirmektedir. (Bknz: www.gelenekvegelecek.com)

Kamusal alanda hakka riayet ve hakkaniyetli tutum;  yurdun tüm kesimlerinde ekosistem bütünlüğünü iğneden ipliğe her şeyi gözetip doğal gidişatla uyumlu olarak canlı cansız tüm varlığın yaşam hakkının birlikte ele alınmasıyla mümkündür. Bu değişim için nefsi mülkiyetçi düzenin doruğu olan emeperyalist kapitalist sistemi aşan yeni bir yaşam tarzı ve örgütlenme modeli gereklidir. Kamusallığı odağına alan ve tüm halikin yaşam hakkını doğal kapsama alan ve kadim öz değerleri;  hakkaniyet, sulhiyet, razılıkla uylaşım ve hellleşme  olan laik doğrudan demokratik  toplum devleti marifeti ile inşa edilecek  toplumcu hürriyet düzeni  uzun vadeli proğram eksenidir.

Toplumcu yurtsever yol güzergâhı…

Bu yolda sulh yapıcılığı barış savunuculuğundan evladır. Deruni Türkçedeki birlik ve dirliğin temel direği vektörel sulh yapıcılığı (Yurtta sulh, cihanda sulh” M. Kemal Atatürk) ve hakkaniyetli tutum yerine; teknik, müzakerelere dayalı ve güçlünün bozacağı uzlaşı terimi olan “Barış”ı kullanma dinamik süreç hatasıdır.  Bu minvalde “halkların barış içinde yaşaması” müzakere ile zor alımını “barış”  sözü ile süsleme akılcılık temeli nefsi emarelere alan alınmaya çalışılmaktadır. Bu handikabı “sözde aydın” geçinen salt laikçi damar 1950 sonrası medya etkisi ile tarihsel topluma yukarıdan giydirmeye çalışmıştır.  İtirazi alternatif gelişimde tasavvufi tarih yapıcılığı temelinde razılıkla helalleşme ve uylaşımda,  Cemil Meriç’in deyimi ile  “mana” önden gider.   Beyazit  Bistami, İbn’ül  Arabi  ve Fuzuli etkisi  altında toplumsalın  öz değerleri  için kaynak kendi coğrafyamızda   Kur’anın Horasan yorumlayışı olan “vahdeti vucut ve şuyudur”.  M.Kemal Atatürk sonrası çarpıtılarak emperyalizmin kontrol ve yönlendirmesindeki hurafeci tarikatların pıtrak gibi gelişimi ilmi siyasette “dincilik” olarak tecelli etmeye başlamıştır. Esasen değişimci dinamik,  Sultan Galiyev ve Yusuf Akçura etkisi ile 1960 yıllarında M. Ali Aybar, Behice Boran’ca geliştirilen “toplumculuk” ve 1971’in “ikinci  milli kurtuluş öncüleri” Mahirler, Denizler ve İbrahimlerin yurt sevgisi  günümüzde  insan hakları bağlamında cinsiyet  denkliğini ve doğal gidişatla uyumlu ekosistemi savunan yeni  gençlik hareketi  kulvarında  toplumcu yurtseverlik  akışı olarak  bulunmaktadır. Yurt toprağının ruhani kültürel akış bağrında filizlenen ve toplumsal ait olan toplumcu yurtseverlik geleceği birlikte kurma inisiyatifli yol güzergâhında bir yürüyüş miğferidir. Bugün ve yarında özünde toplumcu yurtseverlik; kamusal alanları güçlendirme ile canlı cansız bütün halikin yaşam hakkını gözeterek evren bütünselliğinde yer küremizle uylaşımda olmaktır…

İçinde yaşadığımız günler Mevlana’dan mealen :“Gecenin zifir koyu karanlığıdır. Şafağın sökmesine az kaldı”…    25.09.2019

 

TOPLUMCU YURSEVER HAREKETİN İLKELERİ…(2)

 Doğrudan demokratik  örgütlenme modeli,

 Orta ve uzun vadeli  politik programın temel perspektifi ,

 Ekosistem bütünlüğünde kadın ve gençlerin üretken inisiyatifi,

 Harp altında dünya devriminin şafağı… ile devam edecek…      Baki Selamlar…

Eylül 2019, Orhan Karakuş