Skip to main content
Yeni Yüzyılda Siyaset ve Liderlik – Mehmet Tanju AKAD

Yeni Yüzyılda Siyaset ve Liderlik – Mehmet Tanju AKAD

Siyaset, elde edilebilir hedefler tayin ederek bu hedeflere varılmasını sağlayacak olanakları inşa etmek ve elde edilen gücü doğru kullanmakla ilgilidir.

Göz açıp kapayıncaya kadar 21. yüzyılın beşte birini yiyip bitirdik. Birçok şey değişirken, siyaset yapma şeklinin de değişmesi kaçınılmaz. Eski usullerle siyaset yapmaya devam edenlerin başarılı olasılığı çoktandır ortadan kalkmış durumda. Ama her başarılı olanın da bunu yeni siyaset biçimlerini sistemli bir şekilde çözerek yaptığını söylemek mümkün değil. Her ülkenin koşulları farkı. Birçok alanda, değişim aşamalar ve süreçler halinde olduğu için eski ve yeni iç içe geçiyor. Ara sıra etrafa bakıp “Aaa’ koşullar gene değişmiş, hadi yeni aşamaya hazır olalım” filan diyemeyiz. Çoğu zaman süreçleri fark bile etmiyoruz, her değişim kısa vadede göze görünmüyor. Değişen unsurlarına odaklanırken, temeli gözden kaçırmamalıyız.

…..

Siyaset, elde edilebilir hedefler tayin ederek bu hedeflere varılmasını sağlayacak olanakları inşa etmek ve elde edilen gücü doğru kullanmakla ilgilidir. Bunlar hiçbir zaman ve hiçbir siyasette değişmez. Ama olanakların inşası ve gücün kullanım biçimleri değişebilir. Nitekim değişmelidir.

…..

Bu arada devlet erkini kullanan siyasetçilerin önlerindeki sorunlar ile alternatif olan muhalefet partilerini ve ayrıca muhalefette öne çıkmayı düşünenleri farklı kategorilerde ele almalıyız. Bunlar aynı şekilde siyaset yapamazlar. Önlerinde sorunlar da, ellerindeki olanaklar da farklıdır. Olanağı zayıf olan, güç inşa etmenin yolları üzerinde titizlikle düşünmelidir. Her siyaset bir noktada çelişkilerden hareketle başlar ama sadece bunları temel alırsa başarısızlığı garantidir. Çelişkileri mutlaklaştırmak, işe sekterlikle başlamayı ve sonuçta başarısızlığı garanti eder. Bir siyasetin sağda ve soldaki tüm diğer siyasetlerle diyalogu olması şarttır.

…..

Muhalif ise ve şayet belediye meclisine bir adam dahi seçtirememişse, hele de bu tür çalışmayı küçümsemişse, o partinin kapatılması iyi olur. Aksi halde muhalif potansiyelin bir kısmını boş yere elinde tutup harcıyor demektir.

…..

Siyasetin yapılma tarzıyla ilgili ilk önemli değişim, kurumsallaşmanın giderek artmasıdır. Siyasetle uğraşanlar bunu anlamak ve kabul etmek zorundadır. Egemenlerin kurumlarında ve muhaliflerin kurumlarında durum farklıdır elbette, ama her halükarda kurumlar daha bir öne çıkmaktadır. Bireysel inisiyatiflerin rolü azalmış veya istisnai hale gelmiştir. Lider adayı mevcut kurumlarda etkin olmak ve/veya alternatif kurumlar geliştirmek zorundadır. Muhtemelen ikisini birden yapması gerekecektir. Liderlik daha çok, kurumların çalışmalarının yönlendirilmesi ve bunlar arasındaki işbirliğinin koordinasyonu şekline dönüşmüştür.  Kurumlaşma gereğine bağlı olarak, yeni siyasetçi adaylarının öncelikle gücü paylaşmayı öğrenmesi gerekir. Sekterlik getiri sağlayan bir yol değildir. Bu, sadece küçük grubunu kemikleştirmeye çalışan zavallı liderciklere mahsus bir yoldur.

…..

Bundan elli yıl önce siyaset dünyasına adım atan bizim neslimiz için “güçlü lider imajı” siyasette çok daha büyük bir rol oynamaktaydı. Bu bugün de geçerlidir ama güçlü lider artık yöneten değil, koordine eden kişidir. Kurumlar dünyası liderlerin rolünü ister istemez küçültmektedir. Öne düşüp yol gösterecek liderin işe yarama olasılığı çok düşüktür. Yani Napoleon gibi at sırtında muharebe yöneten general veya Castro gibi eline silah alıp dağa çıkan liderlerin dönemi geçmiş bulunuyor. Bunlar sansasyon yaratabilir ama kısa sürede tasfiye edilirler. Kahramanlar çağı çoktan bitti, bilgi ve akıl çağındayız. Liderlik prensibi faşizme veya teokrasiye mahsustur. Komünistler bir süre bunu denediler çünkü başka bir şey bilmiyorlardı. Sonuçta felakete uğradılar.

…..

Bazıları kabul etmez ama çoğu siyasetçinin kafası komploculuk ve komitacılıkla şekillenmiştir. Bu genel bir olgu olmakla birlikte bizde maalesef biraz daha fazladır. İnsanları kullanma anlayışı da hala yaygındır. Kullanamıyorsa uzaklaştırırlar. Böylece sayısız iyi niyetli insan kazık yiyerek siyasetten uzaklaşmış olduğu gibi, başkalarıyla diyalogları da genelde kopuktur.

