Skip to main content
Türkiye’de “Siyasetinin Anatomisi” ve Vicdani Politik Rota 2 -Orhan Karakuş

Türkiye’de “Siyasetinin Anatomisi” ve Vicdani Politik Rota 2 -Orhan Karakuş

Temeli kültür olması hedeflenen yurttaşlık odaklı Türkiye toplum örüntüsü : “Horasani kadim kültürelin özü olan hakkaniyet ve sulhu” terk eden bir hafıza kaybına sokulmuştur.

“Kimi duyar”, kimisi işitir…

Dinlemek karşısındakiyle ilgi temelinde anlamlı irtibat kurmak içindir. Genelde insanlar dinler gibi görünürken kendi bildiğini okur. Kimisi de can kulağıyla dinlediğini belirtmek için “Afiş’in keçisi” hesabı hı hı çekip başını sallar. Esasında kahır ekseriyette insanlar sohbet ortamında  “bir şeyler duyar” ve kendini anlatmak için dinler gibi görünürler. Bunların kalpleri ve kulakları mühürlüdür. Doğu’daki kadim manayı kendi usulünce anlatan Şehrazat: “İşit ve itaat et” derde niye böyle der.

Kanımca İşitmek: Gönül deminde akletmeye meyilli kâmil insanın karşısındaki kişinin ruhuna kulağını yaslamasıdır. Akıl nefis deminde ise rasyonel,  gönül deminde ise vicdani istikamette zihin topografyasının atmosferik ortamında bir operatör işlevidir. Demi belirleyen girdi sütunlarının nefis kısmında ya da gönül kısmındaki baskınlığıdır. Dem deyip geçmeyelim bu çayın demi kadar sözün ve davranışında demidir.

 Türkiye; “kurucu felsefesini” çökerten iç ve dış saldırılar altında…

 Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye cumhuriyetinin temeli kültürdür” şiarından feyiz alarak yazımıza devam edelim:

 Kendi kulvarını yurttaşlık temelinde kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyet aydınlanmasında 1935 yıllar sonrası bir eksen kayması olmuştur.  Bu “batıcı modernitenin” sözde bilmi olarak özünde nefsi rasyonalite temelli baskın olarak ortaya çıkan taklitçiliktir. Bu süreç batılı gelişmiş kapitalist ülkelerin yaşam tarzına ram olma ve 1950 yıllar sonrasında güvenlik politikalarında askeri olarak NATO’ya teslim oluştur. Batıcı rasyonel kültüre karşı kendi kültürel devrimini gerçekleyemeyen Türkiye toplumu, ne batıdan esinli “1960 askeri anayasa  harekatı”  ne de  “sosyalist ideoloji eğilimli 68 başkaldırısıyla” bu akışı yapay kulvarından çevirememiştir. İç kültürel kodlarımızı bizden daha iyi okuyan istihbari tink-tank yapısalları kadim kültürelin öz değerlerinin temel kümesini (baknz. www.gelenekvegelecek.com  Vicdani politik rota yazıları ) sözde bilimsellik matkabıyla oyum oyum oymuştur.

Temeli kültür olması hedeflenen yurttaşlık odaklı Türkiye toplum örüntüsü : “Horasani kadim kültürelin özü olan hakkaniyet ve sulhu” terk eden bir hafıza kaybına sokulmuştur. 80 küsur yıldır süren bu saldırı son yirmi yıldır kendisini sözde batıya karşı gösteren “ilmi dincilik hiltisiyle de”  kalan sağlam zeminleri de “hızlı polarizasyon yöntemiyle” tahrip edilmektedir.

Toplum iki kutupsala ayrıştırılmış sözde “bilimci ve ilimci elitistler” darbeli yıkım makinesinin çift komütatör operatörü haline gelmişlerdir. Buna karşı esnek bir dik duruşu örerek ve yapısı lirik-matematiksel olan “Deruni Türkçe” yi  yaşamda başat haline getiren bir kültürel devrimle bu “hayasız  akış kulvarını”  kendi doğal yatağına evirtebiliriz. Toprağın yeni sesi ve sözü olan Tasavvufi Praksis felsefi dizge ve toplumcu yurtseverlikle “kurucu felsefeyi” çağın koşullarında yeniden üretip yeni bir yaşam ve üretim tarzıyla geleceği birlikte inşa edebiliriz.

İktidar / Muhalefet haris bir hırs goygoyunda…

Korana salgını, ekonomik ve sosyal krizler sarmalı, doğal afetler ve iklim değişiklikleri faktörleriyle daha yıkımcıl bir çöküş, tüm dünyada olduğu gibi bizde de ilmik ilmik örülmektedir. İktidarın manüplatif  bilgi ve dezenformasyonlu göz bağıylaoyalaması, muhalefetinkaz tavada kızarıyor” hazır reçetesiyle  birbirlerini suçlayarak bu çöküşü durduracaklarını sanıyorlar.

Son olarak Merkez Bankası “faiz indirme tetikçiliğiyle”  dörtnala enflasyon altında kıtlık / açlık sosyal endişesini ve bulaşıcı panik halini topluma zerk etmiştir. Üretici mimarları her kimse ve meramları neyse “serbest piyasacı ekonomi” altüst olmakta kurulu banka ve şirket yapıları sarsılmaktadır. Türbülans ve dallanmalar altında daha bir karanlık tünele girilmektedir. Henri Pioncare deyişiyle “sezginin yol açıcı gücü”, rasyonel mantığı gönül deminde bir akletmeye doğru Niçhe hesabı; sulh ve hakkaniyet cephesi için “kırbaçlamalıdır.”

Nasıl bir program?

Nasıl bir örgü?

Nasıl bir eylemle?  Çıkış yolu için şimdi davranma zamanıdır…

 Allah Kerim vesselam…

Baki selamlar.   25.10.2021 Orhan Karakuş