…..

Yeni siyasetin temel ilkelerini sayarsak,

– Siyaset liderlik gerektirir ama günümüzde liderliğin biçimi değişmiştir. Liderler, siyasetlerinin başarısını sağlayacak şekilde bir mutabakat ağı sağlamalı, çatışmayı değil, uzlaşmayı temel alarak çalışmalıdır. Özellikle siyaset içerisinde mutabakat kurumsallaşma yoluyla olur. Böylece liderler de denetim altında tutulur, kaprislerine ve makamlarına kazık kakmalarına izin verilmez. Tabii, tavizler güç dengesine, liderliğin denetimi ise bilinç seviyesine bağlıdır. Şayet bir siyasette liderlerden hesap sorulmuyorsa, o ölü bir siyasettir. Lidere tapmak faşistlere mahsus bir şeydir ama komünistler de çok fazla yaptı.

…..

– İkinci ilke tabanda sıkı çalışmadır. Bu, meşru zeminlerde, mümkün olduğu kadar kurumsallaşarak yapılmalıdır. Aksi halde en ufak bir rüzgarda süpürülüp gidiyor. Hiçbir şey artık bu tür çalışmanın yerini tutamaz. Aslında elli sene önce de durum buydu ama birkaç küçük ülkede elde edilmiş kısmi ve istisnai başarılar bunun uzunca bir süre göz ardı edilmesiyle sonuçlandı.

…..

– Üçüncü ilke, siyaset kurumsallaşırken sadece lideri değil, yapılan tüm işleri denetleyecek mekanizmaların oluşturulmasıdır. Anlamı açık siyasettir. Bunun elde edilmesi fiiliyatta imkansız gibidir çünkü insan tabiatı perde arkasında güç oyunlarına bayılır. Her kurumda hem tabanın, hem de liderlik kademelerinin iradelerini çarpıtan ara kademeler vardır. Ancak, denetim ilkesi her zaman sorun yapılmalıdır. Ayrıca, açık ve meşru zemindeki siyaset baskıya karşı direnme olanaklarını büyük ölçüde artırır. Meşruiyet kötü yöntemlerle, inatçı eylemlerle sağlanamaz. Kuralları inkar ederek de sağlanamaz. Bunları sürekli zorlayarak kendini kabul ettirmesi gerekir.

– Siyasi liderliğin yaratacağı kurumlar göstermelik olmamalıdır. Kararlar ciddi çalışmaya dayanmalı ve her aşamada eleştirilebilmeli, yanlışlar yolda düzeltilerek hedefe doğru adım atılmalıdır. Bununla birlikte, bir siyaset ilk aşamalarında son derece seçici olmalı, ancak sistemini oturttuktan sonra genişlemelidir. Burada seçicilik nitelikle ilgilidir. Biraz istikbal vaat eden her siyasete derhal kariyeristler ve küçük çıkarcılar doluşur. Her geleni kabul edenin başı beladan kurtulmaz. Bu siyasi sekterlikle aynı şey değildir.

– Liderlik, ideolojik birlik saçmalığından uzak olmalıdır. İnsanlar hiçbir zaman aynı şekilde düşünmezler. Bunu beklemek hem akla hakaret, hem de siyasi intihardır. Tam tersine, belirlenen hedefler için meşru zeminde en geniş ittifaklar ve işbirliği yapılmalıdır.

– Hiçbir siyaset izolasyon içerisinde kalıcı olamaz. Gerek lider ve yöneticiler, gerekse de taban sürekli etkiler altındadır. Bunun kabul edilmesi gerekir. Bu aslında devletlerin egemenliklerini bile kısıtlayan seviyeye ulaşmıştır. Birkaç yüzyıl boyunca uluslararası hukukun temeli sayılan egemen devletlerin içişlerine karışmama ilkesi, binlerce irili ufaklı müdahaleyle aşındırılmıştır. Her devlet, imzaladığı sayısız antlaşma ve ittifak kurallarına tabidir. Gümrüklerinden tutun da yayın politikalarına, adalet kurallarına, gıda yönetmeliklerine, sağlık politikalarına kadar birçok alanda uluslararası kural ve antlaşmalarla kısıtlanmıştır. Bütün ülkelerde şimdi egemenliği kısıtlayan antlaşmalara karşı tepkiler gelişmekte olup, bunun en önemli örneği Brexit oldu. Şimdi pirincin taşını ayıklayamıyorlar gerçi.  

– Bir siyaset kurumsallaşamıyorsa bir noktada siyaset arenasını terk etmelidir. Israrın yararı olmaz. Büyük zararı olur. Kurumsallaşamazsanız zaten başaramazsınız. Eski ve başarısız yolda ısrar stratejinin tüm kurallarını hiçe saymaktır ve siyaset de sonuçta stratejinin prensiplerine göre yapılamıyorsa, hiç yapılmasın. Tabii, göstermelik kurumsallaşma bir işe yaramaz. Başkanın ağzına bakan kurullardan ne beklenir. Onların başındaki liderden ne beklenir. Ama işte, insanlar hala eski türden lider peşinde koşup onların hatalarına katlanmayı sürdürüyor.

…..

Sonsöz: Siyasette her kural çiğnenir. Maharet bunu bilerek, gene de az çok tutarlı ve bütünlüklü bir yapı oluşturabilmektir.

Ocak 2020, Mehmet Tanju AKAD